Kralın Dediği Olur!

635 91 1
                                    

''Şerefsize bak sen! Benim normale döndüğümü biliyor olmasına rağmen, hala emrime karşı gelmeye cüret edebiliyor mu? Görünüşe göre benim kral olduğumu falan düşünmüyor bu herif hala. Ona kimin patron olduğunu göstermemin zamanı gelmiş!..'' diye düşünmüştü Fei.

''Hasta mı? Hmph.'' Fei biraz homurdandı, ''Pierce, yirmi asker al ve git. Herhangi bir bahaneyi kabul etmiyorum, Gill'i buraya getir. Onu bağlaman gerekse bile sorun yok, onun kıçını bu surun üstünde görmek istiyorum! Ha, eğer birisi direnmeye falan cüret ederse, onları oracıkta öldürme iznine sahipsin!'' dedi daha sonra da. Sesi soğuktu. Kralın sesindeki öfkeyi, gözlerindeki ölümcül bakışı görmek buradaki hiç kimse için zor değildi.

''Dilediğiniz gibi, Majesteleri!''

Pierce heyecanlanmıştı. Bu kararlı ve kesin kral, askerlerin takip ve etmek ve desteklemek, en önemlisi de sadakatle bağlı olmak isteyeceği bir kral tipiydi. Komutu kabul ettikten sonra surdan askerlerle birlikte aşağı inmişti hızlıca.

''Brook, birilerini gönder, Askeri Yargıç Conca'yı ve Bekçi Oleg'i savunmaya yardım etmeleri için çağır. Eğer direnirlerse, onları da oracıkta öldürün!''

Fei hızlı bir şekilde bu iki ''soğukkanlı'' komutu vermişti. Bu heriflere bir ders verecekti.

Dün gece yaralı askerleri iyileştirmek herkese nezaketini göstermek , savaştan kaçan birkaç asili ele geçirmek ise, ne yaptığını herkese kanıtlamak içindi. Bu düşünce dün gece aklına gelmişti Fei'nin, eğer düşmanlara karşı hiçbir şey yapamazsa, en azından çürümüş Chambordlular'a bir şeyler yapacaktı.

Fei'nin beklediği gibi, bu iki emri vermesinin ardından surdaki atmosfer son derece ciddi bir hal almıştı. Fei askerlerin moralinin yükseldiğini hissediyordu.

Bu anda, Angela da gülümseyerek gözetleme kulesinden dışarı çıkmıştı.

Emma da yorgun bir şekilde onu takip etmiş, esnemiş ve gözlerini ovmuştu. Fei'yi görmesinin ardından da ona gizlice bir göz kırpmış ve yumruğunu sıkmıştı, Fei onun ne demek istediğini basitçe anlayabilmişti tabii: ''Ne yapacağını biliyorsun!''

Fei de onlara gülümsedi.

Bir saat kadar önce yaptıkları konuşmanın ardından, Emma'nın düşmanca olan tavrı çoktan kaybolmuştu.

Fei, bir yandan nişanlısının karışmış saçını düzeltirken, ''Angela, tam vaktinde uyandın. Çok önemli bir konuda yardımın lazım.'' demişti.

''Hangi konuda?''

Alexander'ın yardım isteğini duyduktan sonra, güzel kız bir anda enerjiyle dolmuştu. Alexander'a biraz bile yardım edemeyeceğinden korkuyordu aslında; ama şimdi Fei onun yardımına ihtiyaç duymuştu ve doğal olarak Angela da, ona yardım etmek için ne gerekiyorsa yapmak üzere isteklilikle dolmuştu. Utangaçlığı Fei'nin dokunuşlarıyla birlikte üzerine gelmişti, kafasını yavaşça kaldırmış ve yanakları kızarıyorken sessizce sormuştu.

''Gidip Emma ile birlikte Lampard Amca'yı çağırabilir misiniz buraya? Savaş başlamak üzere ve burada onun taarruzuna gerçekten de ihtiyacımız olacak.'' Fei konuştu ciddiyetle.

''Tamamdır, gidiyorum şimdi!'' Fei'nin acil isteğini duymasının ardından Angela, hala uykulu olan Emma'yı tutup çekmeye ve merdivenlere doğru ilerlemeye başlamıştı.

''Bir şey daha, Angela. Lampard Amca'yı çağırdıktan sonra tekrardan sura gelme. Sarayda hala yaralı askerler var ve onlar, ciddi anlamda bir yardıma ihtiyaç duyuyor. Onlara Emma ile birlikte benim için göz kulak olun. Teşekkür ettim şimdiden!'' diyerek devam etmişti Fei.

Kralım Çok Yaşa!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin