The Secret of the Kingdom
-0*'dan bir ay sonra-
□"...yeri ve göğü birlikte tutan yüce Tanrı, genç prensimizi umalım ki cennetinde saklasın."
□"Amen" sesleri yükseldi papazın son sözlerinin ardından.
□Krallığa kara bulutlar hakimdi. Istırap herkesi esiri yapmıştı, haftalardır kahkaha sesleri uğramaz olmuştu koca krallığa.
□Papaz siyah kürsüden inmeden önce en önde oturan kral ve ailesine saygıyla eğildi.
□Papaz kiliseden ayrıldığında diğer herkes de siyah duvarların kasvetli havasından kurtulmak için çıktı akın akın kiliseden.
□Halkın tamamı da üzgündü. Hansol sık sık halkın arasında dolaşırdı, bir prens ya da kral gibi de değil. Normal bir insan gibi. Onlarla sohbet ederdi, yoksul bulursa ona akçe akçe altın verirdi. Suç işleyenleri zindana attırırdı.
□Halkın kalbini yıllar önce kazanmıştı.
□En öndeki tahta sandalyeler hariç tüm sandalyeler boşalmıştı.
□En önde kral ve kraliçe, kraliçenin solunda Jihoon, Seungcheol. Kralın sağında sırayla Mingyu, Chan, Seungkwan, Jeonghan, Jun ve Minghao.
□Jihoon ve Seungcheol ayaklandı.
□Kimse onlardan tarafa bakmadı.
□İki kardeş kiliseyi terkettikten dakikalar sonra kendilerine gelebildiler.
□Chan kan çanağı gözlerini kapattı, ağlamaktan kızaran burnunu çekti yorgunlukla. Kan rengi dudaklarını araladı umutsuzlukla.
□"Kürsünün arkasından fırlayıp beni güzelce benzetmesine ihtiyacım var."
□Ardından Mingyu konuştu titrek sesiyle. Ses telleri bile birbirine küsmüştü, Hansol'un olmadığı bir dünyayla iletişim kurmak istemiyorlardı.
□"Bir asır kendime gelemeyecek gibiyim."
□Mingyu'dan sonraki dört dakika hepsinin kafalarını eğip gözyaşlarını yenilemesine sebep oldu.
□Sadece kendilerine ağlamıyorlardı.
□Yaşanamayacak olan senelere, asla var olamayacak çocuk seslerine ağlıyorlardı.
□Hansol bahtı açık çocuktu, baht kara halatla bağlanana kadar.
□Dört dakikanın sonunda kendine uygun olmayan bir şekilde-o konuşmadan duramazdı- saatlerdir konuşmayan Seungkwan araladı ısırmaktan kan torbasına çevridiği dudaklarını.
□"Burada en son Hansol'la bulunmuştum. Şifacı Weng dede öldüğünde. Şifacı Weng dede 80 sene yaşamıştı, ve Hansol'la pek konuşmamışlardı. Ama o zaman bile günlerce üzüldü, dua etti Hansol.."
□Seungkwan'ı Jeonghan tamamladı hemen yanından.
□"..Şimdi kendisi ağladığı, tanımadığı ihtiyarın neredeydi 7'de 1'i kadar yaşamışken, bitti hayatı. Burada olsaydı eğer, kendine senelerce ağlardı. O bunu haketmedi."
□"Haketmedi" diyerek tekrarladılar. Dakikalar birbirini kovalamaya yeniden başlarken kral konuştu.
□"Biz, gidiyoruz. Kendinize iyi bakın çocuklar." Dedi Kral Chwe karısını belinden destekleyerek kiliseden çıkarmadan önce.
□Kral ve kraliçe de ayrıldığında kilisenin siyah duvarları üstlerine gelir gibi oldu. Havadaki oksijen çekilmiş, yerine hüzün bastırmıştı. Her biri hüznü soluyorlardı ciğerlerinde haftalardır.
□"Kim ona kıyabilir? Anlaşamadığı, sevmediği bir kişi bile yok." Dedi Jeonghan, ardında gözyaşlarını sildi etini yemekten yara bere içinde kalan parmaklarıyla.
□"Aklımdan birileri geçiyor. Lâkin düşünmek bile Hansol'u kahrederdi."
□"Kim?" Dedi Jeonghan Mingyu'ya dönerek. Lâkin Mingyu ona değil kürsüye bakıyordu.
□"Abileri. Hansol'su hep kıskand-"
□"Hayır!" Diyerek ayağa kalktı hışımla Chan. "Abim duysa ne düşünür hyung! Kes şunu!"
□Mingyu çatık kaşlarının, ıslak kirpiklerinin altından izledi Chan'i. O da kalktı ayağa hışımla.
□"Peki ya kim o zaman! Onlar yapmadı da biz mi yaptık! Tanrı şahit Hansol'u ölümüne kıskandılar!"
□"Mingyu, ne dediğini işitiyor musun? Onlar Hansol'un abileri-"
□"Ne zaman abilik yaptılar ki?" Dedi Mingyu bu sefer Jeonghan'a dönerken. "Doğum günlerini bile kutlamazlardı."
□"Yine de.." dedi Chan Mingyu'ya yaklaşıp parmağını göğsüne koyarak. "Onlar abime senden daha yakın."
□Mingyu ne yapacağını bilemedi. Bu velet ne dediğini duyuyor muydu?
□Sinirle soludu Mingyu.
□"Benden daha yakınlar öyle mi? BEN ONUN EN YAKINIYDIM, ABİLERİ ONU GÖRMEZDEN GELDİĞİNDE BENİMLE AĞLADI O!"
□Chan tehditkâr bir havayla baktı Mingyu'ya. Saniyeler sonra neler olduğunu farkedip gözlerini kapatıp açtı.
□Az önce neler demişti öyle..
□"Yaptıklarınız yalnızca Hansol'un mezardaki huzurunu bozar. Kendinize gelin."
□Jun'un sesi kilisede yankı yapıp da kısılarak son buluncaya kadar Chan ve Mingyu'nun bedenleri birleşmişlerdi.
□Sarıldılar birbirlerine, affettiler birbirlerini.
□Şimdi sıra Hansol'a kendilerini affettirmekteydi.
□Onun acımasız katilini bulmalılardı, daha dallanmadan kesilen ömrün katili bulunmadan, kendilerini bir asır kasvetten kurtaramazlardı.
$$$$$$$$$$$$$$$
0*: Hansol'un ölümü.
Haftaiçine bırakmak istemiyorum, bu yüzden yazmaya çalışıyorum. Ama olur da kalırsa -_- saçmalayabilirim.
Sorular;
Hatta soru falan boşverelim
Tüm düşüncelerinizi istiyorum.
Kalemim hakkında, hikaye hakkında ya da herhangi bir şey. Ne isterseniz.
Say the name! SEVENTEEN