Ölüm Büyücüsü'nün Gücü

652 80 15
                                    

"Savaş Tanrısı'nın gölgesi üzerimizde!''

Fei, yanındaki adamları motive etmeye devam etmeyi unutmuyordu.

Bağırdığında baltasını yavaşlatmamış, anında önündeki iki düşmanını üç parça halinde dilimlemişti.

Fei hafifçe şaşırdı. Düşmanın tepki verip yeniden birleşmesi, kendi tahminlerinin çok ötesindeydi. Görünüşe göre şimdi ileri hücum etmek daha zor olacaktı. Ancak, yaydan çıkan bir oku geri getiremezdi.

Fei, Kalkan Sığınağı oluşumunu tekrardan kırıp geçmek ve kuşatma merdivenleri ile mancınıkları yapabildikleri kadar hızlı bir şekilde, adamlarıyla birlikte yok etmeleri gerektiğini biliyordu.

Şu anda, zaman hayatın ta kendisiydi.

Taarruz hızları yavaşlayamazdı. Düşman komutanının olayı kavrayıp emirleri yağdırmaya başlamasından önce her şey tamamlanmış olmalıydı. Aksi takdirde, bir kere kalabalığın içinde kaldıklarından ve Yıldız Seviyesi'ndeki savaşçıların varmasının ardından, Fei tek başına kaçmayı başarabilse dahi biraz bile enerjiye sahip olmayan, Yıldız Seviyesi'nde hiç olmayan yirmi iki güçlü adamın kaçması mümkün olmayacaktı.

''Beni merkez alarak Tığ Düzeni'ni tekrar kurun hemen! Hızlı, hızlı, hızlı!''

Fei'nin bağırışını dinleyen, savaştan dolayı pozisyonları gevşemiş olan yirmi iki güçlü adam hızlı bir şekilde oluşumlarını tekrar kurmuştu. Pierce ve Drogba sırasıyla Fei'nin sol arka ve sağ arka taraflarına geçmişlerdi. İkisi de düşmanların kanıyla kaplıydı. Kan ve kemik parçaları silahlarından aşağıya kayıyor, onların cehennemden gelmiş şeytanlar gibi görünmesine neden oluyordu.

Arkalarındaki diğer adamlar da epey benzer bir biçimdeydi. Bir kan yağmurunda şemsiyesiz kalmış gibi görünüyorlardı. Zırhlarından hala kan damlıyor ve üzerlerinde görülebilen tek rengin, kırmızı olmasını sağlıyorlardı.

Fei'nin, yani 'Kıyma Makinesi'nin yola liderlik ediyor olmasından dolayı onlar için bir tehdit oluşturabilecek her türlü düşman onun tarafından hızla öldürülmüştü, böylece diğer adamlar yara almamış ya da kayıp vermemişti. Düşmanların verebildiği en yüksek hasar, ağır zırhların üzerindeki birkaç çizikten ibaretti.

''Herkes mavi su torbasından biraz su içsin ve benim emirlerimi beklesin. Sinyal verdiğimde, derhal hücuma geçeceksiniz!'' Fei arkasındaki adamlara seslenip biraz beklemesinin ardından, ilk başta kendisi hücuma geçmişti.

''Bam, bam, bam!''

Düşmanlara doğru hücuma geçtiği anda birkaç ceset tekmelemiş ve onların, üç metrelik Kalkan Sığınakları'nı aşarak düşmanların üstüne, kalkanların arkasına düşmesini sağlamıştı. Kalkanların ardında birkaç bağırış çağırış ortaya çıkmış olsa da, birkaç ceset orada bir kaos oluşturmak için yeterli olmamıştı.

Aslında Fei de birkaç cesedin onları mahvetmesini beklemiyordu.

12. Seviye bir Barbar olan Fei için, iki ya da üç metrelik bir mesafeyi kapatmak bir saniyeden az sürecek olsa da, Fei, başka bir şey yapmıştı.

''Değiştirme modu.''

Aklından Ölüm Büyücüsü'nü seçmiş ve Barbar ile onu, hızlıca değiştirivermişti.

Aniden beyaz bir ışık parlamış ve ellerinin arasındaki koca balta ve Barbar'ın vahşi fiziksel kuvveti kaybolmuştu. Onun yerine kasvetli ve beyaz bir ölüm bulutu etrafında belirivermişti, sise benziyordu.

O anda Ölüm Büyücüsü'nün yetenekleri de aktif olmuştu aynı şekilde.

[Ceset Patlayışı]!

Kralım Çok Yaşa!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin