23: Min-Kyi

2.5K 166 44
                                    

     ~Rose~

   Herkes dağılırken ben de sınıfa çıkıyordum. Jungkook'un bakışları ve Jimin'in 'öfke' dolu bakışları aklıma geldi.

   Sınıfa çıktığımda herkes bana bakıyordu. Tam sırama geçecek iken Seulgi yanıma geldi.

  "Sürtük olduğunu birkez daha kanıtladın. Aferin." dedi ve sırıtışını ortaya koydu. Tam ben birşey diyecek iken kollarını göğsünde birleştirip konuşmaya devam etti.

  "Gerçi, asansörde Jimin ile kalışın ve çıkar çıkmaz Jungkook'un kollarına atlamanda ayrı bir fantazi. Düşündüm de, işini en iyi yapan sensin. Ama sana şunu söyleyeyim, Jimin'den uzak dur! Aksi takdirde kendine zarar verirsin!" dedi ve çekip gitti.

   Kahretsin, bu kadar mı şanssızım?

  Seulgi'yi takmayarak, daha doğrusu takmamaya çalışarak sırama geçtim. Hep terk oturmaya alışkın olduğum için, ya da şunu da şöyle düzelteyim, hep tek oturmak 'zorunda' kaldığım için hiç sıra arkadaşım olmamıştı. Tabi eski okulumu saymazsak.

  "Selam," dedi yanıma oturan erkek bir çocuk. Daha önce hiç bu okulda görmedim onu.

  "Selam," dedim kim olduğunu sorar bir ifadeyle.

  "Ah, benim ismim Min-Kyi. Bu okulda yeniyim." dedi elini uzatarak. Ben önce eline, sonra da yüzüne bakarak cevap verdim.

  "Bende Chaeyoung." dedim. Gerçekten de adının manasını taşıyordu. İsmi gibi kurnaz birine benziyordu.

   Elini tutmadığımı fark edince, elini gerici çekti ve o sırada Soo-Min hoca geldi.

  "Merhaba gençler. Müzik odasına gideceğiz yine. Ama önce yeni arkadaşımızı tanıyalım." dedi, yüzünden hiçbir zaman eksilmeyen tecessümü ile.

  "Ben Min-Kyi. Okula gelme sebebim diğer okuldan atılmam. Bu kadar." dedi, ayağı kalkma zahmetinde bile bulunmayarak. Ben ve bütün sınıf ona şaşkınlıkla bakarken, o geyet sakin ve normal bir tavırla etrafa bakıyordu. Sanırım ilk kendini toplayan benim ki hemen sıramdan çıkıp Soo-Min hocaya doğru gittim. Bütün sınıf çıktı. Ben de çıkıyordum ki gereksiz Min-Kyi seslendi.

  "Hey, Chakoyung!" dedi, pardon ama benim adım bu değil.

  "Chaeyoung." dedim, düzelterek.

  "Her neyse, sana sormak istediğim birşey var." dedi, bu aptalın bana soracağı ne olabilir ki?

  "Ne?" dedim, gayet sade bir cevapla.

  "Sevgilin var mı?" dedi. İşte bu soru karşısında hem şaşırmış, hem kararsız kalmıştım.

  "Bu seni ilgilendirmez." demekle yetindim ve sınıftan çıktım. Ama aklıma bir soru takılmıştı bile.

  'Jimin ve ben neyiz? Daha doğrusu beni yine kandırıyor mudur acaba? Yok ya, neden böyle birşey yapsın ki? Yapar mı?'

   Ben bunları düşünürken müzik odasına gelmiştim ve aklıma Seulgi'nin dedikleri takıldı. Jungkook ne alakaydı ve sanki ben bilerek asansörü bozmuşum gibi davrandı. Saçmalık.

   Müzik odasına geldim ve Soo-Min Hoca'nın bakışlarını üzerimde hissettim.

  "Chaeyoung, sana ve sınıfa güzel bir haberim var." dedi, önce bana, sonra bütün sınıfa dönerek.

  "Bildiğiniz gibi, bazı talihsizliklerden dolayı Chaeyoung, müzik okuluna gidemedi. Ama ben diyorum ki, sınıftan enstrüman çıkabilecek kişileri toplayıp, grup kurmak." dedi. Aslında fena fikir değildi. Herkes fasıldaşırken içeriye o manyak girdi.

  "Ben çalabilirim." dedi, pişkin pişkin. Bir anda ona döndüm ve bana göz kırpması ile ben ne yapacağımı şaşırdım.

  "Ya, neyi çalabiliyorsin bakalım?" dedi, Soo-Min hoca merakla. Pişkin bakışlarını benden çekip hocaya döndü.

  "Ne istersiniz?" dedi, bu kendini ne sanıyor?

  "En iyi çalabildiğin hangisi?" dedi hoca. O, birşey demeden piyanonun başına oturdu. Kahretsin.

  "Sanırım bu sınıfta bir piyanist daha varmış." dedi Soo-Min Hoca.

  "Bekleyin ve görün." dedi ve çalmaya başladı. Ah, kahretsin. Buna çalmak değil, katliam işlemek denir. Herkes kulaklarını kapatmış değişik yüz ifadeleri sergiliyordu. O ise, sanki çok güzel çalıyormuş gibi gözlerini kapatmıştı ve kendini ritme(!) bırakmıştı.

  "Tamam, başka çalabildiğin bir müzik aleti varmı?" dedi hoca.

  "Tabi." dedi ve kemanı eline aldı. Sınıf, belki bunu güzel çalar umuduyla beklerken gıy gıy sesler gelmeye başladıgında herkes kulaklarını kapattı. Sonra kemanı bırakıp flütü aldı. Herkes kulaklarını kapatmış, pusuda beklerken, duyulan sesle herkes kulaklarını açtı. Demek ki tek çalabildiği alet buymuş.

  "Anlaşıldı. Başka flüt çalabilen arkadaşımı, varmı?" dedi Soo-Min hoca. Hiç kimse el kaldıramayınca ne yazık ki gruba Min-Kyi'de dahil oldu.

 

EZİYET | RosMin [Düzenleniyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin