🌸 17. Bölüm 🌸

1.5K 52 1
                                    

Günler Sonra.
En sonunda çizimimin sonuncu kısmını tamamlayıp kalemi elimden bıraktığımda parmaklarım şişmişti sunumu ve çizimlerin yazıcı kağıdıyla bir kopyasını çıkarmış orijinal olanları dosya şeklinde çantaya koyup hazır olanlarını başka bir bölmeye koyup fermuarını çekmiştim, bugün büyük baya büyük gündü çünkü Dalyan denen kaba patron günlerdir bu proje için uğraşıp herkesi topa tutuyordu ama hakkını yiyemem çizim yaptığım zamanların son beş gününde izin vermişti, o süre zarfında hiçbir şey olmamıştı yine atışmalar yapıyorduk yine gözleri başka duyguyla baksa da üzerime gelmiyordu ama sabrı da kalmıyor gibiydi. Hemen sunum için hazırlanıp etek ve gömlek giyindim her ne kadar çok kızacağını bilsem de sonuçta iş için ciddi ve emin görünmem gerekiyordu hemen bir kahvaltı yaptım ve çantamı aldığım gibi dışarı çıkıp taksi çağırdım, o sırada telefonuma mesaj gelince ekrana baktım.
Çizimlerini çok merak ediyorum umarım kendine benzetmemişsindir.
Sabah sabah öfkeye tutulmam için bilerek yaptığını biliyordum amacı beni deli etmekti saçma bir arzu yüzünden yüz vermediğim için aklı sıra böyle canımı sıkmaya başlıyordu en sonunda dayanamadım mesaj attım.
Hayır ne yazık ki kendime benzetmedim, çok güzel oldular :)
Dediğimde taksi gelmişti içeri binip adresi söyledim ve yola koyuldum. Şirkete geldiğimde herkese içtenlikle gülümseyip selamımı verdim ve Dalyan'ın odasına yöneldim, kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde kimsenin olmadığını gördüm iç çekip çantayı masaya koydum ve içindeki çizimleri masaya serdim bu çizimler yüzünden ellerim katrana dönmüştü ama güzel başarmıştım zaferimle övünüp o kaba Dalyan beyin masasına serdim ama orijinal olmayanları dizmiştim orijinal olanları ise çantamda duruyordu. "Demek bitirdin? Ne çabuk" arkamdaki sesin sahibini işitmemle kan vücudumdan çekilmiş gözlerim büyümüştü, hızla arkamı dönüp yüzüne baktığımda sarı saçlarını salmış yeşil gözleriyle yılan gibi bakıyordu, korkudan ziyade daha çok öfke vardı şaşkınlığımı atıp sakinliğimi koruyarak cevap verdim.
"Görevim çünkü"
    "Senin görevin telefonlara falan bakıp Dalyan beyin ayak işleriyle ilgilenip aklını başından almak değil miydi?" güldü. "Çünkü çoğu çalışan kızların veya kadınların yaptığı iş bu senin gibi basit sıradan kızların işi budur"
"Çok merak ediyorum...o olaydan sonra nasıl yüz bulup geldin buraya? Kaç günlerdir yoktun ortalıkta Dalyan beyin sinirinin geçmesini mi bekledin? Dur tahmin edeyim senin burada olduğunu eminim ki bilmiyor öyle değil mi? Öyle olsa korkak tavuk gidip kaçıp giderdin? Sen beni öldürmeye çalıştın!"
    "Aslında teknik olarak öldürmek değil sadece biraz nefessiz kalmanı istedim" dedi gülerek, ona doğru yaklaşıp önünde durduğumda gülmeyi kesip alayla yüzüme baktı öfkeyle sert bir tokat indirdiğimde şaşkınlıkla yüzüme baktı.
    "Seni sinsi yılan, şu an emniyete gidip şikayette bulunsam seni içeri tıkarlar? Ama bunu yapmayacağım! Dalyan bey geldiğinde ona burada olduğunu söyleyeceğim!"
    "Çok korkmuştum" deyip öfkeyle yüzüme tokat atmak için açılınca kapının gürültüyle açılması bir olmuştu, gözlerim şaşkınlıkla Dalyan'a bakarken öfkeyle bir bana bir Alev'e gidip geliyordu gözleri hala havada kalan elini görünce kolunu tutup arkaya büktü ellerimle ağzımı kapatıl dehşetle geri çekildim.
    "Çok korkmuştun...alayla söylediğin bir şeydi değil mi? Ama şimdi gerçekten korkuyorsun! Ne oldu paranın kokusunu aldın, bugün büyük bir gün olduğu için kendini göstermek mi istedin?"
    "Bana tokat attı, senin o sevimli gördüğün kız bana vurdu!"
    "Az bile yapmış! Sen onu öldürmeye çalıştın, kardeşini de pis işine ortak ettin! Kendi gururun yok onu anladım, ama hasta yatan anneni de mi düşünmüyorsun?" diye gürleyip serbest bıraktı sonra kadına bir tane vurunca elimi kalbime koyup yerimde sıçrayarak ikisine baktım.
    "Tamam yeter, lütfen..." dediğimde ikisi de bana baktı, Alev öfkeyle yüzüme baktı.
    "Seni orospu..." deyip öfkeyle üzerime yürüyünce Dalyan kolunu tutarak engel oldu ve çenesini tutup sıkarak başını sertçe duvara vurdu.
    "O orospu sensin esas...o kızdan uzak duracaksın!" diye öfkeyle bağırıp onu sertçe duvara itti ve kapıyı açarak hızla dışarı çıkmıştı, şaşkınlık ve korkuyla Alev'e baktım ve kollarımı göğsümde kavuşturup ona tokat attığım için kendimi suçlu bulsam da o daha büyük bir hata yapmıştı.
    "Böyle olmayabilirdi...tamam sen beni sevmek zorunda değilsin? Ama beni denize itmen çok yanlıştı...sana tokat atmamam gerekirdi ama senin yaptığın şey, benim yaptığımdan daha çok günah" dediğimde boğazını tutup öksürerek öfkeyle hamurdanınca bende odadan çıktım.
    Kendime kahve almaya karar vermiştim Alev denen kadın onun odasından çıkıp tekrar karşı karşıya geldiğimizde elindeki boş fincanla bana öfkeyle bakıp yere attı  holdingin kapısına geçti son olarak tekrar bana baktı ve yüzünde alaycı bir gülümseme takınıp uzaklaşınca derin bir iç çekip tırabzana tutundum başımı eğip inmeye başladığımda sert ve iri bir cüsse benimle aynı hizaya geldiğini gördüm başımı kaldırdığımda Dalyan'ı heybetli bir şekilde telaşla merdivenleri çıktığını fark ettiğimde durdum yüzü yine soğuk acımasız bakıyordu aynı zaman da gergin ve öfkeli...karşı karşıya geldiğimizde buz rengi büyüleyiciyi gözlerini üzerimde gezdirip dişlerini sıktı zaten öfkeliydi az önceki olaylardan ve proje için gerginliği onu daha da öfkeli yapmıştı şimdi bir de beni böyle görünce daha fazla sertleşmiş duruşunu kayaya çevirmişti ama yine de bir şey demedi yumruklarını sıktı sadece ve sakin olmaya çalıştığı nefesini düzene sokmaya çalıştığıyla anlaşılıyordu gözlerime bakıp tek kaşını kaldırdı.
"Nereye?"
    "Kahve alacaktım, zira üzerime postaladığın çizimler yüzünden zor uyandım sabah için? Ama olsun halimden memnunum? Ayrıca o kadın gitti, para vermiş miydin?"
   "Öyle birine asla, siktirsin gitsin"
   "Bu kadar çok sinirlenme, elbet bir gün cezasını çekecek? Biz projeye odaklanalım" deyip kocaman gülümsediğimde derin ve öfkeli bir şekilde iç çekti.
"Hak etti o orospu...daha önce yapmalıydım? Neyse..." tekrar yüzüme bakıp bıkkınlıkla iç çekti. "Sen gülümsemeden duramaz mısın sevimli?"
"Peki sen hiç hayatında bir kere olsun, somurtmadan buzdolabı halinden bir kere olsun uzaklaşmayı deneyip öfkeli duramaz mısın zorba?"
"Allah'ım sabır ver olay yine gülümseme olayına geldi..." gözleri üzerimde gezindi ve tekrar öfkeyle yüzüme baktı. "Ne bu halin? Sana kısa giyilmeyecek demedim mi? Yüzünün hali ne peki? Palyaçoya benzemişsin! Bilseydim seni yanıma alacağıma sirke gönderirdim!"
"Alt tarafı bir ruj sürdüm bunda abartılacak bir şey yok ki?" diye sordum sevimlice, kaşlarını alayla havaya kaldırdı.
"Yüzündeki boya küpüyle holdinge boya parası vermeden boyarım!"
"Abartıp durma büyük patron zorba bey? Alt tarafı ruj sürdüm, o kadar? Gergin olmana da gerek yok ayrıca, güzel olacak her şey"
"Şu izin olayına geri dönelim, beş gün izin vermiştim ne yorulmasından bahsediyorsun?"
"Beş günümü senin saçma mesajların ve baskı yapman yüzünden geçti ama çok şükür hepsini sağ sağlim tamamladım" dediğimde tekrar ve sıkılmadan YİNE ÖFKEYLE dişlerini sıktı.
"Saçma mesajlarım öyle mi?" dediğinde alt dudağımı ısırıp çocuk gibi ürkek bakmıştım, iç çekti ve kendi kendine sakin olmalıyım dedi ve bileğimi tutup yukarı çekiştirince kaşlarımı çatıp elini itmeye çalıştım. "Sen ne yapıyorsun?"
"Beraber çizimlere göz atmak istiyorum"
    "Bunu sen kendin de..."
    "Ben seninle bakmak istiyorum!" diye sesini yükseltip lafımı kesip itiraz kabul etmeyen ses tonuyla konuşunca ya sabır dedim, elimi çekip kurtardım ve arkasından ilerledim kalbim boğazımda gümbür gümbür atarken heyecandan düşüp bayılmamak için kendimi zor tutuyordum, içeri girdiğimizde gördüklerimle şok olmuş öfkeden deliye dönmüştüm, çünkü çizimlerimin üzerine kahve dökülmüş ve kağıtlar paramparça olmuştu! Şaşkınlıkla ve kalbimde hissettiğim o acıyla bir elimi ağzıma bir elimi kalbime götürdüm gözlerim öfke ve hüzünle dolmuş ne açıklama yapacağım diye düşünürken Dalyan ellerini cebine koymuş öfkeyle dişlerini sıkarak bana doğru dönmüştü. "Bu nedir? Sence biz oyun mu oynuyoruz burada Ela? Adamlar birazdan gelmek üzereler ve gördüğüm şu manzaraya bak! Tamam anlıyorum sana olan ilgimden dolayı pek haz etmiyorsun ama beni böyle mahçup etmen ileri gitmek değil mi?" diye tehlikeli bir ses tonuyla konuşunca korkuyla geriye doğru gittiğimde oda üzerime geliyordu.
"Yemin ederim ben..."
"Adamlara ne cevap vereceğim? Benim özel sekreterim bir sakarlık yaptı benden nefret ettiği için hıncını beni böyle yaralamak için çıkardı falan mı diyeceğim?"
"Ben gerçekten...."
    "Ne Ela?" diye sessiz ama tekrar tehlikeli bir şekilde sorup beni hafifçe itince sırtım kapıya çarpmanın yüzünden sersemledim ama sonra yaptığından pişman olur gibi kaşlarını çatıp dişlerini sıktı bende hıçkırıklarımı daha fazla tutamayıp serbest bıraktığımda öfkeli gözleri yine aynı kıvılcımla canlanmıştı kolumu tuttu ve gözlerime baktı sakin olmaya çalışıyordu. "Bu muydu yani?"
"B-ben yapmadım..."
"Öyle mi? İkinci kahveyi eminim zaferin için almaya gidiyordun"
"Lütfen artık bana kötü davranmayı bırakıp dinler misin? Yine zorba olma tarafını bastırmayı bırakıp bir kere dinle!" diye bağırarak konuştum, hıçkırıklarım odayı doldururken gözleri yüzümü inceledi kolumu tutan elini tutup ittim ve yanaklarımı silip burnumu çektim. "Evet o olayları beni evine atmanı zorla tutmanı unutmadım ayrıca öptüğünü...onun hıncını taşıyorum ama inan amacım seni böyle rencide etmek değildi! Ben özene bözene bana verdiğin bu görevi yerine getirmek için saatlerce uğraştım ama inan kağıtların üzerine ben kahve dökmedim? Sence kendi emeğimi heba edecek kadar aptal biri miyim?"
"O zaman kim yaptı?" diye sordu kaşlarını çatarak, aklıma biri tabi gelmişti o kadın üste çıkmak için her yolu denerdi ve yapmıştı da! Son kozunu oynayıp alayla gülümsemişti o çıkış kapısında şimdi jeton düşmüştü? Ama anda aklıma orijinal çizimleri masaya koymadığımı hatırlayınca hemen gülümsedim zeki ben, iyi ki tembihli davranmıştım! Gülmeye başlayarak Dalyan'a sıkıca sarılınca oda şaşkına girip kolları iki yanı açık şekilde durdu sonra hafifçe beni geri çekip öfkeyle dişlerini sıktı. "Korku filmlerdeki lanetli çocuk gibi gülmeye kes hemen, komik bir durum yok burada!"
"Hayır canım, zeki biri olduğum için her zaman ikinci plan yapmama bayılıyorum"
"Canım mı?" diye sordu kaşları çatılı hafifçe gözleri büyüyerek, gülerek ona tekrar sarıldım ve geri çekildim. "Sen gerçekten iyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım, o sırada kimin yaptığını tahmin etmiş gibi kaşlarını çatıp öfkeyle dişlerini sıktı ve bana baktı boğa gibi öfkeliydi.
"Alev değil mi? Son kozunu oynatıp siktirip gitti sanırım?" diye sorunca cevap vermedim çocuk gibi dudaklarımı büzüp yanaklarımı sildiğimde dişlerini sıktı. "O aptal kadının her şeyi yapabileceğini biliyordum ama bu kadar da aşağı düşmesi çok leşçe! İstedikleri olmadı diye aklı sıra benim canımı yakmaya çalıştı sana zarar verdi şimdi de projeye böyle yaptı...sonra defoldu!"
"İstediğini alamadı derken?"
"Bana ilgisi vardı yüz vermedim bende derdi ondandı o yüzden sana öyle davrandı, hem benim canımı hemde seni yakmak istedi" dediğinde yanaklarım ister istemez ısınmıştı kıskançlık yüreğimi kaplamış yumruklarımı sıkmama neden olmuştu sonra kendime kızdım neden kıskanıyordum ben? Aptal.
"Onun sırası bitmedi daha, bu olayından hesabını verecek elbette ama önce şu çizim ne olacak Allah kahretsin!" diye bağırınca yanağını sıkıp gülümsedim, oda tekrar hafif bir şokla yüzüme bakınca gülümsemem yüzüme iyice yayıldı.
"Ben sana dedim ikinci plan yaptım diye?" yanından hızla çekildim ve çantanın içindeki orijinal kağıtları masaya bıraktım Allah'tan bunları çantaya koyup orijinallerini saklamıştım kağıtları çantayla beraber çekmecenin içine koymuştum yoksa bunlarda giderdi. "İşte bunlar orijinal çizimler, birşey olur diye yedeğini fotokopiyle çıkarttım ve masaya koydum o saman suratlı, çarpık bacaklı sürtük sahte kağıtların üzerine döktü ve yırttı orijinallerinden haberi yoktu aptalın?" dediğimde hemen yanıma gelip kağıtları eline aldı şaşkınlık ve hiç görmediğim kadar ışıltılı mutluluk saçan renkli gözlerini görünce bakışlarımı kaçırdım.
"Ela sen gerçekten harikasın" dediğinde başımı sallayıp yanından geçmek için ileri gittim ama hemen kolumu tuttu ve kendisine çevirdi. "Tamam evet açıklama yapmana fırsat vermeyip sana biraz yüklendim"
"Sorun değil" deyip kolumu çektim ve zoraki gülümsemeyle yanından geçtim tekrar seslendi.
"Gerçekten...belki inanmayacaksın ama ilk defa birinden özür dilerim dileceğim Ela? Hatta ikinci özürü yine sana borçluyum" arkamı dönüp ona baktığımda gözlerinde gerçekten pişmanlık vardı o kadına gününü gösterdiğimde içim anca soğuyacağı için rahattım ama bana olan şu anki pişman bakışları beni başka bir duyguya sevk etmişti dibime gelip tam gözlerimin içine baktı. "Ben gerçekten hiç özür dilemedim...ama sende susuyorsun birşey demiyorsun? Bundan sonra ne olursa olsun bana herşeyi söyle saklama"
"Olur...bu arada önemli değil" deyip kocaman gülümsediğimde başını iki yana salladı.
"Gerçekten biz seninle edüyle büdü gibi olduk" dediğinde kahkaha attığımda oda çok hafif çaprazca gülümsemişti, varla yok arası bir şeydi ama buda bir şeydi.
"Nedenmiş?" diye sordum gülümseyerek, oda kaşlarını çatıp iç çekti.
"Ben zorbayım, sense sevimli...bugün o kadar sinirli olmama rağmen sen sevimli bir şekilde idare ettin...bazen çok asi oluyorsun beni deli ediyorsun ama o halin bile hoşuma gidiyor" dediğinde yanaklarım kırmızı olmaya başladı ve çocuk gibi gülümseyip kaçamak bakış atarak hafifçe el sallayıp yanından gittim. Toplantı sırasında çizimlerimi anlatırken onurlu ve gururla bahşediyor ve her anlattığında gözlerime gururla bakıyordu ama o gözlerde başka şeyler de vardı bunu hissettiriyordu bende bakışlarımı kaçırıyordum saçma bir arzu en fazla hangi duyguya kadar sürebilirdi ki? Ne olabilir ki en fazla yani? Aşık mıydı? Yine o zorba ve sert yüzüyle toplantıyı bitirdikten sonra patronun kendisi bu akşam hem kutlama ve hemde yeni proje üzerine iş konuşması için yemeğe davet etmişti beni tanıdıkları için ve yaptığım sunumla çizimler için bol bol tebrikleri almış beni de yemeğe davet etmişlerdi. Genç bir iş adamı Dalyan'la ayak üstü sohbet ederken bende çizdiğim çizelgeleri siyah deri çantaya geri koydum aldığımız ihalenin üzerine ve hava şartları uygun olduğu için açık havuz alanında parti yapmayı konuşmuştuk, Dalyan dışarı çıkınca bende peşinden gidecekken Ezel beyin bana seslendiğini duymamla başımı çevirip gülümsemeyle yüzüne baktım.
"Çizimin güzelmiş"
     "Teşekkür ederim"
     "Aslında senin gibi tecrübeli bir çizimciye ihtiyacım olabilir? Biliyorsun Dalyan'la ortağız bu ihalede benim de bir kaç tane aklıma yer edinen projeler var onların çizimlerini yapmanı çok isterim"
"Tabi neden olmasın"
"Üzgünüm ama o sadece benimle olan şeyleri yapabilir Ezel" diye araya Dalyan girince şaşkınlıkla gözlerim büyüdü Ezel kaşlarını çatarak ona bakınca bende arkamı dönüp Dalyan'a baktım gözleri bir anlığına bana baktıktan sonra bakışlarını tekrar ona çevirdi. "O benim, ve bu yüzden onu kendi işlerinde kullanamazsın"
"Sadece o senin değil Dalyan, ortağız unuttun mu? Sana çalışıyorsa çalışsın benim için sorun yok ben sadece..."
"Bu beni ilgilendirmez o benim özel sekreterim, ben ne dersem onu yapar!" deyip bakışlarını bana çevirdi. "Gel benimle" deyip bir adım gidince tekrar bana baktı gelmem için, Ezel beye mahçup bir gülümseme yollayıp veda ettikten sonra öfkeyle Dalyan'a bakıp kendisini takip ettim, sessizliği hayra elemat değildi odasına gidene kadar hiç konuşmamıştı odasına girip kapıyı arkasından kapattıktan sonra ellerini cebine koyup öfkeyle parlayan gözleriyle bana baktı. "Bir daha sakın ama sakın...o adamla konuştuğunu görmeyeyim"
"Nedenmiş?"
"İstemiyorum"
"Sen istemiyorsun diye senin dediğini yapacak değilim, bu benim sorunum değil"
"Sana onunla bir daha konuşmayacaksın dedim konu kapandı!" diye elini kaldırıp eyvallah der gibi hareket yapınca öfkeyle yanımdan geçti, dişlerimi sıkıp iç çektim ve ellerimi belime koyup kendisine yaklaştım ceketini çıkarıp koltuğa astığında dilimi tutamadım.
"Peki ne hakla? Neye dayanarak beni ondan uzak tutmaya çalışıyorsun? Sen sadece patronumsun başka birşey değil ama nedense varmış gibi davranıp engeller koymana katlanamıyorum"
"Hala göremiyorsun değil mi?"
"Neyi?" diye sordum bıkkınlıkla aslında biliyordum ama saçma arzusu yüzünden inanmıyordum gözlerini üzerime çevirdi nedense birşey söylemek istiyor ama geri çekiliyor gibiydi dibime yaklaşıp bana gelince korkmaya başlayarak bir adım geri gittim dişlerini sıkıp kollarımı tutarak duvara yaslayınca ufak bir çığlık çıktı ağzımdan, gözlerim korkuyla büyüyüp derin derin nefesler almaya başladığımda kaşlarını çatıp gözlerini kapattı.
"İlla dillendirmem gerekiyorsa, söylerim. Seni arzuluyorum, her saniye aklımdasın hiç çıkmıyorsun ama inan bana bu sadece arzu değil, seni istiyorum daha kaç kere demem lazım?" dedi ve gözlerini açıp kaşlarını çatarak elini çeneme koydu ve koyulaşan gözleriyle  dudaklarımdan gözlerime çevirince kalbim hızla yerinde çarpmaya başladı. "Şimdi anladın mı? Yoksa hala inat edip görmezden mi geleceksin?" diye sorduğunda gitmek için bakışlarımı sağ tarafa çevirip hareket etmemle elini duvara dayadı, göğsümde onun sımsıcak kolunu hissederken tedirgin bir şekilde gözlerimi ona çevirdim.
"Bırak beni"
"İnanmıyor musun söylediklerime? Hala ve hala inat mı ediyorsun?"
"Ben inat da etmiyorum inanmıyorum da" deyip elini itmeye çalıştım ama kolumu tutup sertçe çekmesiyle dengemi kaybedip onu itmek zorunda kaldığıma bacağını masanın yanına vurup sendeleyerek sırt üstü yere uzandığı sırada beni de kendisine çekip üzerine boylu boyunca yatmamla hemen kollarıyla belimi kavradı, utangaç bir şekilde yerimde doğrulmaya çalıştığım sırada gözleriyle beni süzüyordu kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzdüm. "Bilerek yaptın değil mi? Beni üzerine bilerek çektin"
"Bilerek sendeledim bir de?" deyip kolunu başının arkasına dayayıp beni izlemeye devam edince kaşlarımı çatıp yanaklarım ısınmış bir şekilde üzerinden kalkmaya çalıştım ama elini sırtıma koyup sertçe çekmesiyle dudaklarım dudaklarına değmişti gözlerim büyürken oda parlak gözlerle yüzüme bakıyordu elini enseme koyup çektiğinde inleyerek geri gitmeye çalıştım ama bu sefer başını uzatıp öptüğünde gözlerimi kapatıp yüzümü buruşturdum, utangaçlığım yüzünden gözlerine bakmamak için yaptığım bu mallığı o yine fırsat bilip tekrar öpünce gözlerimi açıp elimi kaldırdım ama hemen bileğimi tutup hızlı bir şekilde beni sırt üstü yatırıp kendisini de üzerime yerleştirerek titremiştim, panikle ve heyecanla hızla kalkıp inen göğsüme çevirdi önce bakışlarını, yutkundu ve sonra gözlerini bana dikip hala elimi tuttuğu koluma baktı sonra, ellerini iki yanıma koyup biraz yaklaşınca sağ sola gitmeye çalıştım ama her defasında koluna çarpıp duruyordum en sonunda iç çekti. "Yerinde dur"
   "Bırak beni"
   "Bırakmıyorum, istediğin kadar çırpın" dediğinde yerimde doğrulmaya çalıştığımda başım omzuna gitti derin bir iç çekip hızlı hızlı inen göğsümle beraber heyecan ve utangaçlık daha çok vücudumu ele geçirdi ama başımı döndüren şeyin ne olduğunu burnuma çektiğim o enfes erkeksi kokusu olunca gözlerimi kırpıştırıp hızlı hızlı nefesler vererek tekrar yere uzandım, elimi boğazıma götürüp kuruyan dudaklarımı yaladığımda dişlerini sıktı. "Şunu yapma, bilerek yapıyorsun değil mi? Beni deli etmek için"
   "N-neyi?"
   "Dudaklarını yalamayı bırak"
   "Sende beni bırak"
   "A bilere yapıyorsun yani?"
   "Hayır ama, beni bırakmıyorsun? Sen yapma deyince bende konuyu..." hızla dudaklarını dudaklarımla birleştirmesiyle bir şok yaşadım, kaşlarımı çatıp inleyerek omuzlarını tutup ittim ama fayda etmemişti kenara kaymak için hamle yaptığımda kollarını iki yanıma uzatıp geri çekildi ve parlak gözlerle yüzüme bakıp göz kırptı. "Sen her böyle konuşmanda öpeceğim"
   "Her konuşmamda derken?"
   "Her karşı çıkışında" dediğinde derin bir nefes alıp titrekçe verdiğimde iç çekti bunu fırsat bilip ittiğim sırada sırt üstü uzandı bende hemen kalkmak için hamle yaptım ama kolumu tutup üzerine çekince ağzımdan bir inilti çıkmış burnu burnuma değmişti.
   "Bırak hemen beni, çok uzattın artık"
   "İstediğim kadar uzatır yada kısaltırım"
   "Egon zedelenecek bunun için kusura bakma ama, her istediğin olamaz hele ki benimle olan şeylerse asla olmaz!" söylediklerimi duymamış gibi tek kaşını kaldırıp dudağını alayla büktü elini sırtımdan çekip kaşlarını çatarak saçlarıma doğru uzandı yana doğru taradığı sırada yüzüne sürtülüyordu. "Laftan anlamaya niyetin yok o yüzden gitsem iyi olacak"
   "Evet laftan anlamıyorum, konu sen olunca hiç anlamıyorum"
   "Belli zaten gösterdin az önce" deyip dirseğimi göğsüne yasladım ve elimi yanağıma koydum oda kolunu başının altına koyup tekrar derin bir iç çekti.
   "Ne zaman sevgili moduna gireceğiz?  Bir sor bakalım kalbine"
   "Ne zaman istemiyorum lafını anlatacağız sana? Bir sor bakalım millete" dediğimde kaşlarını çatıp dudaklarını büktü ve omzunu silkip tekrar yüzüme baktı. 
   "Hım...üzgünüm o toz pembecik hayallerini bölüyorum ama...sen benimsin kızım" deyip göz kırpınca heyecanla elimi göğsüne koyup hızla yerimde doğruldum, oda iç çekerek yerinden kalkıp ellerini cebine koydu ve yüzüme bakmaya devam edince titrekçe ve ürkekçe nefesimi tutup geri verdim. "İnanman için ne yapmam gerekiyor, söyle! Beni istemen için ne yapmalıyım?"deyip tekrar beni kendisine çekti elini başıma koydu ve dudaklarını alnımdan şah damarıma doğru kaydırınca kalbimi boğazımın tam ortasında hissettim midemde ve sırtımda garip titremeler olunca elimi göğsüne koyup itmeye çalıştım ama hemen elimi tutup tam kalbinin üzerinde sabit tuttu. "Ela beni istemen çok mu zor gerçekten? Neden beni istemiyorsun?"
"Bırak beni, ne yaptığını bilmiyorsun"
"Emin ol kimi istediğimi, kimi arzuladığımı gayet iyi biliyorum...o ilk gördüğüm günden beri ne istediğimi, gayet iyi biliyorum"
"O halde şöyle düzeltiyim, senin yatağını süsleyen kızlar gibi değilim senin gönül eğlendirmek için kendisini kullandıran bir kızda değilim o yüzden rahat bırak beni bunu sana günlerdir de söylüyorum"
"Ya bırakmazsam?" dediklerimi duymamış gibi başka sorular sorması beni daha çok sinir etse de sakin olmaya çalıştım.
"İşi bırakırım"
"Yine yoluna çıkarım"
"Yolumu değiştiririm bende?"
"Hayatıma sokarım"
"Hayatını altüst ederim"
"Senden geliyorsa eğer...olur" dediğinde yanaklarım kızarmış bir şekilde bakışlarımı kaçırdım hızla geri çekildim ve kapıya koştum son söylediği sözler vücudumu kast katı haline getirmiş bitkisel hayata girmiş gibi hissetmiştim boğazımda oluşan sert yumruk ve kalbimin göğüs kafesimden çıkmak için deli gibi çarparken o sözler üzerine yığılacak gibi hissetmiş güçlükle ayakta durabilmiştim. "Sen sanıyorsun ki seni yatak için istiyorum? Ama öyle değil bunu sana isbat edeceğim, şimdilik gidebilirsin, ama özgür olamayacağın günler çok yakın...benimle geçireceğin günler çok yakın! Bana zorba diyorsun ya hani, sen daha benim tamamen zorba olduğumu görmedin? Bakalım o zaman da böyle kaçabilecek ve kafa tutabilecek misin Ela hanım? Esas gerçek zorbalığımı gördüğünde eski halime şükür edeceksin!"

🌸 Bir Zorba Bir Sevimli 🌸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin