Dalyan Kayaoğlu.
Gözlerimi açmadan daha yeni uyanmama rağmen onun büyülü kokusu burnuma doluşmuştu, dalga geçen halim gitmişti elimle onu yokladığımda yatağın boş olduğunu fark ettim kaşlarımı çatıp gözlerimi açtığımda onu yanımda görememem ve hemen sinirlenip ayağı kalkmam bir olmuştu, adamlarımın yanına gidip sorduğumda gitmiş olduğunu öğrendim sinirle elimi yüzümü yıkayıp pantolonumu ve gömleğimi çıkardım evde sadece iç çamaşırla dolanıp duruyordum bana haber etme gereği bile duymamıştı! Öfkeyle lacivert takımlarımı çıkarıp yatağın üzerine sertçe fırlattım diğer yandan söylenip duruyordum. "İnsan haber verir be zalimin kızı, bir de bana zalim derler! Hah! Öyle mi? Aptal kız, keşke seni seve..." bir an durdum, siyah ceketimin cebine attığım o kolye aklıma gelince gidip hemen içinden alıp avucuma koyarak baktım, ona sinirlenmem sadece saniyelikti yemin ederim...daha önce birine öfkelendiğimde mümkün değil sakin kalamazdım o kişiye ama ona tolerans gösterecek kadar benimsemiştim, kısacası artık hislerimden gerçekten emin olmuş gecenin dördüne kadar onu izleyip onu sevdiğimi anlamıştım. "Ulan dua et sana karşı zaafım var yoksa o bacaklarını kırmıştım, ama bu hesabını da sormayacağım anlamına gelmez Esmer Tanrıça" deyip hemen telefonumun rehberine girdim ismini aynen bu şekilde kayıt edip kolyeye baktım bu kolyeyi uygun bir zaman da verecektim, aslında pekde esmer değildi saçları sarıya çok yakındı ama ben yine de esmerim demek istiyordum karanlıkta saçları koyu görünüyor ve güzelliği ay kadar parlakça önüme seriliyordu, elbetteki beni isteyemeyeceğini biliyordum bana inanmayacağını biliyordum ama kendimi kanıtlamak için her şeyi yapacaktım gerek güzellikle gerek zorla, ama yapacaktım. Mesaj olarak ona bugün gelmemesini bir haftalık izinini şimdi kullanıp hem çizimleri rahatça yapması için hemde sinirlenip onun kalbini kırmamak için uzak tutmak istiyordum kendimden, çünkü bu 'Bana neden haber vermedin alıp başını gittin' konusunu telefonla konuşacaktım diğer yandan yüz yüze konuşsak o hırçınlık yapacak bende ona sinirlenip canını yakacaktım bunu istemiyordum.
Ela Elmas.
Telefonuma mesaj gelince açıp okudum beyefendi bugünle beraber beş günlük izinimi şimdi yapmamı buyurmuş çizimlerin o güne kadar bitmesini beklediğini söylemişti, sıkıntıyla iç çekip duşa girdim madem izinliydim bir keyif yapmakta kendimi biraz şımartmak istedim. Duştan çıktığımda sağlam bir kahvaltı yapıp kahve içmek için butona bastığımda kapı çaldı gidip açtığımda karşımda Ecem'i görünce hem şaşırdım hem mutlu olmuştum. "Ecem"
"Selam güzellik"
"Selam, sen işe gitmedin mi?"
"Yok şimdi gideceğim Çınar beye azıcık seni görmem için bilgi ulaştırdığımda sorun olmadığını hatta bana izinli olmam için bir öneride bulundu!" deyip sevinçle kollarını bana doladı bende ona sıkıca sarılıp içeriye davet ettim, seke seke mutfağa gidip ona da bir tane kahve yaptım ve arkamı döndüm bana şaşkınca ve endişeyle bakıyordu bende kaşlarımı çatmıştım onun bu tepkisine.
"Ne oldu?"
"Ayağına ne oldu senin?"
"Haa o mu? Dün gece çizim yaparken fincanla mutfağa gittim elimden kayıp düştü ve kırıldı ayağımda takılıp fincanın üzerine düşünce bileğimi kesti, o akşamı Dalyan bıraktı beni eve ondan sonra bu oldu ve her ne hikmetse tekrar o gelmiş beni hastaneye götürmüştü" dediğimde sevinçle ellerini çırpıp diğer yandan şaşkınca bana bakmıştı hemen masaya kurulup ellerini kenetledi ve gülümseyerek yüzüme baktı.
"Eee anlat başka ne oldu?"
"Seni bu halde bırakmam dedi beni evine zorla götürdü..."
"Aman Allah'ım!" diye sevinç çığlığı atınca kaşlarımı çatıp gülümsedim.
"Hiç güzel değil bir kere zorbalık yaptı gitmemem için beni resmen tehdit etti"
"Sonra ne oldu?"
"Sonra..." kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamış nefes alıp verişlerim hızlanmıştı sanki nefes alamıyordum aklım dün geceye kayıp gidince hala yanaklarım sımsıcak oluyordu.
"Kızım çatlatmasana adamı söyle ne..."
"Beni öptü" diye hemen söyleyip gözlerimi kapattım, sessizlik olunca gözlerimi açıp ona baktım ağzı açık gülümseyerek bana bakıyordu.
"E harika bir şey bu? Sen karşılık verdin..."
"Vermedim Ecem çünkü bunu yapacağı aklımın ucundan dahi geçmedi beni öptü hala aklım dünkü geceye kayınca bunları yaşayan ben miyim yoksa kaderin bir oyunu mu hayal mi bilmiyorum"
"Kızım ne hayali rüyası ya? Bunları yaşayan sensin sonunda biri seni mutlu etmek için çabalamaya ant içmiş kişi var artık...kötü günler geri de kaldı artık kendi hayatına bakman gerek"
"Ecem ama ben ona karşı..."
"Sakın yalan söyleme Ela bana, seni gördüm ona bakarken? Bakışların farklıydı heyecanını, tedirginliğini...aptal değilim. Ona karşı sende bir şeyler hissediyorsun"
"Yani garip aslında...onu biriyle hayal ettiğimde var olmayan kızdan bile kıskanıyorum o bana baktığında hem tedirgin hem utangaç biri oluyorum heyecan yapıyorum hele dün gece beni öptüğünde kendimi çok çok ama çok farklı hissettim hem güzeldi hemde korkutucuydu"
"Başka bir şey oldu mu aranızda?" diye sorup arsızca alt dudağını ısırınca kahve makinesi öttü bende sahte öfkeyle ona baktım.
"Oha abartma istersen?" dediğimde kahkahayı patlatınca bende güldüm.
"Bizimkiler bu akşam belki bara gidebilir sende gelsene eğlenceli olur da..." gözleri boynuma kayıp kaşlarını çattı. "Senin gül kolyen nerede?" diye sorunca kaşlarımı çatıp bende boynumu yokladım yerinde yoktu yüzümü buruşturdum şimdiden gözlerim dolmuştu bu kolyeyi bana annem almıştı onun yanından ayrılmadan önce, yanaklarımdan pıtır pıtır damlalar aktı.
"Galiba düşürmüş olmalıyım"
"Annendendi değil mi?"
"Evet" deyip çocuk gibi yanaklarımı sildim, oda omzumu sıvazladı.
"Üzülme belki burada bir yerdedir" dediğinde omzumu silktim.
"Belki, umarım bir yerden çıkar? Bu arada çizim yapmam gerek Dalyan beyefendi öyle emretti bir hafta sonra bitirip teslim etmemi söyledi"
"Gerçi evet büyük projeye sayılı günler kaldı, sana bol şans"
"Amin" deyip gülümsemeye çalışarak kahveleri fincana doldurup masaya bıraktım, müzik eşliğinde havadan sudan konuşmaya başlamıştık.
🌸
Akşam olunca şarkı eşliğinde çizim yapmaya koyulmuştum artık parmaklarım ağrımıştı daha bir kağıt vardı bitmesi için sonra bunları fotokopi makinesinden geçirip yedek çıkarmam gerekiyordu olur da bir şey olursa çizimlere adamların karşısında rezil olmamak için zeka küpü formumu kullanmıştım, telefonuma gelen mesajla dikkatim dağılmış kalemi masaya bırakıp telefonu elime alarak gelen kutusuna baktım bay kasıntı mafya babası beyefendi azarlamaya geç kalmamıştı.
Neden bana haber vermeden evden çıktın? Kendi başına iş yapamazsın!
Sinirle dudaklarımı büzüp cevap yazıp yazmamak arasında gidip geldiğimde ikinci mesaj geldi.
Cevap ver bana!
Kızma bana ama senin evinde yıllanacağımı sanmıyordun herhalde? Beni zorla evine getirip tehdit ettin üstüne bir de öptün, ne yapmamı bekliyordun benden? Günaydın dememi falan mı? Beni ne hale düşürdüğünü akıl edemeyecek kadar kabasın!
Diye cevap verip tekrar çizimime döndüğümde bir dakika sonra cevap geldi, tıkayıp okumaya başladım.
Farkındayım bende isteyerek yapmadım ama engel olamadım kendime, yine de bu kendi başına evimden gitmeni değiştirmez bana haber edebilirdin en azından senin için endişe etmezdim ve sinirlenmezdim de!
Tamam sakin ol kızma, ayrıca tuvalete gitmek için de sizden izin almamı ister misiniz bay zorba mafya babası?
Kalemi elimde alacaktım ki, cevap verdi.
Evet!
Oldu tamam, başka bir isteğiniz var mı?
Hemen cevap verdi.
Var evet, sözümden çıkmayacaksın ve şu aptal resmiyeti ortadan kaldırman için seni çok şiddetli bir şekilde uyarıyorum!
Ama ben senin kölen değilim bende bunu şiddetli bir şekilde uyarıyorum ve beni rahat bırakmanızı emrediyorum.
Diye cevap verdiğimde görüldü atıp hemen cevap verdi.
Bana emir mi veriyorsun?
Aynen öyle emir veriyorum nasılmış öğren bakalım bay kasıntı zorba...kızdın mı?
Diye sordum sevimli bir şekilde, elimde değildi mesaj atarken bile tedirgin ediyordu beni. Kalemi elime alıp tekrar çizmeye başladığımda cevap vermemesi beni şaşırtsa da pek umursamadım. Bir saat sonra kapım çalmıştı kaşlarımı çatarak ayağı kalkıp kapıyı açtığımda onu karşımda gördüm, elinde bir poşet tutuyordu ve bana kaşlarını çatmış sert duruşuyla yüzümü inceliyordu. "Neden geldin bir şey mi oldu? Kızdın ve poşetle beni boğmaya mı geldin yoksa?"
"Ne saçmalıyorsun? Ayrıca gelmem için bir sebep olması mı gerek gözlüklü pörtlek göz?" deyip sert duruşunu bozmadan içeri girdi ve elindekileri mutfağa koymak için koridora yönelince kapıyı kapatıp tepeden topladığım topuzlarımı açmak için elimi uzattım ama hemen arkamdan elini belime koyup diğer eliyle de saçımdaki elimi durdurunca kalbim göğüs kafesime çarpacak bir şekilde hızlanmış nefesim tıkanmıştı ne yapacağımı bilemedim öylece kaldım. "Sakın yapma...böyle çok güzelsin ve sevimlisin" dediğinde elimi elinin esaretinden kurtarıp ileri gittim fakat kazağımı tutup çekince sırtım sert göğsüne yapıştı beni kendisine çevirip o buzlu gözlerle kendisine bakmamı sağlayınca titrekçe nefes alıp verdim elini yanağıma koydu. "Sana çok kızgındım bana haber vermeden çıkmıştın, ama sana kızamıyorum gözlerine bakınca hemen sakinleşiyorum sanki bütün kötü hislerimi yaydığın kokunla yok ediyorsun...seni görmek istedim sadece? Ve vakit geçirmek için tabi" dediğinde utanarak omzumu kaldırıp farkında olmadan gülümsediğimi anlayınca kafama vurmak istedim hemen gülümsememi silip geri çekildim. "Çizim işleri nasıl gidiyor?"
"Harika, sadece bir kağıt kaldı"
"Hım, fazla izin vermişim"
"Sorun değil bittiği zaman gelirim şirkete"
"Hayır dinlenmeni istiyorum, ilk geldiğin günden beri çok üzerine geldim"
"Bunu yeni mi fark ettiniz bay zorba?" dediğimde dişlerini sıkıp bana döndü, ellerimi havaya kaldırıp sevimlice gülümsedim. "Peki unuttum resmî yoktu" dediğimde iç çekti çalışma masama ilerledi bende peşinden gidip ne yapacağına baktım çizimlere yönelince heyecanla yanına gidip kağıtları elime aldım ve başımı iki yana salladım oda tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
"Neden çizimleri görmeme engel oldun?"
"Proje aşamasında görürsün, ayrıca daha bitmedi"
"Sürpriz yani ha?"
"Evet" deyip çizimleri masama ters bir şekilde koyup odamdan çıktım kağıt sesi gelince kaşlarımı havaya kaldırıp hemen tekrar odama girdim gizli gizli köşesinden bakmaya çalışırken nedense onun bu halini çok tatlı bulmuştum. "Hey!" dememle hemen elini çekip cebine koydu ve bakışlarını etrafta gezdirdi.
"Odan güzelmiş"
"Seni gördüm?" dedim kaşlarımı Buzlar Kraliçesi Elsa gibi çatıp gülümseyerek, bana doğru gelmeye başladı.
"Damgalandım ha?"
"Suç üstü yakalandın"
"Kendi projeme bakarken suç mu işlemiş oluyorum?"
"Hayır aslında, ama unutma ki çizen benim" dediğimde başını eğip salladı.
"Peki öyle olsun bakalım, görmek için sabırsızlanıyorum" dediğinde gülümsedim.
Beraber koltuğa kurulup aldığı cipsleri kaseye boşaltmıştık ama çocukluktan bu yana yemeye doyamadığım bebek bisküvisini önüme almıştım biliyorum benim yaşımdaki bir kızın bebek bisküvisi ne alaka? Ama Ne yapayım tatı çok güzel. Dalyan bana uzaylıymışım gibi bakınca ağzıma bisküviyi atıp omuzlarımı silktim.
"Ne? Hiç yemedin mi? Çok güzel"
"Biberon da alıp süt koyup seni emzirmemi de ister misin? Bir tane de beşik alayım sana"
"Ama çok güzel ne yapayım? Sende dene"
"Dalga mı geçiyorsun? Allah'ım yarabbim" dediğinde somurtup bisküviden ağzıma tekrar attım bir tane elime alıp hızlı davranarak ağzına soktuğumda yüzünü buruşturdu ve ağzındakini eline alıp bana öfkeyle baktı. "Ne halt ediyorsun?"
"Sana versem kabul etmeyecektin böyle olması gerekiyordu yemen için...dene? Gerçekten seveceksin" dediğimde burnundan soluyup ekrana döndü yüzümü tekrar somurtup bacaklarımı ufak sehpaya koyup korku filmini izlemeye koyulduğum sırada kıtır kıtır sesler gelince çapraz bir gülümseme aldı yüzüm, yan gözle ona bakınca dudaklarını yaladığını bile gördüm, bir anda bana dönüp bakınca sevimlice gülümsedim ve bisküviyi elimde salladım. "Nasılmış?" biraz durdu derin bir iç çekip elimdekini alıp ağzına attı ve çiğneyerek konuştu.
"Güzelmiş"
"Afiyet olsun"
"Sana da bebelak" deyince kıkırdadım ve filme geri döndüm ama gerilim anına denk geldiğimde bisküviyi bırakıp yastıkla gözlerim görecek şekilde yüzümü kapatmış korkuyla izliyordum Dalyan başını bana çevirip kaşlarını çattı ve yastığı alıp arkaya atınca başımı çevirip ona baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Çocuk gibi davranma"
"Azıcık zorbalıktan uzaklaşıp biraz medeni olsan olmaz mı? Korkuyorum"
"Benden mi?"
"Hayır...korku filminden" dediğimde korku müziği girip kızın çığlık sesini duymamla bir çığlık atıp ona direk sarıldım ve gözlerimi yumup başımı başka yöne çevirmemle onun göğsüne dudaklarım değmişti, gömleğini sıkıp derin bir iç çektiğimde oda ne yapacağını bilememiş gibi elleri havada kalmıştı.
"Korkma ürkek kedi, alt tarafı film?"
"Korku filmini bırakıp Tom ve Jerry izlesek olmaz mı? Rüyamda göreceğim diye ödüm kopuyor benim" deyip geri çekilmemle kaşlarını dehşet verici bir şekilde çatıp başını hızla iki yana salladı.
"Asla olmaz, çocuk muyuz biz?"
"Çocuklukla ne alakası var?"
"Saçmalamayı kesip filmi izlesek?" diye öneride bulunca bulunduğumuz pozisyonun farkına varıp hızla geri çekildim, yanaklarım kıpkırmızı olmuş bir şekilde televizyona baktığımda kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"Adam aslında bir katil ama o şişko domuzun kızlara tecavüz edip utanmadan kameraya alması çok hastalıklı, iyi oldu ona kolunun bacağının gözlerinin çıkması! Pis domuz hayvan köpek!" diye kendimi tutamayıp söylendiğimde başını bana çevirip bakmıştı, omzumu silktim. "Ne?"
"Yok bir şey...bu halinin ne kadar sevimli olduğunu düşünüyor ve keyifle izliyorum"
"Ahaa..." diye uzattığımda tek kaşını kaldırdı. "Sen filmi değil beni izledin anlaşılan?"
"Öyle de denebilir" deyip yanağımı sıkınca çocuk gibi omzumu kaldırıp başımı eğdim ve yine farkında olmadan gülümsediğimi fark ettiğimde çaktırmadan kafama bir şaplak atıp tekrar ona baktım sert yüzü hiç gülmeyen biri gibi duruyordu kaşlarımı çatıp onu izlemeye devam ettim işaret parmağını bıyık hizasına koyup filmi izlerken normal görüntüsü yine böyle miydi yoksa daha önce yumuşak mıydı tartıp biçmeye çalışırken hemen başını bana çevirince sevimli bir şekilde gülümsedim oda tek kaşını kaldırdı. "Şimdi de sen beni izliyorsun?"
"Sen hiç somurtmadan duramaz mısın yoksa gerçekten gülümsediğin zamanlar oluyor mu?"
"Sana daha önce söyledim, çok ama çok fazla nadir diye"
"Peki seni ne gülümsetebilir?" diye sorduğumda omzunu silkip önüne döndü ve sert duruşunu hiç bozmadı, oflayarak gözlerimi şaşı yapıp dilimi çıkardım ve kolunu dürtükledim bana dönüp bakınca dilimi daha çok çıkardım.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Seni gülümsetmeye çalışıyorum"
"Bu şekilde mi? Eline Barbie bebek vereyim de oyna bari şurada" sertçe konuşunca oflayarak gözlerimi normale çevirip yüzüne baktım tekrar sert duruşuyla televizyona bakınca sahte bir şekilde gülmeye başladığımda gözlerini kapatıp dişlerini sıktı ve başını çevirip bana bakınca öfkeli gözlerini görüp oflayarak yüzüne baktım. "Şimdi de tımarhaneden kaçtın sanırım, kendi kendine gülene deli derler"
"Biri gülünce ister istemez karşındaki kişi de gülümser"
"Ben gülümsemedim"
"Buda mı olmadı?" diye sordum kaşlarımı havaya kaldırıp dudağımı büzerek, derin bir iç çekip televizyona dönünce tekrar gözlerimi şaşı yapıp bu sefer dudaklarımı balık ağzı gibi yaptım kolunu dürtüklediğimde öfkeyle homurdandığını duydum, başını çevirip tekrar bana baktı.
"Ciddiyim, sinirimi bozuyorsun"
"Gülümse sende"
"Gülümsemiştim! Ve şu saçma balık suratlı halinden çık hemen!" deyip suratıma yastık fırlatınca hayret verici bir şekilde ses çıkarıp gözlerimi kocaman açtım, kocaman gülümseyerek kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Ama iki kere gördüm sadece? Ve sen az önce benimle şakalaştın mı?"
"Ne alakası var? Kafanda bir kaç tahta eksikse eğer yerine oturması için fırlattım ayrıca eklemek isterim ki beni gülümsetecek hiçbir şey yok ki gülümsemiyorum"
"Var aslında"
"Neymiş?" dediğinde tekrar çocuk gibi gülümseyip cesaret ederek ona yaklaştım oda kaşlarını çatıp bana bakınca yanaklarını tutup çektim şimdi gülümser gibi olmuştu ve gözlerimi büyütüp kocaman gülümsedim.
"Bak böyle daha güzel gülümsüyorsun? Çok tatlı oldun biliyor musun?" diye sorduğumda kaşlarını sinirle çatıp bileklerimi tuttu bende ağzım açık şaşkınca ona bakıyordum sonra dudaklarımı büzüp bakışlarımı kaçırdım ve iç çektim. "Galiba yine seni deli ettim" deyip omzumu silkince hafifçe dişlerini sıkıp bıraktı hala bileklerimi tutuyordu biraz daha kendisine çekince ufak bir şaşkınlık daha geçirdim.
"Yüzüme bak" dediğinde bakışlarımı gözlerine çevirdim, göz bebekleri irileşmiş yüzümü inceliyordu sonra o gerçek gülümsemesini bana gösterip elini yanağıma uzattı. "Şimdi oldu mu?" dediğinde bende kocaman gülümsedim ve büyülenmiş bir şekilde başımı salladım.
"Oldu...çok güzel gülümsüyorsun" dediğimde dudakları tekrar yukarı kıvrıldı şuan ki durduğumuz pozisyonu fark ettiğimde yanaklarım kızarmış hızla geri çekilmiştim oda iç çekip televizyona bakınca filmi izlemeye devam ettik. Film bitince kaseleri elime aldım oda bardakları eline alıp benimle beraber mutfağa gelince yüzünün düştüğünü fark ettim, iç çekerek kaseleri lavabonun içine koyup elindeki bardakları aldım ve makineye dizmeye başladım oda sandalye çekip oturunca dayanamadım.
"Bir şey mi söylemek istiyorsun?"
"Kira mı burası?"
"Evet"
"Ve mahalle güvenli değil"
"Bulaşmazsan bulaşmazlar hesabı"
"Sen bir kızsın, ya sana bulaşırlarsa? Beni katil etmek mi istiyorsun?"
"Karışmazsın olur biter"
"Karışmam öyle mi? Galiba sen benim niyetimi hala anlayamadın ben sana benimsin diyorum artık sen başı boş bir kız değilsin benimsin bana aitsin..."
"Bak yine kafanda senaryolar kuruyorsun" deyip makineye dizme işlemini bitirip kollarımı göğsümde kavuşturarak ona baktım.
"Kurmuyorum sadece hissettiğim şeyleri sana söyleyip benim olmanı istiyorum"
"Benden imkansızı isteme"
"Beni sevmek bu kadar mı zor?" dediğinde yüreğime bir iğne batığı saplanmıştı giderek bu acı boğazımı ve gözlerimi yakmıştı, cevap vermediğimde ayağı kalkıp öfkeyle ceketini aldı korkmaya başlayarak silahını beline yerleştirip karşıma geçince çocuk gibi dudaklarımı büzüp gözlerim kocaman olmuş bir şekilde yüzüne baktım, dişlerini sıkıp yüzüme baktı ama sakin kalmaya çalıştığı sürekli yumruklarını sıkıp bırakmaktan anlaşılıyordu.
"Sana kendimi sevdireceğim, beni seveceksin sevmek zorundasın çünkü seni bırakmaya niyetim yok" dediğinde gözlerim dolmaya başladı çocuk gibi burnumu çekip başımı eğdiğimde yanıma gelip elini çeneme koydu ve gözlerine bakmamı sağladı kaşları çatılmıştı. "Neden ağlıyorsun?"
"B-bilmiyorum" deyip başımı çektiğimde sinirle dişlerini sıktı.
"Dokunmama neden izin vermiyorsun benden bu kadar mı nefret ediyorsun?"
"Ha-hayır senden nefret etmiş olsaydım eğer, se-seninle vakit geçirmezdim"
"O zaman sorun ne? Neden bana bu kadar karşısın? Biliyorum sende bana karşı bazı hisler besliyorsun aptal değilim sana ne zaman dokunsam heyecandan ve utanmandan dolayı benden kaçıyorsun film izlerken senin yanağını sıktığımda gülümsediğini görmediğimi mi sanıyorsun?"
"Gö-gördün mü gerçekten?" diye sorup şaşırarak yüzüne baktım.
"Görmemek için kör olmak gerek"
"O istem dışı olan bir şeydi?"
"Öyle mi? Peki ya diğer olan şeyler...onlar da mı istem dışı listende yer alıyordu?"
"Bak lütfen üzerime gelme..." dediğimde öfkeyle dibimdeki dolaba yumruk atınca çığlık atıp onun göğsüne sığındım, derin derin solurken göğsü yüzüme tatlı tatlı değiyordu onun dişlerinin gıcırtısını duymuştum sonra, yanaklarımdan yaşlar akarken hıçkırdığımda geri çekilip dudaklarını dudaklarımla birleştirince gözlerim büyük bir şokla kocaman açılmıştı, karşılık vermeyişim onu daha çok deli etmişti kollarını belime sıkıca sarıp daha sert öpünce inlerim, geri çekilip öfkeyle yüzüme bakınca bakışlarımı kaçırdım.
"Tamam gelmiyorum, ama şunu sakın unutma ne olursa olsun sen benimsin bundan sonra da hep öyle olacak? Benden kaç uzaklara git seni bulurum, istediğin gibi inkar et illa ki bir yolunu bulur alırım seni yanıma seni istiyorum sadece seni...başkasını değil? Bu hissettiklerim ani oldu ama geçici değil bunu sana kanıtlamak için ömrümün sonuna kadar savaşmaya razıyım...bu zorba herif seni istiyor bunu sakın unutma!" deyip hızla geri çekildi ve hiçbir şey demeden evden çıkınca tuttuğum nefesi bırakıp elimi kalbime koydum, heyecanla itirafını dinlerken neden böyle aptal gibi heyecan yaptığımı sorguladım ve neden böyle deli gibi kalbimin hızlanmasını da! Oflayarak odama gidip çalışma masama kuruldum şarkı açıp kafamı dağıtmak için çizimlere giriştim istem dışı elim dudaklarıma gidince kaşlarımı çatıp derin bir iç çektim ve kendimi tekrar çizimlere odakladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...