🌸 13. Bölüm 🌸

1.5K 58 2
                                    

Dalyan Kayaoğlu.
    Bacaklarımın arasında bir sıcaklık hissetmiştim ve bu hoşuma gitmişti kaşlarımı çatıp sertçe o kişi her kimse sırt üstü yatırıp üzerine uzandım ufak bir inleme sesini işitince iç çekip ezmemek için ağırlığımı hafifçe ona verdiğimde çocuk gibi inlemeyi bırakıp elini başımın üzerine koydu sıcak ve dolgun bir et parçası burnuma nüfus edince arsızca kaşlarımı çatmaya devam edip yüzümü gömdüğüm sırada bir çığlık sesi duymamla hemen yerimde doğrulup neler olduğuna baktım karşımdaki kızı görmemle bende şok olmuştum. "Senin ben avradını si..." ağzımı kapatıp üzerinde hala durduğumu fark etmediğim Ela'ya baktım oda bana korkuyla ve utangaç bir şekilde yüzüme bakıyordu çarşafla üzerini kapatmaya çalıştığı sırada bende şaşkına girdim dün neler oldu? Nasıl geldik? Nasıl ikimiz de aynı yataktayız? Üzerinden hemen çıkıp öfkeyle kolunu tutarak onu yerinde doğrulttum oda korkuyla geriye doğru giderken yataktan düşmüş çocuk gibi inlemesiyle ona bakakalmıştım.
Ela Elmas.
    Bu mendeburun evine ben nasıl gelmiştim? Dün neler oldu hatırlamıyordum! Dehşetle sırtımdaki ağrı yüzünden kıvranıp yan döndüm ve ayağı kalktım dehşetle korku dolu ve utangaç bir şekilde ona baktım. "Benim burada ne işim var, yoksa içkili kafamı kullanıp beni evine mi attın?" diye sordum ağlamaklı bir sesle, sinirle yataktan kalkıp üzerime doğru gelince korkuyla geriye gittim ama sırtım boydan cama değince irkildim oda ellerini cama dayayıp beni içine kıstırınca buz mavisi gözleriyle yüzümü inceledi.
"Aklımda öyle bir şey asla belirmedi, dedim ya sana 'Seninle fantezi kurmak yapacağım en son şey bile değil' diye!"
"O zaman neden evindeyim? Üstelik aynı yatakta!" diye sorup dehşetle kocaman olmuş gözlerimle yatağı işaret ettim, dişlerini sıkıp elini yüzüne götürdü ve sıvazladı.
"Bilmiyorum"
"Ne demek bilmiyorum?"
"Bilmiyorum demek bilmiyorum demektir anladın mı pörtlek gözlü? Sadece dün sen içmedin bende içtim zil zurna sarhoştum"
"O- o zaman nasıl geldik biz bu-buraya?" diye sorunca ellerini çekip arkasını dönerek uzaklaştı tuttuğum nefesimi serbest bırakıp çarşafı yatağa tedirgin bir şekilde bırakınca kaşlarını çattı.
"Hayal meyal hatırlıyorum yanılmıyorsam Çınar ve Ecem de bizimle kaldı" dediğinde ne yapacağımı şaşırdım onu üzerimde görmem hem korkmama hemde utanmama sebep olmuştu yüzüne nasıl bakacaktım? Gözleri gözlerimle birleşince daha çok yanaklarım kızardı ve bakışlarımı kaçırdım. "Madem ikimiz de buradayken..." gözlerim büyüyünce alayla tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı. "Bir kahvaltı yapalım diyecektim Ecem ve Çınar da dün çok içtikleri için bizimle kaldı, yan odadalar" dediğinde iç çekip rahatladım. "Çok fesat olduğunu öğrenmiş oldum"
"Ben fesat değilim!"
"O yüzden mi gözlerinde korku belirdi? Seni yatağa atıp be..."
"Yeterli bu kadar bence sınırlarımızı aşmayalım, b-ben gitsem iyi olacak" deyip hızla ayaklandım yerdeki topuklu ayakkabılarımı giyip yalpalayarak çıkmak için ilerlerken kolumdan tutulup çekilmemle çenemin göğsüne değmesi bir olmuştu, tedirgin ve utangaçlık yüzünden yanaklarım tekrar kızarırken keskin bakışlarıyla yüzümü inceledi ama sonra hemen kendisini toparlayıp alayacı haline büründü.
"Nereye gittiğini sanıyorsun Külkedisi?"
"Be-ben eve gideceğim"
"Eve gitmek yok, kahvaltı yaparız seni evine bırakırım hazırlanırsın beraber şirkete gideriz hem Çınar ve Ecem de burada hepimiz şirkete beraber gideriz korkma seni yiyecek değilim"
"Hayır!" diye sesimi yükseltince alayla tek kaşını kaldırıp yüzüme bakmaya devam etmiş eli hala kolumda bırakmamak için yemin etmiş gibiydi. "Ya-yani ben giderim? Şirkette görüşürüz"
"Bu halde mi eve gideceksin? Ayrıca Çınar ve Ecem uyanırlar şimdi" dedi kızgınlıkla, kolumu çekip kendime baştan aşağı baktım ve yanaklarım bir kere daha kıpkırmızı olmuştu.
"E-evet...giderim!"
"Asla olmaz!" diye bağırınca yerimde irkilip ona şaşkınlıkla baktım, oda bakışlarını kaçırıp toparlamaya çalıştı. "Yani bu halde gidemezsin"
"Giderim, taksi çağırırım"
"Benimle inatlaşma" dediğinde hızla arkamı dönüp koşar adımla merdivenlerden inmeye çalıştım ama gözlüklerim olmadığı için hafif silik görüyordum az kalsın merdivenlerden düşecektim ama belimden tutulup çekilince elim istem dışı eline gitti, derin bir nefes alıp heyecanlanmamaya özen göstererek elini ittim ve basamaklardan dikkatle inip dış kapıyı açtım ama iri yarı uzun boylu iki adamla karşılaşınca korkuyla geriye doğru gittim, önüme dönmemle Dalyan'ın merdivenlerden indiğini gördüm. "Sakın benimle inatlaşma geç şuraya otur"
"Evimde acil işlerim var" dediğimde ellerini kırışmış kumaş pantolonun ceplerini koydu ve yumruk yapıp dişlerini sıktı.
"Geç. Suraya. Otur!" diye heceleyip sesini yükseltti.
"Hayır"
"Benimle inatlaşma" deyip hızla kapıyı kapattı ve kollarımı tutup kendisine çekti o sırada merdivenlerden gelen seslerle gözlerim büyüdü ve onu itip kendimi salondaki koltuklardan birine zor attım, Ecem ve Çınar başlarını tutarak ikisi de inleyerek aşağı indiklerini görünce onların bu halini gülümseyerek karşılamıştım. Çınar ve Dalyan içeride otururken bizde Ecem'le mutfakta kahvaltı hazırlıyorduk ama Ecem'in yüzünde saçma bir gülümseme vardı ve yanakları kırmızıydı merakıma yenik düştüm.
"Neden gülümsüyorsun?"
"Ay inanamıyorum, Çınar bey benim dizlerimin dibinde uyurken buldum"
"Aynı şekilde bende, ama o daha çok üstüme çullandı"
"Bir daha böyle içmeyeceğim, Allah'tan anneme kutlamadan sonra patronların ayarladıkları otel seminerinden sonra konaklayacağımı söyledim de endişe etmeyecekler"
"Otel mi?"
"İçmek istedim, o kafayla da eve gidemeyeceğime göre otel yalanını uydurdum bardan sonra otelde ayrı yeten iş konuşup orada konaklayacağımızı söyledim"
"Senden korkulur ama bir şeyi merak ediyorum biz neden buradayız?"
"Galiba Çınar bey çok içmişti bende tabi fazla hatırlamıyorum ama bu kafayla hepinizi eve bırakamam mı ne öyle bir şey söylendi" deyip kaşlarını çattı ve omzunu silkti, bende üzerinde durmadım ve çayları dökmeye başladım. Kahvaltı sırasında Ecem ve ben yan yana oturuyorduk iki erkek ise karşılıklı oturmuş kahvaltımızı etmiştik arada bir Dalyan'la gözlerim buluşunca yanaklarım utangaçla kızarıp bakışlarımı kaçırmıştım yatakta olanlar unutulacak gibi değildi üstelik bu elbiseyle hala duruyordum, Çınar ve Dalyan hazırlanmışlardı bizde gündelik kıyafet giymek için ilkten bizi eve bırakıp gideceklerini söylemişlerdi daha sonra bizim hazır olduğumuz zaman da holding de olmamızı söylemişlerdi bizde kabul etmiş evden çıkmıştık. Eve geldiğimde hemen eteğimi ve beyaz gömleğimi giyip çıkmıştım Ecem on dakikaya holdinge varacağını söyleyince tamam deyip taksiye bindim ve yola koyuldum. Holdinge geldiğimde sekreter kız hemen beni durdurup Dalyan'ın sade kahvesini ve depodan bir dosya getirmemi söylediğinde destur deyip depoya inmek için asansöre yöneldim, yani evde bana kahve içmek istediğini söyleseydi yapardım bir daha neden beni burada uğraştırıyordu ki? Dengesiz herif. Kahve ve dosyayla odasının önüne geldim kapıyı dirseğimle tıklattığımda kapı açıldı o sırada sarışın bir kadın gördüm ve bana alayla bakıp dosyayı imzalatınca yanımdan geçerken bana manalı manalı bakınca kaşlarımı çatıp sertçe ona baktım oda dudak büküp kapıyı kapatınca sinirle dişlerimi sıkıp gülümsemeye çalışarak yanına gittim kahveyi ve dosyayı önüne koyup geri çekildim bugün olanlar aklıma gelince yanaklarım tekrar kıpkırmızı oldu ve çekinerek gitmeye yeltendim ama hemen durdurdu.
   "Nereye?" diye sorunca iç çekip kırmızı yanaklarla arkamı dönmek istemedim, omzumu silkip saçlarımı arkaya attım.
   "İşlerim var"
   "Ne işlerin varmış? Sana benden başka kimse emir veremez, başka bir iş mi?"
   "E-evet" dediğimde sandalyenin sesi geldi iç çektiğini duyunca alt dudağımı ısırdım.
   "Arkanı dön" dediğinde başımı iki yana salladım ve bir adım öne gidecekken kolumu tutup hızla çekince şaşkınlıkla kolunu tutup sıktım ve tuttuğum nefesi boşalttığım sırada gözleriyle yüzümü inceledi kırmızı yanaklarım daha çok ısınmaya devam edince sessiz bir küfür savurdum gözleri elime kayınca tekrar utanarak elimi hızla çektim oda beni serbest bırakıp ellerini cebine koyup alayla yüzüme bakınca ofladım fark ettirmeden.
   "Bugün olanlar için üzgünüm seni suçladım özür dilerim" dediğimde yine alayla bakmaya devam edinde sevimlice gülümsedim, gözlerini kıstı.
    "Özrünü kabul etmiyorum"
"Yalvaracak değilim"
"Gözlerin öyle demiyor ama?" dediğinde utangaç bir şekilde arkamı dönüp yürümeye başladım ama yine kolumu tutup çekti beni döndürüp karşımda dikilince onun sırtı kapıya dayanmıştı, kollarını göğsünde bağlayıp yüzümü ve vücudumu süzdü dişlerini sıkmıştı neden bir anda öfkelendi anlayamamıştım ama tedirgin hareketlerimle eteğimi düzeltmeyi ihmal de etmemiştim diğer yandan kızarmış yanaklarıma küfür ettim. "Benden kaçıyor musun?"
"N-ne alakası var?"
"Benden kaçıyorsun?"
"Ha-hayır kaçmıyorum" deyip yana kaymamla oda hemen yerinde doğrulup karşıma geçti ben sağ tarafa kayıp gitmek için hamle yaparken benimle beraber oda yana kaydı ve karşıma dikildi tekrar sola dönmemle oda karşıma geçti yine, kaşlarını sertçe çatıp ellerini cebine koydu.
"Kaçıyorsun"
"İşlerim var"
"Bekleyebilir, artık ne işiyse?"
"Bekletmeyi sevmem"
"Bekletilmeyi sevmiyorsan eğer, itiraf et yoksa seni bırakmam" dediğinde yana kaydım ama hemen kolumu tutup kendisine çekince buz gibi konuştu. "Bekliyorum"
"Ne-neyi?"
"İtiraf etmeni"
"Tamam kaçıyorum evet oldu mu mutlu musun? Evet kaçıyorum!" diye itiraf ettiğimde gülümsedi ikinci ve alaysız olmayan gerçek gülümsemesini gösterince yine afalladım bu adama gülümsemek çok yakışıyordu lanet olsun ki! Büyülenmiş bir şekilde gözlerim dudaklarında takılı kalırken kolumu bırakıp tekrar ellerini cebine koyunca aptal gibi bakmayı kesip bakışlarımı başka yöne çevirdim.
"Kaçmana gerek yok utanılacak bir şey yapmadık Ecem ve Çınar da çok içmişti Çınar ehliyeti kaptırmamak için gitmek istemedi bir diğer yönden o kafayla hem Ecem'i hem seni bırakamazdı"
"Olan oldu artık ama sen neden benim yani o yatakta..."
    "Sarhoştum, sende öyle"
    "Evet mağlesef...yine gülümsedin? İnanılmaz, iki oldu bu" deyip sevimlice gülümseyince bıkkın bir şekilde iç çekip sert duruşuna geri döndü.
   "Yine şu saçma gülümseme olayını açma" dediğinde kocaman gülümsedim oda kaşlarını çattı.
   "Ooyy aslında sen çok minnoş bir patronsun biliyor musun?" deyip yanaklarını tuttum ve sıktım oda gözlerini hafifçe büyütüp yüzüme dudakları aralanmış bir şekilde bakmıştı, gülümsemeye devam edip başını hafifçe sağ sola salladım. "Çok ponçik bir şeysin" dediğimde kaşlarını öfkeyle çatıp bileklerimi tuttu alt dudağımı üst dudağıma doğru yukarı kaldırıp çocuk gibi yüzüne baktım hemen gözlerim dolmaya başlamıştı.
    "Çocukça hareketlerinden vazgeç sinirimi bozuyorsun, çok nadir olan gülümsememi sana gösterdim diye sevinme hemen!"
   "Ama kızma..."
   "Tamam yeter artık, git" deyip ellerini üzerimden çekince gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı çoktan, aptallık bendeydi bu kadar çok birine sevgi göstermek hele ki onun gibi birine? Aptallıktı. Odasından çıkıp kapıyı kapattım hemen dışarı attım kendimi, elimi kalbime koyup derin bir iç çekip gözlerimi kırpıştırdım, ağlamayı kesip onunla olan bu yakınlaşma kısmı aklıma gelince kalbim hızlandı bu adam neden beni böyle heyecanlandırıyordu? Neden onun yanında kalbim gümbür gümbür atıyordu? Neden beni her defasında kırıp kaba davransa da içimde ona karşı bir sevimlilik oluşuyordu? Gözlüklerimi iteleyip aşağı inmek için merdivenlere yöneldim ve bu konunun üzerinde fazla durmamak için işimin başına dönmekte karar kıldım. Akşama kadar oradan oraya koştur oradan oraya imzalayıp odaya bırakıp oradan oraya projeyle ilgilen derken canım çıkmıştı, Dalyan beyefendimiz sanırım bana güvenmeye başlamıştı çünkü şimdi çizim aşamasına geçmiştik? Bir sürü kalem cetvel ve dergileri ve kocaman kağıtları bana postalamıştı çizimi bitirmem için bir hafta bana tatil vermişti ama o bir haftaya o çizimi nasıl bitirecektim onu düşünüyordum şimdiden eve gidip yapsam çok iyi olacaktı, ama bir haftalık iznimi şuan kullanamıyordum çünkü ortak olduğu adamla bir görüşme ayarlayacaktı bunun için bir süre daha burada çalışıp çizim içinde izni kullacaktım, sıkıntıyla çantamı omzuma asıp merdivenlerden indim Çınar bey yanımda belirmiş benimle beraber inerken ayak üstü ufak bir sohbet ettik sonra çıkışa yöneldim, o sırada Ecem'in sesini duydum ve bekledim oda yanıma varınca beraber gittik. Yemek yiyip kahve içmiştik kafede, oda Çınar beyle dünkü aralarında geçen konuşmayı anlatmış ona olan hislerini söylemişti Çınar beyi gördüğünde oda benim gibi heyecanlanıyordu ama en azından benim gibi sakarlık yapmıyordu zaten belli oluyordu Ecem'in ona karşı bir şeyler hissettiği çünkü bugün Çınar beyle kahvaltı ederken her ne kadar Dalyan'la biz bakışsak da onların da bakıştıklarını yan gözle görmüştüm, ve ardından güzel geçen bir günden sonra evlerimize dağıldık. Sıcak bir duşa girip yıkandım ve kendime kestane pişirip aksiyon filmi açıp bir keyif yaptım, ardından uykum gelmeye başlayınca esneyip ayağı kalktım kapıları kilitleyip yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım ama bugün olanlar beni hem utandırmış hemde kalbim hızlanmıştı resmen benim üzerime çullanmıştı yaşadığım şok ve utancı hiç bir kelimeye dökemezdim, sonra kaşlarımı çatıp oflayarak diğer tarafa döndüm ve uyumaya çalıştım ama uykum kaçmıştı? Sıkıntıyla yataktan kalkıp kocaman kağıdı aldım ve çalışma masama koyup kalemle cetveli aldım, dergideki binaların çizimlerini santim santim ölçüp cetvelle çizmeye başladım en azından bir haftadan kısa bir süre bitirmiş olursam bir günde olsa dinlenmek için bana vakit kalırdı. Saate baktığımda sabahın üç olduğunu görünce gözlerim yuvalarından çıktı neyseki kafam biraz dağılmıştı gözlerim artık kendi kendine kapanıyordu, yatağa girip gözlerimi kapattığımda anca uykuya dalmıştım.
Dalyan Kayaoğlu.
    Çınar ve ben mutfakta rakı içerken diğer yandan Zeki Müren'in şarkılarıyla eşlik edip dertleşiyorduk, Çınar'ın gözleri uzun uzun daldı onun bu hali dikkatimi çekti o geceki olayda gözümün önüne gelince gözlerimi kıstım. "Direk soracağım kardeşim sana" dediğimde dalgınlıktan çıkıp yüzüme baktı ve kaşlarını çattı, kadehini eline alıp bir yudum aldı ve kollarını masaya koydu.
   "Neyi?"
   "Ecem'den hoşlanıyorsun değil mi?"
   "Kardeş hoşlantıdan daha fazlası...onu seviyorum? Galiba aşık oldum. Bilmiyorum ama onu sürekli yanımda istiyorum"
   "Bence gidip söyle, oda sana karşı birşeyler hissediyor emin ol"
   "Nereden biliyorsun?"
   "Burada kahvaltı yaptığımızda sana bakışlarını gördüm, bizim eve geldiğinizde sen sarhoş kafayla ona sarışınım diye hitap ettin duydum"
   "Hatırlıyorum, sadece benim sarışınım? Ama seni de es geçmemek lazım...sen ve o kız? Bardayken ona nasıl sarıldığını gördüm arabada da öyle" dediğinde kaşlarımı çattım, içimde ona dair bir çok his vardı?
    "Bilmiyorum kardeşim aklımı kaçıracağım... o herif ona öyle dokununca nevrim döndü ona benden başkası dokunamaz sikerim onların ellerini! Hele hayatına bir başkasının girmesine asla müsade etmem, sadece onun hayatında ben olacağım sadece ben! Sevimli yüzü utangaç hali, bana kafa tutması, asiliği bile beni büyülüyor? Ben normalde asi kızları sevmem, beni uğraştıracak birini hiç istemem ona gelince bu asiliği benim hoşuma gidiyor? Tamam itiraf ediyorum onu ilk gördüğümde etkilendim hele hayatımı kurtarmak için o adama ateş ettiğinde afalladım...arabada benden kurtulmak için yaptığı asiliği düşününce aptal gibi gülümsüyorum?" şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp gözlerini büyüttü.
   "Gülümsedin mi?"
   "Evet" dedim dürüstçe, mutlulukla kocaman gülümseyip elini yumruk yaptı.
   "Kardeşim adına çok sevindim, seni gülümsetecek bir kız çıktı sonunda karşına? O olaylardan sonra bir daha hiç yüzünün gülmeyeceğini biliyorum o günleri unutmadım ben...o kahpe karı seni aldattı sonra çekip gitti...daha bir çok şeyler atlattın"
   "Bunları kapatalım...geçmiş sadece boktan bir yaradır ve sadece kabuk bağlayan yaranı daha çok delmekten başka bir işe yaramaz"
   "Gülümsedin ha?"
   "Evet beni gülümsetiyor...neyse konumuza dönelim? Kızı tanıyalı ne kadar oldu bilmiyorum ama ondan böyle hızlı bir şekilde etkilenmem...ne bileyim?"
   "Sende aşık oldun, başka bir açıklaması olamaz? Aynı şeyleri ben Ecem'e karşı hissediyorum"
   "Ben ve aşk...imkansız ikili? O olanlardan sonra sevebileceğimi zannetmiyorum"
  "O işler hiç belli olmaz, ama şuraya yazıyorum o kıza aşık oldun bu sevmek değil, bas baya sevdalanmak"
   "Bu kadar kısa sürede mi?"
   "Bu işler uzuna kısaya bakmaz, ilk görüşte aşk yaşayanlar da olmuştur?"
   "Onu nedensiz bir şekilde deli gibi istiyorum, evimde, odamda, kollarımda...hatta hayatımın tamamında onu istiyorum ama kötü olan şu ki eğer bu hissettiklerim aşksa...ben onu hak etmiyorum? Ben kötüyüm, zorbayım, gaddarım, buz tutmuş bir şekilde hayata devam etmeye çalışan biriyim...ama o? Cıvıl cıvıl, her zaman mutlu olmasını bilen, üzülse bile yine sevimli halini bana yansıtıyor? O kadar çok kaba davranmama rağmen o sevimli davranıyor...ben onu hak edecek bir şey yapamam"
   "İstersen yaparsın Dalyan, yeter ki o nasıl sevgi gösterdiyse sende aynısını göstermeye çalış"
"Kolay değil"
"Biliyorum...bende Ecem'i istiyorum" dediğinde iç çektik ve kadehlerimizi vurup kafaya diktik.

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin