"Benim canım tontuma çekti maymuşum bana alır mışın?" diye sevimlice kollarını boynuna dolayıp yanaklarını öptüğümde gülerek benim belimi tutup okşadı ardından karnıma gidip okşadığında derin bir iç çekti.
"Alırım tabi, minik sevimli için"
"Haa vay pislik sadece onun için mi?" diye bozulup arkamı döndüğümde kahkaha patlatıp bana arkadan sarıldı ve ellerini karnıma koyup yavaş yavaş okşadı.
"Tabi senin içinde sevimli"
"Zorbacık" dediğimde kıkırdadı ve elimi tutup çekiştirmeye başladı, beraber aşağı indiğimizde hiç kimse yoktu Dalyan'ın annesi ve babası bu güzel habere - doğru mu bilmiyoruz ama onlar yüzde yüz eminler - hamilelik olayını kutlamıştık herkes şimdiden hediyeler almıştı hatta açmadığım bir kaç hediye daha vardı onları diğer hediyelerin arasına koymuştum ailesi büyük kutlamadan sonra tekrar yurt dışına çıkmak zorunda kaldılar hem Hale'nin eğitimi için hemde bu olaylardan biraz olsun uzaklaşıp kafa dinlemek için gitmişlerdi annem zaten Antalya'daydı ona da müjdeyi verdiğimizde şimdiden ağır kaldırma bir şey olur, iyi beslen yoksa hasta olursun gibi şeylerle benim bir kaç günümü yiyip bitirmişti...Dalyan'ın gerçek ailesi olayını öğrendiğimde şoka girmiştim ve ona hak vermiştim haklıydı insan bu yaşına kadar düzene sokmaya çalışıp ve bu düzene alışıp hayatını sürdürmeye devam ederken tam herşey bitti mutlu olacağız derken annesi ve babası çıka gelip onun hayatını karartmışlardı en son Dalyan onları tehdit ettiğinde gördü ve daha sonra görmediğini söylemişti, kafasını dinlemek istediğini söyleyince ona hak vermiştim her ne kadar onun yokluğunda ızdırap çeksem de oda haklıydı bir anda başına bunun gelmesini hiç kimse tahmin etmemişti hele ki kendisi... şimdi ise Ecem ve Çınar holdingde iken bizde evde kahvaltı hazırlayıp günün keyfini çıkarıyorduk, Dalyan krepleri tabağa dizerken ben erken davranıp sigara böreği gibi sardım ve ağzıma attım oda bu halime gülmüştü.
"Eyvah yandık şimdiden, sen böyle erkenden aşeriyorsan yakında ayıcık olacaksın"
"Erken aşerme değil, eğer bir bebeğimiz varsa orada - ki annen çok emin - iyi beslenmem gerekiyor"
"Diyelim ki karnın ayı gibi oldu..." bozulmuş gibi bir yüz takınıp öfkeyle yüzüne bakınca alt dudağını ısırıp kıkırdadı ve tabağı masaya koydu. "Şey demek istedim, öküz gibi olunca..."
"Dalyan!"
"Tamam tamam, şaka yapıyorum sevimli? Karnın şiştiğinde ve sancın tuttuğunda seni nasıl kaldırırım bilmiyorum çünkü dediğim gibi..." omuzlarını kaldırıp; "Ayı gibi olacaksın ve ben seni taşıyayım derken bel fıtığı olmaktan şimdiden korkuyorum ama gerçi bunun da çözümünü buldum? Sana vinç kiralayıp seni onunla götürebiliriz"
"Yanına dozer de getirde, savaşa gidelim bari!"
"Helikopter de çağırmamı ister misin? Yukarıdan ateş ederler falan" dediğinde ellerimi belime koyup çocuk sesiyle öfkeli bir şekilde karşılık verdim.
"Hööö çoh komih! Geç dalganı sen, bir de utanmadan hala sürdürdün yani"
"Evööt bence komih" diye taklit edince beni oflayarak masaya oturup kollarımı göğsümde bağladım, oda kahkaha atarak domatesleri kesmeye başlarken istemeyerek de olsa yanına gidip bir dilim aldım ve ağzıma attım bu halime genizden gülüp geriye doğru gülmeye başladığında alnına bir tane şaplak attım oda hemen elini yanağıma koyup ıslak bir şekilde dudağımı öpünce kollarımı tekrar göğsümde bağladım.
"Zorba"
"Sevimli"
"Mafya kılıklı"
"Ayıcık"
"Kütük!"
"Fadime!" deyince çığlık atıp kollarımı tekrar göğsümde bağladığımda tekrar masaya oturup bekledim oda bu halime tekrar gülüp salatalıklara geçti. "Ulan kırk yıl düşünsem böyle güzel keyifli bir an geçireceğimizi, gülüşlerimi bana geri vereceğini tahmin bile etmezdim, sana borçluyum sevgilim"
"Ama bu sevgilinin minicik kalbini kırdın sen biliyor musun?"
"Şaka yapıyorum" deyip salatalığı ağzıma atınca çiğnemeye başladım, ama alttan güldüğünü fark ettiğimde bende kıkırdamıştım. Beraber dolaşmaya gittiğimize elimde dört tane top dondurmayı bir yandan yalayıp diğer yandan yürümeye devam ediyorduk, telefonu çalınca açıp cevap vermişti sonra sıkıntıyla telefonu kapatınca kaşlarımı çattım.
"Ne oldu aşkım?"
"Holdinge bir adam gelmiş, muhtemelen gerçek babam...Çınar ecik bücük söyledi"
"Ciddi misin?"
"Evet" dediğinde elini tutup sıktım, dişlerini sıkıp küfür ettiğinde dudaklarımı büzdüm.
"Sakin ol, bak ben buradayım" dediğimde başını bana çevirip kolunu omzuma attı dondurmama uzanınca çocuk gibi inleyip kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzdüm.
"Hayıy o benim tağam mı?"
"Yok öyle, bana bir topcuk ver hadi bekliyorum, ayrıca yavaş ye bak hasta olacaksın boğazların şişecek"
"Bir şey olmaz"
"Ela bir şey olmaz deme yavaş ye, holdinge geldiğimizde ılık bir su iç hasta olursun"
"Tamam"
"Ayrıca bir topçuk bekliyorum"
"Hayır olmaz, ben yiyeceğim" dediğimde başını salladı, dayanamadım yine gülümseyerek dondurmamı uzattım. "Şaka yaptım minnak zorbam, ye sende" dediğimde hemen bir tane topu ağzına atıp çiğnemeye başlayınca uzaylı görmüş gibi külahımla dondurmama baktım.
"Bir de bana diyor yavaş ye diye üstelik biliydim böyle olacağını yani" dediğimde güldü ve belimi tutup taksi durağına doğru yönelendirdi beni, kaşlarımı çatıp başımı ona çevirdim. "Aslında yürüyebilirdik?"
"Fazla yürüme yorulmanı istemiyorum, ayrıca daha yarım saatlik yol var nereye kadar yürüyeceksin? Çocuk varsa içinde, iki gramı senin yürümenden dolayı verecek"
"Zorba"
"Sevimli" dedi ve durağın önünde beklemeye başladık. Holdinge geldiğimizde hemen asansöre binip odasına çıkmaya başladık geldiğimizde Çınar bizi karşıladı ama yüzünden düşen bin parçaydı Dalyan kaşlarını çatıp ona baktı. "Ne oldu?"
"Adam inat ediyor gitmiyor, bir de gelmiş bizi ve çalışanları kötülüyor...can çıkarmış da huy çıkmazmış diyorlar ya doğru yemin ederim" deyip öfkeyle soluyunca Dalyan başını sallayıp derin bir nefes alarak burnundan verdi.
"Sıçacağım zaten bacağına, merak etme" deyip ilerlemeye başlayınca peşinden dondurmamı yiyerek biraz da korkuyla gitmeye karar verdim, odadan içeri girdiğimizde tıpkı ona benzeyen bir adamı koltukta otururken görmüştüm siyah saçları vardı ama kırlaşmıştı babasından aldığı buz mavi gözleri ilk olarak benim üzerimde sabit kalınca Dalyan hızla belimi tutup odanın bir ucuna doğru nazikçe çekti ve kapıyı kapatıp sandalyesine geçip oturduğunda öfkeli hali tüketimi diken diken yapmıştı. "Ne var lan neden geldin buraya? Ben sana demedim ki bir daha çıkmayın karşıma ha? Beyinsiz misiniz siz? Götünüzden mi anlıyorsunuz söylediklerimi?" diye öfkeyle konuşunca yanına gitmek için adım attım ama hafifçe kayınca hemen duvara tutundum başımı eğip yere baktığımda dondurmamın bir topu aşağı düşmüş erimişti diğer tarafında geçip onun yanına ulaştığımda elini kaldırdı. "Sevimli geri de dur ani hareket yapıp canını yakabilirim" dediğinde başımı sallayıp geriye gittim, Dalyan'ın babası ayağı kalkıp gözlerini bana dikerek yaklaşmaya başladı.
"Bir eşin var ne kadar güzel, bir de çocuk bekliyorsunuz? Umarım benim halimden de anlamana yardımcı olur bu şanslı bebek" deyip bana yaklaşmaya devam edince korkmaya başlayarak Dalyan'ın diğer tarafına geçip sol tarafında durdum babası tekrar yavaş adımlarla bize doğru yaklaşıyordu. "Hiç tanışma şansımız olmadı değil mi güzel kız?"
"Sizi tanıyorum"
"Öyle mi? Ünüm ne kadar yayılmış değil mi ama senin de kulağına gelmiş?"
"Gelmesi çok normal çünkü onun eşiyim, ama ün konusuna gelince pek de saygıyla anıldığınız söylenemez? Çünkü gerçek olmayan annesi babasını herkes sayarken kimsenin sizden haberleri yoktu maalesef" dememle yürümeyi bıraktı Dalyan kıkırdadığında adam dişlerini sıkarak bir elini beline yerleştirdi.
"Hım...ağzın iyi iş yapıyor? Dalyan aptal olduğu kadar da zevki de berbatmış"
"Tercih meselesi"
"Ayrıca benim tercihim kimseyi ilgilendirmez hele seni hiç ilgilendirmez? Ayrıca çalışanlarıma ve en yakın dostlarımdan uzak dur onlara hakaret etmek sana nerede hak verilmiş? Kim söyledi? Şimdi bırakalım bunları...sen neden götün pirelenmiş bir şekilde buraya kadar geldin onu söyle? Derdin paramı yoksa? Bir zamanlar fakirdiniz ya" deyip ayağı kalktığında adam alayla gülmeye başladı diğer yandan konuşuyordu.
"Sende fakirdin?"
"Ama ben şimdi zenginim, sense hem mal varlığı olarak hemde insanlık olarak hala ve hala fakirsin, ve öyle de kalmaya mahkumsun" dediğinde ayağı kalkıp adama doğru yaklaşmaya başladı ellerini cebine koyup ona doğru öldürücü bakışlar atarken bende endişeyle Dalyan'ın arkasına geçtim, adam ikimize öfkeyle bakıp elini belinden çekti.
"Aslında seni bıraktığımız iyi oldu, dilin baya bir uzamış sana bıraktığımız kötü geçmiş sana verdiğim en güzel intikam"
"Benden aklın sıra intikam aldığını mı düşünüyorsun? Ulan benim gölgem seni yok eder sen intikamdan bahsediyorsun? Bana bak bunları konuşmak için geldiysen siktirip git seninle uğraşamam anladın mı?" diye öfkeyle çıkıştığında adam ona bir tane tokat almıştı bir çığlık koparıp öfkelenerek adamın karşısına geçtim.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz, buraya gelip dağdan gelmiş insan yoksunu gibi davranamazsınız hem haksızsınız hemde utanmadan tokat mı atıyorsunuz?" diye çıkıştığımda bana doğru elini kaldırınca Dalyan hızla beni göğsüne çekip onun bileğini yakaladı, öfkeden titreyen göğsünü tutup ellerim ayaklarım titremiş bir şekilde ona sığındığımda onun durdurulamaz bir öfkeyle ayakta durduğunu fark etmiş ve ondan daha çok korkmuştum.
"İşte bunu yapmayacaktın, sevdiğim kıza el kaldırmayacaktın seni piç kurusu!" diye gürlediğinde yerimde titredim beni nazikçe arkasına çekip ona bir tane kafa attığında bir çığlık koparıp ellerimle ağzımı kapattım, babası ona bir tane yumruk atmaya çalışırken o kolunu yakalayıp onu duvara itti ve başını iki kere duvara vurunca korkuyla ona seslendim.
"Dalyan yapma" dinlemiyordu, ona ardı ardına yumruk atmaya devam ederken içeriye Çınar girmişti olay karşısında biraz şoka girmiş olsa da hemen Dalyan'ın kolunu tutup çekmeye çalıştı ama babasına artık ne kadar kinlenmişse vursa da hıncını alamıyordu Çınar en sonunda onu geriye doğru sertçe çekip karşısına geçti.
"Yapma kardeşim sakin ol, sakin ol"
"Lan herif benim sevdiğim kadına el kaldırdı, orospu çocuğu sen kimsin? Sikerim seni burada!" diye gürleyip üzerine yürümeye başlayınca bende araya girmeye karar verdim.
"Dalyan yapma lütfen sakin ol..."
"Olamam Ela, sana vurmaya kalktı!" diye gürleyip Çınar'ı hızla kenara çekince ona tekrar kafayla daldı, adam artık yediği darbelerden dolayı bayılmıştı ama Dalyan durmuyordu içeriye bir kaç kişi daha girince Çınar'la el birliği olup Dalyan'ı dışarı çıkarmaya çalıştılar bende onun önüne geçip ellerimi ceket yakasına koydum.
"Sakin ol sevgilim, sakin ol merak etme cezasını çekecek sen yeter ki sakin ol Dalyan, lütfen bak senden daha çok korkuyorum" dediğimde dişlerini sıkıp öfkeyle iç çekti ve burnundan verdi şimdiden dolu dolu olmuş gözlerimle ona bakarken tutan kişilere bırakmalarını söyledi dört kişi dağılmaya başlayınca Çınar odasına girip kapıyı kapattı bense ona ağlamaklı bakarken üzüntüyle kaşlarını çatıp küfürler yağdırmanın ardından bana sıkıca sarılınca bende ona sarıldım.
"Üzgünüm özür dilerim, seni korkutmak istemedim sevimli sevgilim"
"Biliyorum...haklısın"
"Bir şeyin yok değil mi iyisin?" deyip geri çekildi yüzüme ve vücuduma göz gezdirince gülümsedim ve elimi yanağına koydum.
"Merak etme iyiyim"
"Sana vurmaya kalktı Ela, o piç kurusu sana vurmaya kalkamaz, onun kemiğini si..."
"Şşt sakin ol, lütfen" dediğimde derin bir iç çekip bana tekrar sıkıca sarıldı ardından geri çekilip dudağıma bir öpücük kondurdu.
"Tamam sakinim, iyiyim" dediğinde kapı açılınca hemen geri çekildim, Çınar kaşlarını çatarak elinde telefonu salladı.
"Ne yapalım, bizim çocuklara mı verelim yoksa emniyete mi götürelim?"
"Bizim çocuklara götür" dediğinde ona baktım oda bana sertçe baktı.
"Bakma bana Ela öyle, herif sana el kaldırdı sıçarım onun ağzına, sakın karışma" dediğinde kollarımı göğsümde bağlayıp sesimi çıkarmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...