Masal'dan:
Sabah uyandığımda saat 08:23 olmuştu. Pelin Su camış gibi uyuyordu. Yataktan inip banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim. Banyodan çıktım. Pelin Su hala uyuyordu. Odadan çıkıp evde bir tur attım. Herkes uyuyordu. Eylül teyze ise bugün çok önemli bir toplantısı olduğu için sabah erkenden gitmişti.
Kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Mutfağa indim. Ama evde ekmek yoktu. Kızları da sonra gönderemezdim. Hepsi çok üşengeç olduğu için kimse gitmeyecek ve en sonunda ben dayanamayıp gidecektim. Bu yüzden hiç uğraşmadan gitmek en mantıklısıydı. Tam montumu giyecekken üstümdeki unicornlu pijamamı fark ettim. Eğer böyle çıkarsam rezil olurdum.
Montumu tekrar astım ve üst kata koştum. Giyinmem gerekiyordu. Odaya girdim. O kadar ses yapmıştım ama kimse uyanmamıştı. Pelin Su'nun dolabını açtım ve getirdiğim kıyafetlerden beyaz bir yün kazak ve siyah bir dar pantolon giydim. Mavi şişme montumu da üstüme geçirdim.
Telefonumu ve cüzdanımı da alıp evden çıktım. Hava çok soğuk değildi. Kış yavaş yavaş bitiyordu. Yerdeki karların neredeyse hepsi erimişti. Yağmurlar sık sık yağsada hava çok soğuk değildi.
Siteden çıkarken güvenlik abiye selam verdim. Ara sıra siteye köpek alıyor diye beni sinir etsede iyi birisiydi. Markete girince yüzüme üfleyen sıcak hava ile gülümsedim. Çok hoşuma gidiyordu.
Ekmekler yeni geldiği için tazeydi. 4 tane ekmek seçip poşete koydum. Elimde ekmek poşetiyle marketi gezmeye başlamıştım. Gözlerim çikolata reyonunu görünce kalp şeklini aldı. Hemen oraya gidip kendimi bir kaç karam aldım. Allahım aşk yaşıyorum. Karamlar elimde mutlu bir şekilde yürümeye devam ettim.
Kendime çikolatalı süt ve ramyon da aldım. Aldığım ramyonları bizim kızlar da isteyeceğinden birer porsiyon da onlar için aldım. Bu şekilde akşam ne yiyeceğimiz de belli olmuştu. Ekmek almak için gelmiştim fakat bir sürü şey almıştım. Kasaya gittim. Önümdekileri beklemeye başladım.
Sonunda sıra bana gelmişti. Kasiyer aldıklarımı geçirirken kredi kartımı çıkarttım. Yaşasın baba parası yemek.
Ödemeyi yaptıktan sonra aldıklarımı poşete doldurdum. Karamımı yiyerek marketten çıktım. Üşengeç üşengeç eve gidiyordum. Eğer biraz normal yürüsem şimdi anahtarı bulmakla uğraşıyor olacaktım. Anahtar demişken ben anahtarı adım mı yahu? Eyvah! Anahtarı almayı unuttum. Bu uykucu dörtlü umarım uyanmıştır. Uyanmadılarsa telefonla arayıp Pelin Su'nun deyişiyle kulaklarını sikecektim.
Karamım bitince çöpe attım. Cüzdanımın içine koyduğum telefonumu çıkartıp Seda'yı aradım. Kapının önüne varmıştım. Telefon bir kaç kez çaldı. Seda telefonu hala açmamıştı. Kapı ziline bastım. Telefonu kapatacağım sırada bir ses duydum.
"Sen mi zile bastın?"
Bu nasıl bir ses tonuydu böyle? Çok uykulu çıkmıştı. Konuşması sarhoşları andırmıştı. Kahkaha attım.
"Çabuk aç şu kapıyı."
Telefon yüzüme kapandı. Bir süre sonra merdivenden gelen ayak seslerini duymaya başladım. Sonra uykulu bir Seda kapımı açtı. Yarı uykuda gibi görünüyordu. Onu kenara ittirip içeri girdim. Onu itince yere düştü. Bir kahkaha daha patlattım.
Biraz yerde uyukladıktan sonra üşümüş olmalı ki ayağa kalkıp merdivenlere doğru yürüdü.
Ben de montumu çıkarttıktan sonra elimde poşetlerle mutfağa gittim. Kahvaltılıkları çıkartırken bir karam daha yemekteydim. Kahvaltılıkları masaya yerleştirdikten sonra dolaptan sucuk ve yumurta çıkarttım. Yaşasın sucuklu yumurta yemek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Kız Bin Bela
HumorNeden mi 5 Kız Bin Bela? Çünkü gülmeye, saçmalamaya ihtiyacımız var. Biz kızların en çok ihtiyaç duyduğu şey bu. Saçmalayan, eğlenen, aşık olan bu kızları okumak istiyorsanız durmayın. Başlayın şimdi. Bu kitapta kendinizden bir şeyler bulabilirseni...