Gözlerimi açtığımda belimde hissettiğim sert bir baskıyla kaşlarımı çatıp arkamı döndüm, o boz ayı kolunu resmen sarmıştı belime! Gözlerim büyüyerek yüzüne baktığımda buraya geldiğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu sanırım gece ben uyurken yatağa yatırmış olmalıydı, bu adam günah nedir bilmez miydi? Dikkatli bir şekilde kolunu tutup yatağa bıraktım ve hızla yataktan kalkıp sessizce odadan çıkmak için dolanırken onun sesini duyup alt dudağımı ısırdım. "Nereye?" arkamı dönüp kollarımı arkamda birleştirdim ve burnumu çektim.
"Eve gidiyorum bugün parti var unuttun mu? Hazırlanmamız gerek ayrıca ben uyurken beni yatağına almışsın, bunu yapmaman gerekiyordu bu doğru değil"
"Hasta olduğunu unuttun mu?"
"Az önce ne dediğimi duydun mu?"
"Duydum bayan rahibe? Sen namuslu bir bakire olabilirsin ama ben günah keçisi bir şeytanım" alayla söylediğinde yanaklarım istem dışı kıpkırmızı olmuştu yan döndü ve gözlerini açınca bakışlarımı kaçırdım. "Orada rahat yatamazdın bende buraya aldım yatak koskocaman olduğu için merak etme bir şey olmaz...olmadı da zaten" dediğinde daha çok kızarmaya başlayarak saçlarımı düzelttim ve iç çektim.
"Ben iyiyim, Nurhan ablanın çorbası ve serumlar çok iyi geldi...çok teşekkür ederim? Sende olmasan beni kim hastaneye götürecekti bilmiyorum...minnettarım" dediğimde gözlerini kapatıp yüz üstü yatmaya başlayınca gözlerimi devirip odasından çıktım, aşağı indiğimde Nurhan ablayı kahvaltı hazırlarken gördüm gülümseyerek yanına gittiğimde oda bana aynı karşılığı verdi.
"Günaydın yavru ceylan"
"Günaydın abla" dediğimde kolumu okşayıp alnımı kontrol etti.
"Nasılsın bakayım iyi misin?"
"İyiyim çok şükür, senin şifalı anne çorban çok iyi geldi"
"Hah aman iyi, seni öyle görünce tanımadığım halde üzüldüm be yavrum? Kötüydün ama Allah'a şükür iyisin"
"Teşekkür ederim herşey için, ben gideyim artık bir parti olacak otelde ona hazırlanmam gerekiyor"
"E bir kahvaltı etseydin yavrum?"
"Yok gideyim ben, saat kaçta başlayacak bilmiyorum? Hava da çok sıcak, gitsem iyi olur teşekkür ederim herşey için"
"Ne demek" dediğinde içten gülümseyerek ona sarılıp evden çıktım. Herkes şirketten erken çıkmıştı parti saat öğlen iki de yapılacaktı kartlar dağıtılmıştı, Ecem'le sıcak havada koştur koştur bikini bakmıştık ve eve geldiğimizde hem akşam için hemde gündüz için kıyafetleri çantaya koyup diğer yandan sohbet ederek diğer yandan müzik eşliğinde işimizi bitirip kahve içmiştik, fal bakıp yok kalp var yok iri cüsseli yakışıklı bir adam var bu kişi senden etkilendi ve ileride fena aşık olacak deyip durmuştu saçma medyum olma kafası hayalini bozmamak için bir şey dememiştim ama çok fena buna gülmüştüm, hasta olduğumda beni evine alıp sahip çıktığını söylediğimde şaşkınlık geçirmişti ve evine ilk bir kız aldığını söyleyince bende şaşırmıştım prensip olarak evine yabancı birini almıyormuş? Gerçi daha önce söylemişti ama pek inanmamıştım. Yine hangisi doğru hangisi yanlış onu Allah bilirdi. Çınar arayıp otele vardıklarını söyleyince bizde hemen evden çıkmıştık. Geldiğimizde ayak üstü Çınar otelin sahibiyle konuşup bizi tanıştırmıştı ve odalarımızı göstermişti, hem gündüz herkes eğlenecekti tabi saygın iş adamları ve eşleriyle birlikte çalışanlar falanda buna dahildi, akşam ise ayrı yeten? Bu adam akşam çağırıp hepsini bir anda bitirse olmaz mıydı? Ama sonradan fark ettim ki adam gösterişe meraklıymış partileri seviyormuş bunu Çınar bey söylemişti, odamıza çıkıp bikinilerimizi giydik ve Ecem'le beraber havuzun başına gidip gümbürtülü müzik eşliğinde eğlenmeye başlamıştık Dalyan geleceğini söylemişti ama gelmemişti? Kaşlarımı çatıp kendimi şenzloga atmak için ileri gittiğimde Ecem beni durdurdu.
"Nereye?"
"Yüreğim yandı sıcaktan? Bir kola alıp azıcık dinleneceğim"
"Tamam" deyip önüne dönünce bende kendimi şenzloglardan birine attım, bir kola almak için garsonu çağırdım otel çok büyüktü ve güzeldi bu adamlar gerçekten hem iyi insanlardı hemde herşeyi kutlamayı seviyorlardı, ama bu adam dediğim gibi gösteriş meraklısı ama biraz sohbet ettiğimizde pekde kötü biri değildi onlar sayesinde bizde eğlenmiş olmuştuk. Garson kolayı verdiğinde içten gülümseyip önüme dönmemle Dalyan'ın bana doğru geldiğini fark ettim, siyah hafif uzun saçlarını geriye taramış heybetli duruşuyla kendisini yanımdaki şenzloga atmıştı ama tek fark takım elbiseli olmasıydı? Kaşlarımı havaya kaldırıp gülmeye başlayarak geriye doğru gittim elimle ağzımı kapatıp kahkaha atmaya devam ederken bana dişlerini sıkarak bakıyordu.
"Ne var ne gülüyorsun?" diye sorup tek kaşını kaldırınca daha çok kahkaha atmaya başlayıp geriye doğru azıcık daha gitmemle sırt üstü sert zemine uzanıp kolayı yere döktüm küfür ederek yerden destek alıp doğrulduğumda dirseklerini dizlerine dayayıp bana alayla baktı. "Ne oldu köylü kızı? Bana gülerken aynı şeyi sen yaşadın bak" tekrar güldüğümde öfkeyle ellerini yumruk yaptı ve dişlerini sıktı. "Neye gülüyorsun?" hava sıcaktı yaz yeni gelmeye başlamıştı ama o...hala siyah takım elbisesinden vaz geçmiyordu bu bana nedense çok ama çok komik gelmişti.
"Hava sıcak neden mafya babaları gibi otelde dolanıyorsun?"
"Canım böyle istiyor"
"Ama insanlar sana bakıyor"
"Giyimime değil, yüzüme bakıyorlar" deyip saçlarını düzenli olduğu halde düzeltmeye meyilli olan adam ilk dakika da canımı sıkmıştı alayla yüzümü buruşturup bikinimin üst kısmını düzelttim ve sırtımı yasladım yan gözle bana baktığını gördüğümde kolamdan bir yudum içtim ister istemez yanaklarım ısınmıştı.
"Bunları neden giydin?"
"Havuz ve sıcak hava..."
"Onu demiyorum o kadar da ahmak değilim, bunları giyemezsin! Çıkar onları, her yerin görünüyor!"
"Canım böyle istiyor ayrıca sen beni az önce kıskandın mı?" diye imalı konuşup kaşlarımı Elsa gibi çatıp yüzüne baktığımda öfkeyle dişlerini sıkıp bana baktı.
"Senin neyini kıskanacağım?"dedi, garson yanına geldiğinde bir şey içip içmeyeceğini sorduğunda bana bakaraktan bir viski alacağını söyledi, iç çekerek yerimde doğrulup kollarımı göğsümde kavuşturdum bakışları aşağı indi ardından tekrar gözlerime baktı ve iç çekti.
"Bak ne diyeceğim sana, burada böyle oturup tavuk gibi bekleyeceğimize sende şortunu giyip biraz eğlensen çok daha iyi hissedeceksin"
"Ben ve havuz? Eğlenmek?" alayla yüzüme bakınca oflayarak ellerimi iki yana koyup tekrar yüzüne baktım.
"Hadi ama biraz medeni ol, gerçekten sana iyi gelecek bende havuza gireceğim, beraber yüzeriz sohbet ederiz kendini bu kadar ciddiyete itme biraz da olsa hayatta mutlu olmak için uğraş, çabala? Nasıl ki yüzünü sert tutmaktan bıkmıyorsun, gülümsemeyi de pekala yapabilirsin? Bak...benim babam yoktu şiddet gördüm ve bu yüzden hayatımı istediğim gibi yaşamak için çok uğraştım...ama asla vaz geçmedim, sende öyle yapmalısın? Sende bir insansın...sonuçta senin de sakladığın bir duygun var ama dışarı yansıtmayı sevmiyorsun bunu biliyorum ama saklama...lütfen" dediğimde kaşlarını çatıp dişlerini sıkarak başını iki yana salladı garson viskiyi getirdiğinde elini kaldırıp geri gönderdi ayağı kalkıp kollarını arkasında birleştirdi.
"Uzun nutuğun hiç bitmeyecek sandım ölüm gibiydi, sen eğlenmene bak beni de kendinle kıyaslama" deyip uzaklaşınca kaşlarımı çatıp somurttum.
"Salak! Seni insan yerine koyup biraz olsun hayatı sevdirmeye çalışanda kabahat...mal ya bu adam? Gerçekten mal!" oflayarak sırtımı tekrar şenzloga dayadım ve kolamdan bir yudum içtim. Çınar ve Ecem havuzun başında arkadaşlarıyla sohbet etmeye devam ederken, bende sıkılarak onların yanına gitmeye karar verdim aralarına girdiğimde bir erkek ve bir kız vardı onlarla kısaca selamlaşıp sohbet etmeye başladığımızda canlı ve yabancı bir müzik çaldığında herkes içkilerini falan hızlıca bitirip esen rüzgarla beraber dans etmeye başladılar ben yine sap gibi kalıp içeceğimi bitirmeye çalışırken bir kaç kız ve erkek benim arkama doğru bakmaya başlayınca kaşlarımı çatıp bende başımı arkaya çevirdim ve gördüklerim karşısında şoka girmiş elimdeki plastik bardak yere düşmüştü, Dalyan altına mavi bir şort giymiş ve karizmatik gözlüğünü elinde tutarak geliyordu biçimli ve kaslı vücudu güneş her vurduğunda Herkül gibi görünüyordu kalbimin boğazımın ortasında attığını hissettim gözlerini bana çevirince yanaklarım hemen kızarmaya başlamış başımı hemen arkaya çevirmiştim yanıma geldiğinde kaslı kollarını uzun ince masaya dayadı ve başını çevirip bana bakınca saçlarımı kulaklarımın arkasına yasladım.
"İşte...rahatladın mı?" diye sorunca gülümsemeye başladığımda derin bir iç çekti.
"Rahatladım, aramıza hoşgeldin" deyip başımı ona çevirdim ve kocaman gülümsedim, yüzüme sertçe bakıp masadaki bir bardağı eline aldı ve kafasına dikti müzik daha coşkulu çalınca kendimi tutamadım omzumlarımı hareket ettirip kollarımı havaya kaldırarak oynamaya başladığımda bana baktığını fark etmemle bende ona bakıp güldüm. "Sende oynasana, eğlenceli"
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Hayır eğlenmeye çalışıyorum ve biraz da sana öneririm"
"Bana öneride bulunma, uymayacağım"
"O zaman neden o şortu giyip geldin?" dediğimde dişlerini sıktı, gülümseyerek elini tutup dans edenlerin yanına götürmeye çalıştığımda elini hızla çekip belime koydu ve çekti.
"O ahmakların yanına asla gitmem!"
"Biraz sakin, relax"
"Başlatma relaxına..." elimle ağzını kapatıp kaşlarımı sevimlice çattım oda tek kaşını kaldırıp gözlerime baktığında gözlerimi kıstım.
"Sus bakayım" deyip elimi çektim ve kolunu tutarak dans edenlerin arasına girdik, oynamaya başladığımda kollarını göğsünde kavuşturmuş beni izliyordu onca dans edenler onun bu halini umursamadan deli gibi oynarken bir erkek sırtını onun koluna vura vura oynamaya başlayınca oynamayı bırakıp gülmeye başladım oda adamı dişlerini sıkarak izliyordu sesini yükselterek konuştu.
"Birader neyin merakını taşıyorsun?" diye sorunca gülmemek için ellerimle ağzımı kapattım çocuk arkasını dönüp gülümseyerek Dalyan'a baktı.
"Niye ağabey ne oldu?"
"Bir jartiyer vereyim de karım ol bari!"
"Ağabey dans ederken fark etmedim kusura bakma, ve az önce ne dedin onu duymadım?" dedi başını eğip kaşlarını çatarak, dişlerini sıkmaya devam edip en sonunda başını tutup ittirdi.
"Bir siktir git" dediğinde çocuk kaşlarını çatıp söylene söylene yanımızdan gitti tekrar başını bana çevirip sertçe bakınca gülümsemeyi bırakıp iç çektim tek kaşını kaldırıp işaret parmağını salladı.
"Bana öyle bakma, direk dansı gibi bana sürtünüyordu!" genizden bir kahkaha attığımda öfkeyle homurdanıp bana buz gibi bakınca dizlerime vurup gülmeye devam ettim kollarını iki yanına açıp ellerini yumruk yaptı ve sesini yükseltti. "Gülme!"
"Ama komik"
"Sana gülme dedim!" dediğinde kendimi tutamadım kıkırdamaya devam ettiğimde hızla bana yaklaşıp elini dudaklarım götürdü ve gözlerimin içine sertçe baktı. "Çok mu hoşuna gitti? Onun yerine o kırmızı tangayı sana versem yine de hoşuna gider miydi?" dediğinde gülmeyi kesip gözlerimi büyüterek yüzüne baktım, yanaklarım kıpkırmızı olmuş bir şekilde utanarak gözlerimi kaçırdığımda hemen elini çekip bulunduğumuz yerden uzaklaşmaya başlayınca arkasından ellerimi belime koyup iç çekerek şaşkınlıkla gidişini izlemiştim.
Müzik çoşturmaya devam ederken Dalyan'ın eliyle ittirdiği genç çocukla ayak üstü karşılaştık biraz sohbet etmenin ardından havuzun başına gelip bana komik anılarını anlatmaya başladığında kahkaha atarak tepkiler vermiştim Dalyan'ın karşıdan bizi izlediğini fark etsem de yüzüne bakmamıştım eliyle koluma falan dokunup bana içki içme teklifini gösterince kabul etmiştim yan gözle Dalyan'a baktığımda bizi sertçe izlediğini fark etmiş biraz geriye gitmiştim Umut gülümseyerek hafifçe beni itip tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Arkadaş böyle bir şey yok bütün şansızlıkları sana söyledim ama bir taneyi unuttum geçen minibüse bindim arkamdaki dallama beni ittirince bende önümdeki kızın üzerine yapıştım ne pandik atıyorsun orospu çocuğu demişti, esas kendisi kaşardı ama" dediğinde gülmeye başlayıp arkaya gitmemle Umut gözlerini büyüttü, elimi tutamadan bir adamı yanlışlıkla havuza itmemle korkuyla arkamı dönüp ellerimle ağzımı kapattım, herif ağzından su çıkararak bana bakınca öfkeli bir şekilde yüzüp sudan çıkmıştı üzerime doğru gelerek konuştu.
"Kızım sen mal mısın görmüyor musun beni? Görmüyorsan da arkana baksana!"
"Yanlışlıkla oldu kusura..."
"Başlayacağım yanlışına doğruna ne gerizekaklı bir kızsın sen!" diye bağırıp beni itmek için elini kaldırınca Dalyan hemen önüme geçip adamın kolunu tuttu.
"Hayırdır birader?"
"Şu orospu bana..." kafa atmasıyla bir çığlık atıp geriye gittim kolunu bırakınca adam afallayarak yere düşüp ona küfür edince üzerine çıkıp iki yumruk indirdi ardından yerinde doğrulup bileğimi tutarak beni oradan uzaklaştırıp Ecem'le Çınar'ın yanına gitmeye başladık giderken hem öfkeliydi hemde eğlendiğini belli eden bir ses tonu vardı.
"Sen bana demiştin ya eğlen diye, eğlendim aslında...güzel bir yumruk attım"
"Şiddetle mi?"
"Şiddetle eğlenmem, ama böylelerin ağzını kırıp dökmek beni eğlendirdi"
"Zorbasın işte, zoooorbaaa" diye uzattığımda oflayarak elimi bırakıp ilerlemeye başlayınca arkasından bağırdım. "Bu kadar da olmaz ki ama, bekle!" ve yetişmeye çalıştım kaygan zemin de ayağım tökezleyince bir çığlık atıp koluna tutunduğumda belimi yakaladı ve bıkkınlıkla kendi kendine söylendi.
"Hem sevimli hemde sakar"
"Ama ne yapayım? Bu arada sen sevimli diyerek bana iltifat mı ettin? Yok artık umarım bu dünyanın sonu değildir çünkü sen bana az önce iltifat ettin sevimli dedin? Daha önce dedin mi bana? Dediysen de hatırlamıyorum vay be senin gibi biri bana..."
"Kesecek misin sesini yoksa seni havuza atayım mı?"
"Böyle bir şeyi yapamazsın?" dediğimde durup tek kaşını kaldırarak yüzüme bakınca bende ciddileşerek kaşlarımı çatıp gözlerimi büyüttüm. "Yapmazsın değil mi?"
"Bilmem yapar mıyım ki?"
"Hayır" dediğimde alayla yüzüme bakıp kolumu tuttu ve havuza yaklaştı çığlık atıp kolumu son gücümle çekip yere oturdum ve oda eğilip kolumu tekrar tutunca bende tek kolumu bacaklarına sardım şaşkınlıkla elini kolumdan çekince daha çok bacaklarına sarıldım.
"Ne yapıyorsun lan?"
"Eğer sen beni havuza atmaya niyetliysen benimle beraber gelmek zorunda kalırsın, valla bak canımı sıkma yemin ederim bütün gün bacaklarını böyle tutarım gören herkese maskara olursun haaa!" diye uzattığımda ellerini saçlarına daldırdı.
"Allah'ım hangi ülkenin manyağıyla beni sınıyorsun?"
"Bence sende de biraz var" dememle kollarımı sertçe tutup çekti ve hızla kucağına alıp yürümeye başlayınca korkuyla göğsüne vurdum. "Ne yapıyorsun?"
"Yapamazsın dediğin için, ve manyak dediğin için!" deyip havuza itince daha çığlık bile atamamıştım, yüzeye çıktığımda öfkeyle gidişini izlerken bir kaç genç çocuğun su tabancasıyla oynadığını gördüm rica edip bir tanesinden aldığımda hızla peşinden gidip ona doğru tuttum.
"Hey buzdolabı zorba? Robokop!" diye bağırdığımda durup arkasını bıkkınca döndü ve elimdekini görüp yüzüme baktı ve iç çekti.
"Ne şimdi bu?"
"Ayı gibi olduğun için seni havuza itemem ama lükse bak ki havuzu ayağına getirdim!"
"Onu eğer sıkarsan..." yaklaşmaya başlayıp işaret parmağını salladı. "Çok kötü olur"
"Aaay dur yapma Gaffur bey lütfen çok ama çok korkuyorum!"deyip gülerek yüzüne baktığımda öfkeyle bana hızla yaklaşınca tetiği çekip her yerini ıslatmaya başladım, elini kaldırıp suyu durdurmaya çalıştığında bir kahkaha atıp üzerine giderek sıkmaya devam ettim. "Nasıl oluyormuş? Hoş değilmiş demek ki değil mi zorba!" dememle su bitince alt dudağımı ısırıp yüzüne baktım. "Eyvah" dediğimde öfkeyle küfür edip üzerime gelince elimdekini göğsüne fırlatıp ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam lütfen kızma ateşkes istiyorum!" dediğimde kolumu sertçe tutup çekiştirmeye başladığında yüzüne baktım sinirliydi. "Hadi ama eğlenmedin mi?"
"Sence?" diye bağırınca iç çektim.
"Bağırmana gerek yok dibinde duruyorum, sesini gezegene çıkarmak gibi bir niyetin varsa orasını bilemem ama lütfen benden uzakta yap bunu tamam mı? Kendi kulağımın sağlığı açısından çok önemli"
"Sus artık sus!" dediğinde kolumu çekip kollarımı göğsümde bağladım ve asık suratla önüne geçip ilerlemeye başladım.
Akşam olduğunda herkes güzelce hazırlanıp yemeğe inmişti hala oteldeydik, eğlenceden sonra akşam o filmlerdeki gibi bir parti yapacaktık. Yemekten sonra havuzun oraya gittiğimde gitar naif naif çalıyordu havuzun kenarlarında masalar dikilmiş süslenmişti ama beni bitiren şey ampül ışıklardı çok güzel süslenmişti, yanımda bir hareketlilik hissedince başımı çevirip baktım Dalyan ellerini cebine koymuş saçları geriye taralı bir şekilde oda ışıklara bakıyordu iç çekerek ellerimi önümde birleştirdim. "Ne kadar güzel değil mi?" diye sorduğumda hiçbir şey söylemedi dudaklarımı büzdüm ve iç çektim. "Sohbetine gerçekten doyum olmuyor biliyor musun?"
"Ne konuşmamı istiyorsun?"
"Ne bileyim ehten püften işte? Hiç konuşmamaktan iyidir...mesela ailen? Onlarla konuşuyor musun?"
"Ne alaka şimdi?"
"Bilmem...bana çok aileden uzak biri gibi geliyorsun her zaman" dediğimde hiçbir şey söylemedi derin bir iç çekti sadece, gülümseyerek etrafa tekrar bakındım ve havuza doğru ilerledim. "Bugün olanlar güzeldi her ne kadar benim adama çarpma konusu utandırsa da..."
"Susacak mısın?"
"Dertleşmek istiyorum"
"Dümeni sevimliden alıp, çenebaz olarak değiştiyorum? Ben gidiyorum sen burada kal..." kaşlarını çatıp tekrar devam etti. "Kendi kendine konuşabilirsin çiçeklerle böceklerle? Deli muamelesi yapmayacağım kimseye söylemeyeceğim aramızda kalacak, yeter ki benim yanımda vır vır vır konuşma" deyip hızla yanımdan ayrılınca başımı büküp gidişini izledim ve oflayarak bende içeri girmeye karar verdim.
Herkes havuz başında toplanıp eğlenirken Dalyan Çınar'la konuşuyordu karşı masada, elime kola alıp yudum yudum içerken bir anda aynı anda bakışlarımız birleşti hemen çekinerek bakışlarımı kaçırıp bardağı masaya bıraktım ve eğlenmeye devam ettim.
Gecenin sonunda çok şükür sağ salim atlatmış herkes evine gitmek için çıkışa yönelmişti aslında burada herşey çok güzelken, gitmek istememiştim herşey o kadar güzeldi ki...birine çarpmamla dalgınlıktan çıkıp başımı kaldırdım bana bakan sert buz gözlerle karşılaşınca omzumu silktim.
"Özür dilerim"
"Gözlüklerin olmasına rağmen kör mü oldun?"
"Özür diledim işte, isteyerek olmadığını sende biliyorsun ama benimle alay etmek için kusurumu öne sürme olur mu?" deyip yanından hızla geçtim otelin taşlarından yürüyerek ilerlediğimde peşimden geldiğini hissettim, yanımda benimle aynı tempoda yürüyüp başını tekrar bana çevirdi.
"Neye üzüldün?"
"Hayret bu halimi nasıl gördün?"
"Senin gibi olmadığımdan kaynaklanabilir mi? Dikkat ederim"
"Evet...bilmiyorum üzgünüm sadece? Aslında..." durdum benim durmamla da oda durdu ve ellerini cebine koyup yüzüme baktı.
"Aslında?"
"Herşey...herşey çok güzeldi? Tıpkı filmlerdeki gibi bir kutlama oldu"
"Buna mı üzüldün?"
"Hayır" ama sana kırıldım demek istedim ama söylemedim sadece gözlerine baktım ve başımı iki yana sallayıp omzumu silktim. "Eve gitsem iyi olacak"
"Çınar'larla gideceğiz, araba ayarladılar bize" dediğinde otelin sahibi göz önüne göründü herkesle selamlaşıyordu. "Sen Ecem'in yanına git" dediğinde başımı salladım, oda otelin sahibinin yanına gidince dostça sarıldıklarını gördüm iç çekip arabaya bindim. Eve geldiğimde artık ağlamak yada üzülmek için vaktim yoktu yarın iş vardı ve uykum gelmişti, direk yatağa girip gözlerimi kapattığımda bugün yaşananlar aklıma gelince hele de onunla beraber dans eden insanların yanına gidip o çocuğun ona vura vura dans etmesi...çok komikti, kendi kendime kıkırdayarak gözlerimi kapattım.
"Bazen zorba ama...komik olduğunu yeni fark ettim" diye söylenip iç çekerek uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...