Pelin Su hastaneden çıkmıştı. Onu evine götürmüştük. 2 hafta boyunca yanında kalacaktık. Eylül teyzenin işleri epey yoğundu bu yüzden evden işlerini epeydir halledemiyordu. Pelin Su'ya da biz bakacaktık.Babamlar rapor alabilmek için para ödemek zorunda kalmışlar. Annelerimiz Pelin Su ile kalacağız diye bize kıyafetlerimizi göndermişlerdi. Evler zaten yan yana. Bir koşu gidip alamıyor muyuz? Dediğimde bana Pelin Su yalnız kalırsa hareketlenip dikişleri atar dediler. Sanki ben bizim yüzümüzü 2 hafta görmemek için yaptıklarını bilmiyordum. Normalde okula gitmiyoruz diye kızarlardı. Ama ya Pelin Du için ya da bizi evden atıp kafa dinlemek için seslerini çıkartmamışlardı. Şu an Pelin Su'nun evine yerleşiyorduk.
Pelin Su gece tek kalmasın diye onunla birlikte yatacaktım. Aslında o ben Masal ile yatmam demiş ve itiraz etmişti. Ama kimin umrunda? Seda ve Buse ikilisi birbirlerine olan aşklarından dolayı birlikte yatacaktı. Hazal ise "ben Eylül teyzeciğimle yatarım" demişti. Umarım Eylül teyze gece vakti Hazal'ı o tuhaf bakım maskelerinden biri ile görüp korkudan kalp krizi geçirmezdi.
Kıyafetlerimi Pelin Su'nun dolabına tıkarken o homurdanıyordu.
"Sanki ömürlük kalacaksın. Benim kıyafetlerimin hepsi senin getirdiklerinin yarısı etmez be!"
"Bizimle alışverişe gelmiyorsun. Geldiğinde de hiçbir şey beğenmiyor ve almıyorsun. Dolabındakilerin büyük bir kısmını Eylül teyze aldı. Ama modellerini veya renklerini beğenmeyip giymiyorsun. Hatta geçen yaz dolabında bulduğun bütün pembe renkteki şeyleri ve elbiseleri poşetleyip çöpe attığını gördüğüme yemin edebilirim. Hatta bir keresinde Öykü'nün üzerinde Eylül teyzenin sana doğum gününde aldığı elbisenin kendisini gördüğümü hatırlıyorum. Beğenmeyip ona verdin değil mi?"
Kahkaha atarken kafasıyla beni onaylıyordu. Sonra dikişleri yüzünden kendini durdurdu. Canı yanmış olmalıydı. Yüzünü ekşitirken bir küfür savurdu. Bu kez ben onun haline gülmüştüm. Ama o kaşlarını çatıyordu.
Odaya itişe kakışa Öykü ve Hazal girdi. Onlar pek anlaşamazlardı.
"Sen neden geldin ki?"
Hazal bu soruyu sorunca Öykü gülümsedi.
"Bir kere benim ablam burada. Hem ben Pelin Su ablayı görmeye geldim. Sana meraklı değilim."
Hazal gözlerini devirdi.
"Pelin Su abla dikişlerin çok acıyor mu? Tam olarak nasıl bıçaklandın? Ben düştüğümde çok ağlıyorum sen bıçaklanınca canın ne kadar çok acıdı? Ay ben hayatımda hiç bıçaklanmadım. Acaba nasıl bir duygu?"
Öykü sorularını art arda sıraladı. Pelin Su ise kaşlarını çattı.
"Eğer biraz daha konuşursan dikişlerimi umursamadan kalkıp seni bıçaklayacağım. Sen de nasıl bir duygu olduğunu öğrenmiş olursun."
Öykü bu sözleri duyunca biraz korktu. Ardından ofladı.
"Keşke ben de burada sizinle kalabilseydim. Siz kesin geceleri partiler yaparsınız. Bir sürü şey yersiniz. Of okuldan nefret ediyorum."
Ona ne şüphe. 1. Sınıftan beri en büyük düşmanı okuldu.
"Sen kalsaydın ben kalmazdım. Senin o gevezeliğin gece gece hiç çekilmez. Gerçi sabah da çekilmez. Aslında hiçbir zaman çekilmez."
Hazal bunu söylediğinde onu kafamla onayladım. Gerçekten ben de bu kızın gevezeliğinden bıkmıştım.
Seda'dan:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Kız Bin Bela
HumorNeden mi 5 Kız Bin Bela? Çünkü gülmeye, saçmalamaya ihtiyacımız var. Biz kızların en çok ihtiyaç duyduğu şey bu. Saçmalayan, eğlenen, aşık olan bu kızları okumak istiyorsanız durmayın. Başlayın şimdi. Bu kitapta kendinizden bir şeyler bulabilirseni...