Süper Güçlü Adamlar!

753 112 17
                                    

"Eh?"

Lampard Alexander'ın böyle bir istekte bulunacağını beklemiyordu. Böylesine tehlikeli bir durumda bile, Fei'nin aklına gelen ilk şey kendi güvenliğinden ziyade Angela ve Emma'nın güvenliğiydi. Bu, Lampard'ın Alexander'a dair olan izleniminin birkaç puan iyileşmesine yol açmıştı.

Ancak, Fei'nin kaleyi terk edip bir saldırı başlatma fikri de, izlenimini birkaç puan düşürmüştü.

Chambord'daki en mal adam bile bir saldırı başlatmanın en kötü karar olacağını bilebilirdi. Bu sadece Chambord'un değerli askerlerini hiçbir şey için öldürmek demekti. Dahası bu, iyi eğitimli ve donanımlı düşmanların daha da büyük bir avantaja sahip olmasını sağlardı.

Lampard, Alexander'ın geçen günkü kuşatma savaşında tahminlerinden çok daha güçlü ve cesur olduğunu kabul ediyordu. Ancak olay savaşa geldiğinde, eğer ki birisi Ay Seviyesi'ndeki bir ustanın gücüne sahip değilse, bireysel güç pek çok sorunu çözebilecek seviyede olmuyordu. Lampard Alexander'ın bir iki zaferden sonra kibirli bir hale geldiğini görmek istemezdi.

''Eğer sinsi bir saldırı yaparsam, şu mancınıkları yok edebilirim belki, yani... Bu yüzden, ölümüne koşmak zorunda değilsin.''

Çoktan ruhu cennete ulaşmış olan eski arkadaşı ile saf ve masum olan Angela için, Lampard, gizli durumdaki iç yaraları açılmış olsa dahi şu mancınıkları yok etmek zorunda olduğuna karar vermişti. Chambord için en büyük tehdit şüphesiz onlardı. Ancak bu çok büyük bir riskti... Tek umut, onların Yıldız Seviyesi'ndeki savaşçı ya da büyücüler tarafından korunmuyor olmasıydı.

''Lampard Amca, bu sadece birkaç mancınık problemi değil. Böyle bir durumda, sen birkaç mancınığı yok etsen dahi, Chambord düşmanın ağır taarruzu altında çok uzun süre dayanmayacaktır. Rahatla, benim gibi ölümden epey korkan biri çok riskli bir şeyi yapmayacaktır...''

Fei konuştuktan sonra ifadesini ciddileştirmiş ve Lampard'a daha da yakınlaşmıştı. Fısıldayarak, ''Bunun yanı sıra, sen surda kalmak zorundasın. Sen, şu gizlenmiş zehirli yılanı kısıtlayabilecek tek kişisin çünkü...''

Lampard'ın ifadesi aniden değişmişti.

''Sen de mi farkettin?''

Gizemli bir gülümseme yerleşmişti Fei'nin yüzüne. Hafifçe kafasını sallayarak konuşmaya devam etti: ''Eh, maalesef sadece birkaç fikri keşfettim; kim olduğundan emin değilim... Ama içimden bir ses öyle diyor ki, onu geçici olarak da olsa tutabilecek tek kişisin...''

Lampard kafa sallamış olsa da, sonraki saniyede ifadesi sertleşmişti. Fei'ye bakmıştı yavaşça; mavi, su benzeri bir enerji birden ortaya çıkmış ve sağ kolunu kaplamıştı. Hiçbir şey söylemeden ileriye doğru adım atmasıyla birlikte kolunu kaplayan enerji, daha da büyümüştü. Yumruğu ise bir anda, yıldırım gibi inmişti Fei'nin göğsüne.

Yumruk Fei'ye doğru ilerlerken dağ gibi bir baskı ortaya çıkmış ve Fei ile Lampard'ı çevreleyen her şeyin üzerinde adeta patlamıştı. Kimse, Chambord'un bir numaralı savaşçısının Kral Alexander'a saldıracağını düşünemezdi. Surdaki herkesin nefesinin kesildiğini duymak zor değildi.

Ancak görünüşe göre Fei bunu zaten bekliyordu, zerre kadar korkmamıştı.

''Vızz!..''

''Boom!''

İki güçlü yumruk, güçlü bir şekilde çarpışmıştı.

Aniden, muazzam bir enerji dalgası çarpışmanın göbeğinde patlamış ve yayılmaya başlamıştı etrafa. Güçlü bir kasırga gibi gidiyordu her yöne, yakındaki askerler gözlerini kapatıp devasa bir rüzgara karşı direnmeye çalışmak zorunda kalmışlardı. Bazıları enerji dalgasıyla geriye itilirken bir çığlık koparmışlardı, silahlarını çekmeye dahi vakit bulamamışlardı.

Kralım Çok Yaşa!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin