🌸 27. Bölüm 🌸

1K 40 0
                                    

Dalyan Kayaoğlu.
   Uyandığımda kollarımın arasında derin uykuda olan sevdiğim kıza baktım, yara olan omzunu hafifçe öpüp gözlerimi kapattım sonra aklıma nikah olayları gelince kaşlarımı çatıp yataktan kalktım bu evde durmamız imkansızdı o herif buraya gelip Ela'yı rahatsız edebilirdi ormandaki eve de gitmek sakıncalı olabilirdi, Çınar'ı aradım direk özel uçağımı hazırlatmasını isteyip valizimi çıkardım takım elbiselerimi, günlük kıyafetlerimi doldurmaya başladığımda yatakta hareketlilik fark edip başımı kaldırdım sevimli sevgilim gözlerini açmış beni izliyordu.
Ela Elmas.
   "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda valizin fermuarını çekip kapının kenarına koydu ve bana doğru gelip yatağa uzandı beni kollarının arasına alıp kendisine çekti.
   "Gidiyoruz"
   "Nereye?"
   "Seni öyle bir yere götüreceğim ki, oradan dönmek istemeyeceksin"
   "Ya annem ne olacak? O herif anneme..."
   "Hiçbir şey yapamaz, darp raporu ve uzaklaştırma raporları var ona sınırlı olan bir metreden yaklaşmaya kalkarsa direk hapsi boylayacak tanıdığım emniyet müdürü var merak etme herşeyi ayarladım"
   "Anneme haber vermeliyiz...ne zaman evleniyoruz?"
   "Bir hafta sonra" dediğinde kalbim hızla çarpmaya başlamış yanaklarım şimdiden ısınmıştı. "Düğüne kadar buralar da olmayacağız, düğün olacağı zaman geleceğiz ve evleneceğiz o zamana kadar kimsenin bize mani olmasını istemiyorum hem işlerden hemde bu olaylardan yıprandın?" dediğinde iç çekip başımı onun boyun girintisine soktum elimi tutup parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve beline doğru kolumu nazikçe çekti, kurşun izlerinin olduğunu hatırladığımda titredim.
   "Kurşun izlerin..."
   "Sırtımda"
   "Bacağın nasıl oldu?"
   "Çok iyi...dikişleri alacağım birazdan" dediğinde gözlerim büyüdü ve başımı kaldırıp ona baktım.
   "Kendin mi diktin?"
   "Evet"
   "Sen nasıl birşeysin anlamıyorum mikrop kapabilirdin? Neden kendi başına iş yapıyorsun?"
   "Merak etme endişe etme, başıma bu tip şeyler geldiği için artık kendim yapmayı öğrendim" dediğinde dudaklarımı çocuk gibi büzüp iç çektim ve başımı göğsüne dayadım.
   "Ne zaman gideceğiz?"
   "Birazdan özel uçağa bineceğiz"
   "Özel uçak mı?"
   "Evet...hiç bindin mi?"
   "Sadece bir kere, ama özel uçak değil...annemle memlekete gittiğimizde" dedim, alnımı öptü.
   "Seninle daha çok uçak seyahati yaparız" dediğinde gülümsedim. Beraber hızla yola koyulmuştuk Çınar'ın anlattığına göre babam bizi didik didik arıyormuş hatta adam bile tutmuş üstelik beni evlendireceği adam bile beni arıyormuş, Çınar annemi Dalyan'ın şehir dışında olan bir villasına götürmek için uçak bileti ayarlamış babam annemi ve beni bulamasın diye Dalyan beni başka yere götürecekti annemi ise başka yere böylelikle hem annemi aramak hemde beni aramak zorunda kalacaktı - ki buda biraz sabır - isterdi? Ama babam söz konusu olunca tabi işin ucunda intikam varsa sabrederdi ama Çınar bir kaç adam ayarlamış annemin yanında durmaları için, üstelik annemin hizmetine verilen bir kadın tutmuş böylelikle aklım annemde kalmayacaktı. Uçağa bindiğimizde kocaman gülümseyerek havada uçuşumuzun keyfini sürüp aşağıda küçücük görünen binaları izleyip kahvemi yudumladım, Dalyan yanımda kolunu belime dolamış öylece beni izlerken telefonu çaldı ikimizde birbirimize baktık tek kaşını kaldırıp telefonuna baktı ve sıkıntıyla iç çekti. "Annem arıyor...olanların hiç birini onlara söylemedim"
   "Neden?"
   "Sana anlatacağım çok şeyler var" dedi burukça, kaşlarımı çatıp yüzüne baktığımda telefonu açıp hopörlere aldı. "Söyle"
   "Neden hiç bizi aramıyorsun Dalyan, biz seni arayacaktık ama işlerin yoğun olduğunu biliyoruz bu yüzden babanla pek üzerinde durmadık senin...iyi misin? Ayrıca o gazetedeki haberleri gördük ama inanmadık"
"İyiyim..." alt dudağımı ısırdığımda Dalyan keskin bir sesle söyledi"
   "O gazetedeki bazı haberler doğru"
   "Ne dedin sen?"
   "Bunu sonra konuşuruz"
"Biz bir karar verdik senin haberin de olsun istedik, ailecek eve dönüyoruz" dediğinde gözlerim büyüdü bana baktı ardından kaşlarını çattı.
"Neden?"
"Oğlum nedeni mi var seni özledik? Hem sıkıldım artık, Hale de izin aldı kampüsten ayrıca şu evlilik meselesi de nedir?"
"Ben evde değilim" dediğinde annesi bir an sustu Dalyan elimi tutup parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi, ben ona tedirginlikle bakarken şefkatle yüzüme bakıp beni kendisine çekti başımı göğsüne yaslayıp beklediğimde annesi konuştu.
"Neredesin peki?"
"Yurt dışına çıkıyorum"
"Nereden icabet etti şimdi? Yoksa iş için mi? Neden bize söylemedin?"
"İş için değil, ayrıca bilmediğiniz çok şey var bunları daha sonra konuşuruz"
"Bilmediğimiz ne var söyle evlilik olayıysa asla inanmam? Sen evlilikten nefret eden biriydin bu yüzden sana inanmıyorum kesin basının uydurduğu bir yalan..."dediğinde Dalyan sıkıntıyla iç çekip bir anda söyledi.
"Ben evleniyorum...gerçekten doğru" dediğinde annesi hayretler içine girmiş bir şekilde homurdanınca Dalyan kalkıp uzaklaştı telefonu hopörlerden çıkarıp sessizce konuşmaya başlayınca kaşlarımı çatıp sıkıntıyla alt dudağımı kemirdim, ailecek geleceklerdi ve Dalyan evleneceğini söylemişti kadıncağız kim bilir ne şaşkına girmiştir, ellerimi tedirginlikle birbirine kenetleyip Dalyan'ı beklemeye başladım, yaklaşık yirmi dakikadır gelmemişti en sonunda geldiğinde telefonla konuşmuyordu yüzünde ise normal bir surat ifadesi vardı meraklı bir şekilde sordum.
"Ne söyledi annen? Kötü birşey geçmemiştir umarım aranızda" dediğimde ayakta durup önümde bekledi, çenemi tuttu ve dudağıma ıslak bir öpücük kondurup karşıma oturdu.
"Herşeyi söyledim herşeyden haberleri var ve evlenmemize çok sevindiler"
"Yurt dışına çıkmayalım hemen geri dönelim" dediğimde tek kaşını kaldırıp sol dirseğini koltuk kenarına koydu ve elini çenesine koydu.
"Neden?"
"Ayıp olur annenlere, üstelik onlara benden bahsettin? Benim hakkımda yanlış düşünsünler istemiyorum"
"Senin hakkında asla yanlış düşünmezler ve bu yurt dışına çıkacağız...baş başa kalacağımız bir yere gideceğiz" dedi arsızca, gözlerim büyümüş yanaklarım ısınmış bir şekilde bakışlarımı kaçırıp ellerimi önümde birleştirdim oda kıkırdayarak ayağı kalkıp yanıma oturdu ve beni kucağına alıp bacaklarımı iki yana ayırdı ve ellerini sırtıma geçirip kokumu içine çekti. "Seninle aramızda ateşli şeyler oldu ama hiç utanmadın, şimdi ise sana hiçbir şey yapmadığım halde utanıyorsun" dediğinde omzumu silktim şakağıma ıslak bir öpücük kondurup yanağını yanağıma sürttü, bilmediğim şeyler olduğunu söylediğinde merak edip elimi onun göğsüne koyup yerimde doğruldum kaşlarını çatıp kalçamı tuttu ve sertçe çekince ağzımdan bir inilti çıkmış dudaklarım kulağına değmişti gözleri yine sert bakıyordu. "Sakın benden uzaklaşma"
"Buradayım zaten uzaklaşmadım, kene gibi yapıştın bana sence nasıl gidebilirim?"
"Gidemezsin zaten, izin vermem"
"Bilmediğim şeylerin olduğunu söyledin, ne bilmiyorum? Geçmişinle ilgili çok az şey biliyorum yaşını bile bilmiyorum!" dediğimde sıkıntıyla iç çekip başını doğrulttu sonra rahatsız olmuş gibi tekrar başını koltuğa yaslayıp elini yanağıma koydu ve baş parmağıyla alt dudağımı okşadı.
"Ben otuz yaşındayım" dediğinde gözlerim büyüdü ve geri çekildim.
"Ne?"
"Duydun işte"
"Ama ben..."
"Yirmi yaşındasın biliyorum"
"Arada on yaş..."
"Umurumda değil!"
"Neden kızıyorsun hemen?" diye sordum sevimlice, kaşlarını öfkeyle çatmayı bırakıp beni tekrar kendisine çekti elini başıma koyup okşamaya başladı.
"O kadar da yaşlı değilim"
"Yaşlıymışsın gibi davranmadım"
"Biliyorum ama yine de birbirimizi sevdikten sonra yaşıma şaşırman benim canımı sıktı" dediğinde iç çekip başımı doğrulttum ve elimi yanağına koyup okşadığımda elini elimin üzerine koydu.
"Özür dilerim" dediğimde gülümsedi büyülenmiş bir şekilde o güzel gamzelerine bakarken kıkırdadı ve beni kendisine çekip dudaklarıma tam öpücük konduracakken kaptan kapıyı tıklatınca gözlerim panikle büyüdü hızla onu itip üzerinden kalkmamla ortadaki masaya ayağımı vurdum ve sırt üstü yere uzandım acıyla bacağımı kendime çekip yerde yuvarlanmaya başladığımda Dalyan öfkeyle ayağı kalktı o sırada kaptan içeri girince ikimize tedirgin ve endişeyle bakıyordu Dalyan bir anda öfkelendi.
"Ne var lan!" diye bağırdı, kaptan irkilerek geriye doğru bir adım atınca Dalyan ellerimi tutup nazikçe beni ayağı kaldırdı ve koltuğa oturttu acıyla yüzümü buruşturup elini sıktım.
"Aah çok acıyor!" dediğimde kaptana sertçe döndü.
"Buz getir!" diye sesini yükseltince kaptan hemen başını sallayıp yanımızdan ayrıldı, bir dakika sonra elinde buz torbasıyla yanımıza gelince Dalyan hemen elinden alıp yanıma oturdu acıyan bacağımı alıp kucağına koydu ve buzu bileğime tutunca yanaklarım kızardı ellerimi yumruk yapıp yüzümü kapattım.
"Efendim inişe geçeceğimizi haber etmek için gelmiştim"
"Ben sana, gel demeden gelmeyeceksin demedim mi? Ayrıca neden anons yapmıyorsun gerizekalı!" diye öfkeyle bağırınca irkildim, kaptanın korkudan yutkunduğunu resmen duymuştum.
"Özür dilerim efendim"
"Git şimdi!" dediğinde ayak sesi ardından kapı sesi duydum, öfkeli bir şekilde küfür etti sonra bileklerimi tutup çekince irkilerek ona baktım, gözlüğüme takılan saçlarımı tutup çekti ve yanaklarımı öyle görünce gülümsedi ve uzanıp öptü. "Hemen de utan"
"Ne yapayım, bacağımı kucağına çektin"
"Ne var bunda?"
"Olsun..."omzumu silktim çocuk gibi ve kollarımı göğsümde bağladım. "Utandım işte"
"Daha utanacağımız çok şeyler yapacağız" deyip yaralı olmayan bacağımı tutup çekti ve arsızca yüzüme bakınca yanaklarım daha çok ısınmaya başladı ve omzuna bir yumruk attım.
"Beni daha fazla utandırmasan diyorum?"
"Sende daha fazla sevimli olmasan diyorum?"
"Zorba"
"Sevimli" dediğinde gülümsedim ve kedi gibi boynuna süzülüp gözlerimi kapattım. İnişe geçtiğimizde Türk saatine göre akşam dokuzda çıkmıştık burada ise aydınlıktı hava, uykum gelmeye başlamıştı artık öyle ki Las Vegas'ın atmosferi bile beni ilgilendirmiyordu gözlerim kapanıp duruyordu, Dalyan burada herşeyin serbest olduğunu Günahlar Şehri olduğunu söylemişti daha çok kumarhane ve uyuşturucular çoğunlukla fazlaydı, uçaktan indiğimizde bizi karşılayan bir şöför vardı takım elbisesini giymiş Rolls Rolce'in 2019 son model üstü açık arabayla bizi bekliyordu, şöför bavulları alıp bagaja koydu ve kapıyı açıp bekledi bende ona tabi mal gibi bakınca Dalyan yanıma gelip arabaya binmemi söyledi bende dediğini yaptım kendisi de yanıma kuruldu, şöför araca binip gaza basınca yorgun gözlerle Dalyan'a bakıp başımı göğsüne yasladım, elini belime koyup çekti ve kulağıma fısıldadı. "Uykun mu geldi sevimli?"
   "Çok fazla"
   "Azıcık sabret, götüreceğim yer çok güzel"
   "Ama ben burayı beğenmedim" dedim sitemli bir şekilde, başımı kaldırıp kollarımı göğsümde bağladım ve ondan uzaklaştım oda kaşlarını çatıp biraz öne eğilip yüzüme bakınca sırtımı ona dönüp dudaklarımı büzdüm.
   "Neden?"
   "Burada herşey serbestmiş sen söyledin"
   "Eee?"
   "Buradaki yürüyen botokslular evli veya evleneceği adama bakar değil mi?"
"Bilmem bakarlar mı?"
"Şaka mı bu? Bakarlar mı onu söyle?" diye sorduğumda kıkırdamaya başladı, bende kıskançlığıma engel olamayıp hızla ona döndüm ve sinirle ona baktım.
   "Gülme!"
   "Nedenmiş?"
   "Komik değil çünkü"
   "Bence komik"
   "Değil!"
   "Sakin ol sevimli, bu tabir senin şu anki görüntüne uymuyor Teksas Katliamı'ndaki o kaçık herife benziyorsun"
"Çok komik!"
"Sevimli...sen varken o yürüyen botokslular beni senden alamaz ki? Senin bile iraden yetmez sevgimi sökmene, yada sen engel olamazsın kendine...çünkü aşık oldun bir kere"
   "Evet öyle oldu, ayrıca o karılara gelince öyle olacak tabi, onların var ya kralı gelse yakarım!"
   "Yakarsın tabi...tıpkı beni yaktığın gibi" dediğinde sinirimin yerini utanç aldı ve yanaklarım ısınmaya başladı, kedi gibi kabuğuma çekilip gözlüklerimin altından ona bakınca hızla beni kendisine çekip alnımı öptü. "Merak etme, seni deliler gibi seviyorum...inan bana gözüm senden başkasını görmez"
   "Görürse zaten oyarım!" diye sesimi yükselttiğimde çenemi tutup ıslak ama sertçe beni öptü, geri çekildiğinde gözleri parlıyordu.
   "Uykun geldiğinde daha asi oluyorsun" deyip gülümsedi ve yanağımı okşadı. Geldiğimizde arabadan inip full camdan yapılmış eve baktım, gözlerim büyümüş bir şekilde etrafı inceledim, evin sadece kenarları koyu kahverengi döşenmişti diğer her yer camdı evin içi görünüyordu evin önünde koskocaman masmavi bir havuz vardı evin uzaktan Las Vegas şehrinin her yeri görünüyordu ev tepede duruyordu sadece bu ev vardı hiçbir ev yoktu sanırım o yüzden full cam yaptırmıştı? Arabanın kapısı kapanınca arkamı döndüm iki araba birden bize yaklaştı Dalyan onlarla ayak üstü sohbet etmeye başladı hepsi takım elbiseliydi Türk olmadıkları aksanlarından belliydi, Dalyan ellerini cebine koyup bana baktı ve başıyla evi işaret edince başımı salladım ve yürümeye başladım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde salonu inceledim bembeyazdı her şey beyazdı bir televizyon ünitesi siyahtı çok ferah bir şekilde ve zevkle döşenmişti azıcık ileri gittiğimde mutfağı inceledim mutfak aksine siyahtan oluşuyordu ama ayrı bir hava katmıştı, önümdeki merdivenlere baktım tahtadan yapılmış ve tırabzanı zincirdendi tuhaf ama güzel bir görünümü vardı, yukarı çıktığımda uzun bir koridor vardı ilk sağdaki kapıyı açtım ve içeriye baktım siyah ve beyaz mobilyalarla döşenmişti çift kişilik yatak bir dolap bir komidin vardı galiba misafir odasıydı, ellerimi önümde birleştirip meraklı gözlerle incelemeye başladım beyaz duvar kağıdıyla döşenmiş ve değerli çizimlerle dolu olan tablolar asılıydı koridorun tek çıkışı sol taraftı oraya yöneldim ve iki kapı gördüm biri karşımda diğeri sol tarafta kalıyordu ilk sol kapıyı açtığımda beyazlarla döşenmiş bir odayla karşılaştım, yatak üç kişilikti gözlerim büyüdü ve yatağa yaklaştım her iki yerinde komodin vardı yatağın tam karşında kocaman dev ekran bir televizyon ve altında ikişer raf vardı hepsi özenle dizilmiş DVD ve süs eşyaları vardı oda çok güzeldi boydan cama yaklaşıp ilerlediğimde Dalyan ve arkadaşlarını gördüm hala sohbet ediyorlardı gülüşüyorlardı dudağımı büzüp arkamı döndüm ve yatağa sıkıntıyla oturdum eve hiç uğramamıştım ne özel eşyalarımı alabildim ne kıyafetlerimi alabildim? Hiç bir şeyim yoktu. Duşa girmek ve uyumak istiyordum karnım acıkmaya başlamıştı...oflayarak ne yapacağımı düşündüm ve Dalyan'ın dolabını açtığımda bir kere daha şok oldum...envai çeşit bana göre tişört ve pantolonlar, iç çamaşırları, montlar görünce ellerimle ağzımı kapattım. "Sen nasıl bir adamsın Dalyan" dedim ve gülümseyerek kıyafetleri yoklamaya başladım günlük giyilecek kıyafetler bile vardı gülümseyerek beyaz iç çamaşırlarını alıp yatağa götürdüm ardından kısa kollu pijama takımını alıp duşa girmeye karar verdim. Duştan çıktığımda saçlarımı kurulayıp tepeden topladım ve çıktım mayışmıştım artık gözlerim gittikçe kapanıyordu, karnım acıkmıştı ama umursayacak halim yoktu çünkü feci uykum vardı, paytak paytak yürüyüp yorganı açtım ve içine girdim o sırada kapının kapanma sesini duydum gözlüğümü çıkarıp komodinin üzerine koyduğumda ayak sesleri odada yankılandı ve onun muhteşem ses tonu..."İyi misin?"
"Çok iyiyim feci uykum var ama"
"Uyu sevimli ben bir duş alıp geliyorum" dediğinde başımı salladım yanıma gelip saçlarımı kokladı sonra alnımı öpüp kulağıma fısıldadı. "Seni seviyorum" dediğinde gülümseyerek gözlerimi açtım oda meraklı ve parlayan gözlerle yüzümü inceliyordu o sözleri söylememi dört gözle bekliyordu, sanki hiç bir kere bile söylememişim gibi bakıyordu gülümsemem yüzüme yayıldı ve elini tutup sıktım ve öptüm gözlerinin içine baktım.
"Bende seni seviyorum...hemde çok" dediğimde o muhteşem sık rastlanılmayan kocaman gülümsemesiyle yüzüme bakıp yanağımı öptü sonra dudağımı, derin bir iç çekip yanağımı okşadı ve duş için yanımdan ayrılınca gülümseyerek yorgana sarılıp gözlerimi kapattım, gerçekten de çok seviyordum. Sonunda kendisini sevdirmeyi başarmıştı...zorba olsa da, deli gibi aşık etmişti beni kendisine, başarmıştı.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin