"Gel bak düşün bu İtalya tatilini, hem zaten balayıyı burada geçirdik" dedi Dalyan, dudaklarımı büzüp mutfakta kahvaltı hazırlamak için işe giriştiğimde yanıma gelip dirseklerini tezgaha dayadı ve yüzüme nazikçe gülümseyip bana göz kırpınca bende sevimlice gülümsedim.
"Bilmem olabilir, sen çok istiyorsan gideriz"
"Benim değil, senin için istiyorum" dediğinde başımı salladım pes ederek, kocaman gülümseyip kollarımı onun boynuna doladım oda kollarını bana sıkıca sarıp çenesini boynuma sürtünce kıkırdadım ve geri çekilip o muntazam yakışıklı yüzüne ve ciğerimin bittiği o buz rengi gözlerine baktım.
"Aman da aman, eşini de düşünürmüş bu koca zorba adam" dediğimde alt dudağını ısırıp tek hamlede beni kucağına alınca ufak bir çığlık atıp gülmeye başlayarak yüzümü boynuna gömdüm. Verandaya güzel bir masa kurup enfes bir kahvaltı yapmıştık, evi toparladıktan sonra Dalyan direk pasaportları hazırlayıp bu akşam yola çıkacağımızı haber edince ailemizle akşama kadar vakit geçirmek için anlaştık, oradan özel uçağının bulunduğu yere varıp İtalya macerası başlayacaktı. Artık babam hapishanedeydi, artık bizi rahatsız edemezdi ve bunu sevdiğim adama borçluydum kurtulmuştuk sonunda o adamdan, Dalyan'ın ailesinin yanına geldiğimizde içeri girdik Hale gözlerini berelte berelte bakınca kaşlarımı çattım annesi ve babası da bize şaşkınlıkla bakıyordu.
"Oğlum siz neden geldiniz, tövbe estağfurllah" dediklerinde ne ima ettiklerini anlayınca utancımdan kıpkırmızı olup başımı eğdim, Dalyan öfkeli bir şekilde öksürünce annesi ve babası yüz ifadelerini silip gülümseyerek bize baktılar. "Neyse hoşgeldiniz hayırdır hangi rüzgar attı sizi bakalım buralara?" diye sordu, Dalyan iç çekerek kolunu omzuma atıp sıvazladı ve önündeki sudan bir yudum içip boğazını temizledi.
"Bu akşam İtalya'ya gidiyoruz, hepinizi görmek için geldik"
"Ne iyi ettiniz, canım anneni de arayalım Çınar ve Ecem de gelsinler hep beraber akşam yemeği yiyip çaylarımızı içeriz" dediğinde başımı sallamakla yetindim sadece. Annem Ecem ve Çınar geldiklerinde masaları hazırlayıp yemekleri tabağa koyarken Ecem ve Hale sıraya girip ilk gecenin nasıl bir şey olduğuna dair ağzımdan laf almaya çalıştılar utana utana cevap vermiştim Hale midesi bulanır gibi yapmıştı.
"Ööö ona be, berbat asla yapmam ben" dediğinde gülmeye başladım Ecem ise havada Eros'un oklarını yemiş şapşik gibi sırıtıp kollarını bedenine dolamıştı.
"Çınar'ım için her şeye razıyım" dediğinde üçümüz güldüğümüz sırada içeriye Dalyan girmişti hepimiz sus pus olmuştuk, kolunu belime sarınca utangaç bir şekilde onu geri itip başımla arkamdaki meraklı gözleri gösterdim oda omzunu silkip yanağımı öpünce Hale araya girdi.
"Birader ayıp olmuyor mu ulu ortada? Tamam eyvalah yeni evlisiniz ama evinize gidin orada ne yapacaksınız yapın ondan sonra gelin, bu ne ya hayattan soğudum psikolojim bozuldu" dediğinde Ecem kahkaha atıp onu kolundan tutup içeriye çekerken bende kırmızı yanaklarla Dalyan'a bakıp kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"Bu yaptığın çok ama çok ayıp"
"Karım değil misin?"
"Ama burada olmaz, bekar bir kız kardeşin var ayıp ya annen baban içeri girerse?"
"Yeni evliyiz anlayış gösterirler" deyip alt dudağını ısırıp hafifçe gülümseyip göz kırpınca kalbim teklemiş bir şekilde bakakaldım, kıkırdadı ve tam beni öpmek için ileri gittiğinde Ecem'in girmesiyle gözlerimi büyütüp onu ittim Ecem kıkırdayarak gözlerini kapatıp elindeki bardağı tuttu.
"Siz devam edin ben bir şey görmedim vallah tillah haberim yoktur bu olaydan" deyip kaçar adımla içeri girince ikimizde gülmüştük. Annemle Handan hanım uzun sohbete dalmış Hale ben ve Ecem klasik kız sohbeti ederken Çınar Feridun bey ve Dalyan da erkek muhabbetti ediyordu, çaylarımızı yudumlarken Dalyan'a mesaj gelmişti uçak araç hepsi hazırdı valizlerimiz zaten bagajdaydı yurt dışına bir korumasını daha önce gönderip araç hazırlatmış olduğu için taksi olayını yaşamayacaktık, herkesle vedalaşıp el öpmenin ardından arabaya binip uçağa doğru yol almıştık. Uçağa geldiğimizde araçtan inip uçağa yürürken Dalyan'ın koruması da valizleri hostese taşıttırıyordu ikili koltuğa oturup heyecanla onun elini tutup beklemeye başlamıştım, herşey hazır olduğunda gülümseyerek Dalyan'a baktım.
"Çok heyecanlıyım hiç gitmedim nasıl bir yer çok merak ediyorum"
"Gidince görürsün sevimli, daha çok gideceğimiz yerler var" dediğinde başımı göğsüne yaslayıp havalanmayı bekledik. İtalya'ya geldiğimizde ilk olarak otele gidip valizlerimizi yerleştirdik, bir kaç saat dinlenmenin ardından duşlarımızı almıştık ve arabaya binmiştik Mercedes - Benz aracına binip birlikte televizyondan müzik açmıştık ben bağıra bağıra şarkı söyleyip onun elini tutup sallaya sallaya halay çekerken o sadece asık suratlı bir şekilde yüzüme bakıyordu ama sonra gülmesini zor tuttuğunu fark ettiğimde kahkaha attığımda oda gülmüştü. "İlk olarak nereyi gezmek istersin?" diye sorunca dudaklarımı büzüp pencereden dışarıya baktım, o anda Pizza kulesini görünce gözlerimi büyütüp parmağımla işaret ettim.
"Orası!" dememle başını sallayıp şöföre bildirmişti. Geldiğimizde ayağımı havaya kaldırıp sanki Pizza kulesini eğmişim gibi hava katarken Dalyan kollarını göğsünde kavuşturmuş yüzüme bakıyordu.
"Güzelim ne yapıyorsun?"
"Sanki ben eğmişim gibi hava katıyorum"
"Eğmişsin gibi değilde, çamaşır ipliğine asılmış bir adet bacak gibi duruyorsun?" dediğinde dudaklarımı büzüp kollarımı iyi yana salladım ve arkamı döndüm oda kıkırdayarak yanıma gelip kollarını bedenime sardı ve yanağımı öptü. "Sadece şakaydı, hadi beraber devirirmişiz gibi yapalım" dediğinde gözlerimi büyütüp gülümseyerek arkamı döndüm.
"Bunu zorba bey mi söylüyor?"
"Aynen öyle, senin için katlanırım" dediğinde yerimde sıçrayıp ayağımı tekrar kaldırdım oda sırtını sırtıma yaslayıp kollarını göğsünde bağlayınca şöförü bizim resmimizi çekip gülümseyerek başını sallamıştı. İkinci gezi yeri olarak Kolezyum'u tercih etmiştik orada bir sürü fotoğraf çekinip Santa Maria Maggiore Bazilikası'na gidip orayı da alan talan ettikten sonra bir yemek yemek için restorana gittik, yemeğin ardından dur durak bilmeyen enerjim ve onun da sıkılmamış halinden gayet memnun bir yapısıyla gün müthiş geçiyordu, ama o kadar çok yorulmuştuk ki o heyecanla anlamıyordum tabi ama yine de Forum, Antik Roma'yı görmeden otele dönmek istememiştim, Dalyan da beni kırmamıştı kabul etmişti. Günün yorgunluğunu atmak için direk otele gidip duşa girdik bir kaç atıştırmalık bir şeyler alıp odada televizyon izlerken Dalyan'ın telefonu çaldı kaşlarımı çatarak başımı ona çevirdim.
"Burada saat farkı yok mu?"
"Türkiye sadece buraya göre bir saat ileride" dediğinde başımı sallayıp arayana baktım annesi arıyordu hemen açıp kulağına tutunca yerimde hafifçe doğruldum. "Alo...evet geldik...gezdik işte yemek yedik şimdi de otelde film açtık izliyoruz dinleniyoruz öyle...merak etme...aleyküm selam"
"Sende söyle selam"
"Onun da sana selamı var...tamam görüşürüz" deyip kapatınca iç çekerek yataktan çıktı üzerindeki takım elbiseyi çıkarmaya başlayınca dudaklarımı büzüp filmi izlemeye odaklandığımda sadece iç çamaşırıyla olduğunu fark ettim, yanaklarım tekrar kızarmış bir şekilde başımı sağa çevirirken kıkırdadı ve elimi tutup göğsüne çekti. "Senin şu bir türlü bitmek bilmeyen utangaç halini ne yapacağız sevimli?"
"Bilmem?" dediğimde başımı çevirip yüzüne baktım ıslak saçları pürüzsüz göğsü nefesimi kesmişti dudaklarımı yalayıp yutkunarak gözlerine baktığımda derin bir iç çekip sırtını yatak başlığına dayadı, elimi alnıma dayayıp kıkırdamaya başladığımda oda gülümsedi.
"Ne oldu yine aklına hangi şeytanlıklar geldi bakalım söyle?"
"Bu geldi" deyip üzerine atladım ve dudaklarımı birleştirdim, oda bekliyormuş gibi hemen karşılık vermeye başlayınca yatakta ne varsa yere fırlatıp birbirimizi deli gibi öpmeye devam etmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸
RomanceZorba bir adamla sevimli kızın ilişkisi nasıl olabilirdi? Ortaya karmaşık, ama bir o kadar da tatlı bir görünüm oluyor aslında. Diğer taraf uzlaşmayı seçerken diğer taraf burnunun dikine giderken nasıl bir aşk doğabilirdi? Biri soğuk, dışarıdan acım...