Sabah alarmın sesine anca üç kere duyunca kalkmıştım evet baya geç kalkmıştım çünkü kafadan çatlak sorunlu patronum beni o kadar çok yordu ki ilk günden o kadar çok üstüme geldi ki dayanmak mümkün değildi, ilk günden böyle üzerime gelinmesi üstelik sürekli onu gözümün önünde görmem beni sinir etmişti aynı zaman da tedirgin...adam mafya babası gibiydi ve bir kıza böyle kaba davranılması ve ilk günden böyle üstüme gelinmesi bence haksızlıktı. Dünkü söyledikleri aklıma gelince dudaklarımı çapraz bir gülümseme yapıp dolabımı açtım siyah kilotlu çorap, siyah etek, kırmızı gömlek, siyah topuklu ayakkabıyı çıkarıp yatağın üzerine koydum ellerimi belime koyup başımı salladım ve kıkırdadım. "Şimdi sen görürsün mafya babası" deyip gülerek lavaboya gittim.
Dalyan Kayaoğlu.
"Nerede kaldı bu gerizekalı kız, ben ona kahvem ve dosyalar ben gelmeden masam da olacak dedim ama o hanımefendi gerizekalı pörtlek gözlü kız kendisini bile getirememiş!" dediğimde Çınar gülümseyerek bana bakmıştı beraber odamdan çıkıp aşağıya indik dünkü olayı saklamayıp ona anlattığımda helal be kıza demişti iki kere hayatımı kurtarmış olmuştu o gözlüklü kız, gerekenleri tanıdığım polisler yapacağı için gerisini onlara bırakmıştım, çalışanlar yavaş yavaş gelmeye başlıyordu ellerimi cebime koyup yumruk yaptığımda kıkırdadı.
"Sana meydan mı okudu yoksa? Bu saatte gelmediğine göre"
"Öyle bir cesarete sahip olacağını sanmıyorum ama olabilirde? Gerçi ben ona etek gömlek giyilecek dedim utanç yüzünden yanakları kıpkırmızı olmuştu"
"Evet cesur ama aslında çok utangaç bir kız"
"Dün öyle olmadığını anladım..." dediğimde kaşlarını çatıp ellerini benim gibi cebine koydu.
"Nasıl yani?"
"Dün biraz atıştık onunla, bana baya laf yetiştirip bir patron olduğumu unuttu"
"Hadi canım...sana karşı çıkan biri oldu sonunda ama gerçi o adamın bacağına nasıl sıktığını unutmayalım iyi nişancı? Ha bir de dün tabi ki..."dediğinde sinirle dişlerimi sıkıp başımı iki yana salladığımda omzumu sıkıp çalışanların yanına gittiğinde gözüm bir an kapıya takıldı yamuk yumuk yürüyen bir kız gördüm, hava hafif yağmurlu olduğu için kalın giyinmiş kim olduğunu göremiyordum ama o topuklularla hiç şansı yoktu, iğrenç yürüyordu ve sonra kız içeri girdiğinde az kalsın dizlerinin üzerine kapaklanıyordu kız gözlüklerini itip bir küfür edince kaşlarımı hafifçe çattım başını kaldırıp bana bakmasıyla şaşkınlıkla gözlerim büyümüş dudaklarım aralanmıştı, bu pörtlek gözlü kızın ta kendisiydi! Giydiği kırmızı gömlekle, siyah etekle gerçekten...mükemmel olmuştu! Böyle bir kızdan böyle bir ateş nasıl çıkmıştı? Bana doğru yürümeye başladığında dudaklarını büzüp tedirgin bir şekilde yere baktı ayağı tekrar topuklular yüzünden sağ sola gidince kendime geldim ve sinirlenmeye başlayarak onu süzdüm uzun sarıya çok yakın saçlarını arkasına atmış koyu gözleriyle bana bakıyordu o çirkin gözlük olmasa nasıl görüneceğini çok merak etmiştim ve onu bu halde görmem kalbimi hızlandırmış heyecanım katlanmıştı ama yine de öfkemin önüne geçememişti.
Ela Elmas.
Tedirgince ona bakarken oda şaşkındı mafya babası benim değil bu halde geleceğimi, şirkete gelmeyeceğimden dolayı kesin şüphe duymuştur. "Şey-b-ben biraz geç kaldım..."
"Biraz mı?" yine sert ifadesiz ve öfkeli alaycı haline bürünüp ellerini cebinde tutmaya devam ederek başını hafifçe yana yatırdı, iç çekip tedirgin bir şekilde yere bakarken o konuşmaya başladı. "Sana ben dün akşam kahvem masada olacak dedim evraklar dosyalar odamda olacak dedim ama bir baktım yok kendini getirememişsin bir de kahve yapmanı bekledim Ecem gerçekten gerizekalı kişilerle arkadaşlık kuruyor"
"Lütfen artık hakaret etmeyi keser misin? Benimle ne sorunun var da bana böyle davranıyorsun anlamıyorum!" diye kızgınlıkla söylediğimde dişlerini sıkıp bir adım öne yaklaştı ve bana tepeden baktı.
"Sana bir şey söyleyeceğim...düşündüm de sen böyle gelsen de pek bir şey değişeceğini sanmamıştım ama daha kötü olacağını da sanmamıştım? Rezalet görünüyorsun sana hiç yakışmadı bu kırmızı gömlek etek falan? Aynı götüme benzemişsin çarpık bacaklı pörtlek göz leş gibi olmuşsun" dediğinde şaşkınlıkla ve hüzünle sarsıldım, bana söylediği o kelime yüzünden gözlerim dolmuş utanmaya başlayarak başımı yere indirmiştim. "Ne oldu darıldın mı yoksa? Çok çirkinsin, pörtlek gözlüsün, çarpık bacaklısın, ve senden şu an iyice nefret etmeye başladım" dediğinde tiksinir gibi bahsedip yanımdan ayrılınca peşinden gidişini izlemek yerine yanaklarımı silip kahve yapmak için ileri gittim o sırada birinin omzu çeneme çarpınca irkildim ve inledim çenemi tuttuğumda Çınar beyin hafifçe şaşkın ve endişeli olduğunu gördüm.
"Ela?"
"Evet"
"Kusura bakma, seni fark etmedim"
"Önemli değil bende seni fark etmedim"
"Sorun değil, kolay gelsin"
"Sana da" dedim içtenlikle, yanımdan ayrılınca bende kahve için çalışanlara ayrılmış odaya ilerledim içeride bir abla duruyordu sade bir Türk kahvesi isteyip beklediğimde üstüme başıma baktım, inanamıyordum! Gerçekten inanamıyordum tam bir odun, ıslanmamış kütük, bezelye beyinli, mafya babası beni resmen kışkırtmış utandırmış alay etmişti, ona gününü gösterecektim ama? Bu zamana kadar benimle sorun yaşayan patron olmadı o bir dolu kasa içeceği boşalttığımda oranın müdürü hariç tabi, ama nereye girip çıktıysam hiçbir şey olmadı bu sorunlu mafya babası hariç! Tam bir zorba, tam bir...bir...
"Kızım kahve hazır sana seslendim ama duymadın" dediğinde dalgınlıktan çıkıp özür dileyip mahçup bir şekilde koyu gözlerine ve kumral saçlarına baktım.
"Kusura bakmayın" deyip kahveyi alarak yanından ayrıldım ve merdivenlere yöneldim, çıkmaya başlarken diğer yandan kendi kendime konuşuyordum. "Tam bir ıslanmamış kütük, tam bir zorba, yok aynı götüme benziyorsun yok çirkin olmuşsun? Sanki kendisi Brad Pitt anasını satayım"
"Seni duydum" dediğinde hemen yerimde durup gözlerimi kapatarak alt dudağımı ısırdım yandık bu sefer kesin yandık, başımı yavaşça arkaya doğru çevirip baktığımda mafya babası gibi yürüyüp sertçe bana bakaraktan geliyordu önümde durunca alayla yüzüme bakıp kahveye baktı. "Kahve mi?"
"Neye benziyor sence?" diye kızgınlıkla sorduğumda ona söylediklerimi duymuş olması aklıma gelince tekrar utanarak bakışlarımı kaçırdım, alayla dudaklarını büzdü.
"Sana benziyor"
"Bana mı?"
"Evet, köpüksüz olmuş? Ben köpüksüz asla içmem bu ne böyle bokuma benziyor bu kahveyi Nurten abla yaptı değil mi? Şimdi oraya gidip senin yapmanı istiyorum"
"Be-ben mi?"
"Se-sen tabi" diye benim taklidimi yapınca fincanı kaldırıp içindekini boşaltmak için hamle yapacaktım gözleriyle beni izleyince dudaklarımı sinirle büzüp bir şey demeyerek başımı sallayıp yanından gittim.
Dalyan Kayaoğlu.
Sandalyemde oturmuş onunla atışmamızı düşünüyordum daha ikinci gün olmasına rağmen hiç altta kalmıyordu tuhaf olan şu ki bir başkası bana bunu yapsa yemin ederim kurşuna dizerdim kovmayı geçin, fena canını yakardım ama o yapınca nedense hoşuma gitmişti sevmiştim ve bugün o giydiği kıyafetlerin içinde o kadar mükemmeldi ki, esmer güzeliydi esmer tanrıça? Bu onun gibi birine en güzel isimdi, bir de şu lanet gözlükleri olmasa...çok merak ediyordum o gözlüklerin ardında ki gözlerin anlamını? Kapı çalınca hemen ses verdim girmesi için, içeri o girdiğinde yine kalbim hızlanmış heyecanlanmıştım ister istemez...yüzündeki tedirginlik utangaçlık öfke ve asilik çok belliydi, kahveyi önüme koyup gitmeye yeltenirken durdurdum. "Sen nereye gittiğini sanıyorsun? Burada dur. Kahveni beğenmezsem başka yapman için seni tekrar gönderirim çağırmakla uğraşamam" dediğimde sinirle dişlerini sıktı ama bir şey demedi beklemeye başlayınca bir yudum aldım, gözlerimi kapatmak istedim çok güzel ve tam istediğim gibi...köpüklü ve bol kahve üstelik tanecikleri damağımda enfes bir tat bırakmıştı? Ama tabi ki onunla uğraşmayı neden böyle çok sevdiğimi bilemesem de tepkisini merak etmek için damarına basmada geri kalmadım. "İğrenç olmuş rezalet tam bir rezalet, sen ne biçim bir kızsın? Daha kahve yapmayı bile bilmiyorsun ama kız gibi ortalıkta dolanıyorsun? Sunumuna ne demeli? Güler yüzlü olacaksın benim çalışanımsan eğer bunlara katlanacaksın tamam mı pörtlek gözlü?"
"Bence sen biraz güler yüzlü ol, robota benziyorsun ayrıca başka birini al, zira artık seninle veya o aptal çizimlerinle ilgilenmiyorum!" diye kızgınlıkla söyleyip gidince dişlerimi sıktım ayağı kalkıp ona baktım, tam bir asi hırçın, inatçı, çabuk öfkelenen...hızla ona yetişip kolundan tutup çekmemle saçları burnuma değdi bir an gözlerim kapandı...esrarlı bir şekilde koku tekrar burnuma doluşunca aklıma onunla ilk karşılaştığımız gün geldi o günde böyle saçları burnuma sürtünmüştü ve buram buram kokan kokusu beni etkilemişti ve o koku hala yine duruyordu hala aynı kokuyordu kendimi büyülü bir yerde, cennet bahçelerinde, bambaşka bir yerde hissetmiştim göğsüme değen sıcak elle hızla vücudum yanmış ateş basmış heyecanla kalbim hızlanmıştı hemen kendime gelip gözlerimi açtığımda bana korkuyla bakan kızı gördüm bir an bu burada ne arıyor diyecektim düşünün öyle ki onun saçlarından yayılan koku beni deli etkilemişti? "Bı-bırak beni" dediğinde kekelemesi küçük bir kız çocuğu gibiydi kolunu tutan elimi gevşettim ama bırakmadım, ondan nedense ilk gördüğüm an etkilenmiştim öncelikle tatlı ve sevecen yanı görmüştüm duruşunda sonra benimle inatlaşması, bana kafa tutması...hoşuma gitmişti beni etkilemişti? Son anda ne dediğimi düşünüp hemen kendime geldim sinirle dişlerimi sıkıp kolunu bıraktım.
"Sadece şunu bil, hiçbir yere gitmiyorsun" dediğimde yüzüme şaşkınlıkla baktı ardından kaşlarını çattı.
"Anlamadım?"
"Hiçbir yere gitmeyeceksin, benimle çalışacaksın daha önce de söyledim" dediğimde ellerini beline koyunca yüzümü sert tuttum şu an karşımda kendisini Herkül zannedip ama kedi gibi olan biri vardı bu hoşuma gitmişti bil hassa kafa tutması.
"Neden seninle çalışacakmışım? Sabahtan beri ağzıma küfür etmediğin kaldı onu da yaparsın beklerim yani? Ama seninle mücadelede pes ettiğimi düşünüyorsan çok yanılıyorsun ben pes etmiyorum, sadece vaktimi..."
"Bana harcamak istemiyorsun biliyorum ama mecbursun"
"Hiçbir şeye mecbur değilim mafya babası" başımı iki yana sallayıp iç çektim.
"Çok yakın arkadaşlarım mafyadır, bir yerlerinde delik açılmasını istemiyorsan benimle iyi geçin"
"Esas sen benimle iyi geçin, patronsun diye çalışanlarını ezemezsin, ufak hataları yüzünden kovamazsın ekmekleriyle böyle kolay oynayamazsın?"
"Kimsenin ekmeğiyle oynamıyorum, şu ana kadar kimi kovduysam adamlarıma emir verdim iyi bir yerde iş bulup bana çalışan kişilere verilmesi için..." yüzüne hafif şaşkınlık, utangaç ve mahçupça bakınca sertçe yüzüne baktım. "Bir dahakine sorsan iyi olur, o kişinin günahına giriyorsun çünkü"
🌸
Evraklara seri bir şekilde bakınmaya başlayıp bazılarına işaret koydum kalemle, bir ay sonra oluşacak olan projeye gerçekten hataya yer verilmemesi gerekiyordu bu ihaleyi almak için günler önce çalışmaya başlamıştım çünkü büyük bir projeydi, kaybetmek bana göre de değildi o yüzden ne yapıp edip almam gerekiyordu.
Kapı tıklanınca iç çekip ses verdim girmesi için, başımı kaldırıp bakma zahmetine girmeden seslendim. "Ne var?"
"Gerçekten Dalyan var ya harbi bu zorbalığın altında kızlar sende ne buluyor anlamıyorum?"
"Yakışıklı ve karizmatik olduğum için olabilir mi?" diye sordum Çınar'a, kıkırdadı ve kapıyı kapatıp tekli koltuğa oturdu.
"Bizim çocuklar baya ihaleyi almak için mücadele ediyor"
"Öyle olmalı zaten, maaşlarını ben ödüyorum çünkü"
"Haklısın...şu Ela denen kız? Nerelerde hiç görmedim yoksa bu sefer damarına basıp senin kurşunlarının esiri mi oldu?"
"Henüz değil" kahkaha atınca oralı olmadım gülmeyi kesip iç çekti.
"Gül arkadaş biraz, valla katıksız bir kütük gibi duruyorsun sıkılmıyor musun?"
"Sussan diyorum?"
"Şu kızdan bahsediyordum?" başımı evraklardan kaldırıp ittim bacaklarımı masaya uzatıp sol kolumu tahtaya dayadım ve elimi çeneme koydum. "Çok asi"
"Aslında çok mülayim bir kız benimle çok güzel konuşuyor edepsiz değil o kadar, ha ama sana karşı nasıl bilemem tabi ki"
"Çok asi, hırçın, öfkeli"
"Acaba neden?" yüzüme alayla bakıp gülümsedi. "Daha ilk günden ona bu kadar yüklendiğin için olabilir mi? Bir gün boyunca senin istediklerini usanmadan yaptı gerçi diğerleri bir hafta dayandı ama bu ne kadar dayanır bilemem üstelik ilk karşılaşmada olanların etkisi de büyük"
"Ben ona fazla yüklenmedim, diğerlerine neler yaptığımı sen biliyorsun?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Bence bu kızın üzerine gitme görmüyor musun senin patron olduğunu unutup cevap veriyor, ben olsam kovardım"
"Sorunda bu işte, kovmak gelmiyor içimden...tam tersine o böyle yapınca...?" gözlerini büyütüp şaşkınca bana bakınca sinirle dişlerimi sıkıp kendimi toparladım ve boğazımı temizledim. "Unut gitsin"
"Çok merak ettim oğlum söylesene"
"Hayır söylemeyeceğim boşver gitsin, sen neden geldin?"
"Burası en yakın arkadaşımın odası ve halini hatırını sormak için geldim" deyip kaşlarını çatınca kendi dalgınlığıma ve salaklığıma küfredip alnımı sıvazladım.
"Pardon, kafam bu ara iyi değil"
"Kıza çok yüklendiğinden, onu suçlayıp duruyorsun şimdi onun yaptıklarının aynısını sen yaşıyorsun"
"Susar mısın Çınar?" dediğimde gözlerini büyütüp oflayarak başını salladı.
"Güzel ama, senin dediğin gibi giyinip gelmiş"
"Bence güzel değil, o gözlükleri çok çirkin hele etek ona hiç yakışmamış"
"Sen öyle san, kızın gözlüklerini çıkarıp elini yüzünü yıkadığını gördüğümde gözlüksüz hali çok güzeldi, ya sen göremeyecek kadar aptalsın yada kendini kaptırmamak için uzaksın? Bu arada yarınki partiyi unutma" deyip gülümseyerek ayağı kalktı ve odadan çıktı, son söylediği sözler kulağımda yankı yaptı.
Ya sen göremeyecek kadar aptalsın yada kendini kaptırmamak için uzaksın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...