~Rose~
Sabah güneşin ışıltısı ile uyandım. Odam, fazlasıyla aydınlıktı. Aşağıdan ses gelmesi ile endişem arttı ve elime şemsiyemi aldım ve pijamalarım ile aşağı indim. Yavaş adımlar ile merdivenden inerken annemin sofrayı hazırladığını gördüm ve şemsiyeyi oan ki heyecanla fırlattım ve aşağı çığlık atarak indim.
"Ommam." dedim boynuna atlayarak. Annem de bana mutlu ve o her zaman ki huzur dolu bakışlarını sundu.
"Yavaş kızım, düşeceğiz." dedi, aynı zamanda bana karşılık veriyordu.
"Babam nerede? Neden geç kaldınız? Teyzemler nasıldı? Nasıl geçti günleriniz?" dedim. Hepsini tek nefeste söylemiştim ve annemin peşinden yürüyordum.
"Dur kızım. Git kıyafetlerini felan değiştir. Babanlar da gelir şimdi." dedi.
"Babanlar derken?" dedim, gözlerim fal taşı gibi açılırken.
"Kuzenlerin de geldi." dedi. Benim bu sefer gözlerim daha da çok büyüdü.
"Ne? JenJen ve Lisa mı geldi?" dedim. Annem başıyla onayladı ve o sırada kapı çaldı. Ben kapıya koştum.
"Baba," dedim ve babamın boynuna atladım.
"Dur kızım, yavaş." dedi ve ben geri çekildim. Sonra da kızlara döndüm ve konuşmaya başladım.
"Kuzişleeer." dedim ve üçlü sarılma tekniğimizi yaptık.
"Rose, çok güzel olmuşsun." dedi Jennie.
"Sizde. Görüşmeyeli bayağı oldu." dedim. Doğru, çünkü en son on altı yaşımızda görüşmüştük.
"Hadi, yemeğe geçin. Ben de şunlardan kurtulayım." dedim ve ellerim ile pijamalarımı salladım. Sonra da yukarı fırladım.
Gri kazak, siyah pantolon giyindim ve saçlarımı da yukardan topladım. Sonra da aşağı koştum ve masaya oturdum.
"Ee, kızlar. Nerede okuyacaksınız?" dedim.
"Senin okulunda." dedi. İyi de orası çok pahalı.
"Orası çok pahalı." dedim. Lisa tebessüm etti.
"Biz onu hallettik. Sen onu bunu boşver de çabuk ye. Sonra okula yetişeceğiz." dedi. Haklıydı. Bu gün hafta sonuna birgün var ve ben geç kalmak üzereyim.
''''''''
Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya bindik ve okula gelmek üzereyiz. Kızlar da çok tatlı olmuşlardı. Tabi Lisa yine süslü. Değişmeyen tek yönü o.
"Ee, anlatın bakalım. Nasıl buraya gelebildiniz?" dedim.
"Kuzenimiz ile okuyalım dedik." dedi Lisa.
"Dalga geçme be!" dedim ve koltuğa yayıldım.
"Okula geldik. Sonra konuşalım." dedi Jennie ve arabadan indik.
Arabadan inip okula girince herkes bize bakıyordu. Jennie kulağıma eğildi ve,
"Sanırım çok popülersin." dedi. Aman ne demezsin.
"Bence konu sizsiniz." dedim ve gülümsedim. O sırada yanımıza Jungkook geldi.
"Selam Rose. Tanıştırmayacak mısın?" dedi.
"Ah, selam. Bunlar benim kuzenlerim. Lisa," dedim ve Lisa'yı gösterdim. Sonra da Jennie'ye dönüp,
"Jennie." dedim. Lisa'nın gözü Jungkook'a takılı kalmıştı bile.
"Her neyse. Biz şimdi gidelim." dedim ve yukarı çıktık. Müdürün odasına girdik ve işlemleri halledip çıktık. Aynı sınıftaydık."Oh, nihayet." dedi Jennie ve sınıfa geçtik. Herkes ile tanıştılar ve yerimize oturduk. Sonra hoca geldi ve derse başladık.
"Kızlar, hazır toplanmışken Jisoo'yu da çağıralım mı?" dedi Lisa. Aslında fena olmaz. Hem, büyükler için de sınıflar var. Aslında Jisoo bizden bir-iki yaş falan büyük."Aslında çok güzel olur." dedi Jennie.
"Olur. Zaten o hemen gelir." dedim ve teneffüs zili çaldı. Jennie telefonunu aldı ve Jisoo'yu aradı. Birkaç dakika konuştuktan sonra kapattı ve yanımıza geldi.
"Oldu. Geliyor." dedi ve biz hep beraber sevinç çığlıkları attık.
"Kızlar, kantine inelim mi? Açlıktan ölüyorum." dedi Jennie. O hep böyle. Gerçi en çok yiyenimiz Jisoo.
"Olur." dedi Lisa ve indik. Kentinde, her zaman ki yerime oturduk ve siparişleri beklemeye başladık. Jimin'ler bize bakıyordu. Jennie kulağıma eğildi.
"Kızım bu meteorlar kim?" dedi. Ah, bir bilse onlar karadelik.
"Ne yapacaksın? Boşver. Onlar tehlikeli kişiler." dedim ve geçiştirdim. Ama o Yoongi'ye bakmaya başlamıştı bile. Gerçi Yoongi'de ona bakıyordu ama.
"Ya kızım bakma. Onlar serseri gibi birşey." dedim. Jennie serserilerden çok korkar.
"Ne? Tamam, tamam." dedi ve bakışlarını başka yönlere çevirdi. Ben de o anın verdiği zaferle gülümsedim.
"Yediniz mi?" dedi Lisa. Yuh, bitirmiş bile.
"Az kaldı." dedim. Sonra da meyve suyumdan yudumlar almaya başladım.
"Kızlar, bu derste kuzeninizin yeteneklerini göreceksiniz." dedim, gururla. Lisa, alaycı bir tavırla cevapladı.
"Hangisi? Yani o kadar çok var ki?" dedi. Jennie'de bu dediğine kahkaha ile güldü. Kahretsin ki Jennie gülünce çok tatlı oluyor.
"Piyano, flüt, klarnet. Ne istersen?" dedim.
"Ya, göreceğiz." dedi Lisa ve parayı ödeyip çıktık. Sonra da müzik odasına girdik. Elime kemanı aldım ve çalmaya başladım.
"Yuh!" dedi Jennie. Lisa ise bozulmuşçasına bakıyordu. Sonra da piyanonun başına geçip Lisa'nın en sevdiği şarkıyı, Because Of You'yu çaldım. Lisa, yenilgiyi kabullenmiş ve kendini ritme bırakmıştı. O sırada gitarı aldım ve pop birşeyler çaldım. Hep beraber hem söylüyor hem zıplıyorduk. En sonunda gitarı bıraktım ve hep beraber söyleyerek zıplamaya başladık. Onlar yanımdayken çok mutlu oluyorum.
"Çok güzel." dedi birisi ve biz bir anda arkamızı döndük. Ne!?!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZİYET | RosMin [Düzenleniyor]
FanfictionOkulun Badboy'u olan Park Jimin ve eziyet ettiği kız Park Chaeyoung. Daha doğrusu Park Roseanne. İkisinin nefretten aşka dönüşeceği masalı dinlemeye hazır olun... •Kapağın tüm hakları Lilith'in Tasarım Marketi'ne aittir.