Kralımız Çok Yaşa!

656 85 4
                                    

''Boom!''

Daha fazla yakın savaş patlak vermiş, kopuk uzuvlar ve hala onlardan akıyor olan kanlar her yere uçmaya başlamıştı.

Zırhlı güçlü adamlar kaos içerisindeki bir deniz gibi olan düşmanların arasında hücum ediyordu, ellerindeki ağır silahlar adeta dans etmekteydi. Düşmanlar düşmandan aşağıya uçurtmalar gibi uçuyordu, köfte gibi nehre düşüyor ve hızlı akıntı tarafından yıkanıyorlardı...

Fei hala yavaşlamış değildi. Baltası yine Azrail'in orağına dönüşmüştü... Dokunduğu her şeydeki canı alıyordu, geniş kapsamlı bir şekilde tozları süpüren bir süpürge gibiydi. Her bir saldırısının ardından köprüdeki insan sayısı azalıyordu.

Fei kasten artırmıştı taarruz hızını. Hızını artırmak için arkasındaki adamlara daha az dikkat etmeye başlamıştı. Yalnızca düşmanın oluşumlarına girmelerinin ardından doğrudan görüş alanındaki düşmanları öldürüyordu. Fei'nin baltasının es geçtiği düşmanlar ise halledilmek üzere diğer adamlara kalıyordu.

Bu şekilde çok daha hızlı bir şekilde ilerleyebiliyorlardı. Ancak, arkadaki güçlü adamlar daha fazla baskıyla yüz yüze geliyordu. Düşmanların tamamı iyi eğitimli askerlerdi. Onların birçoğu savaş alanında epey bir deneyime sahipti ve hatta, az da olsa bir enerji miktarları vardı. Yakın savaşta saldırıları güçlü adamları birazcık tehdit edebiliyordu. Her ne kadar güçlü adamların zırhı onları kılıçlardan koyuyor olsa da, saldırılarla birlikte gelen darbeler belirli vücut kısımlarını uyuşturabiliyordu. Kısa bir süre içerisinde adamlardan bazıları hafifçe yaralı hale gelmiş olsa da, daha fazla düşmanı öldürebilmeyi ummaktan başka hiçbir yollarının olmadığının pek iyi farkındalardı. Kralları için asla bir yük olmak istemiyorlardı. Yaraları ne kadar ağır olursa olsun, dişlerini sıkacak ve kralı yakından takip ederek acıya katlanacaklardı.

Fei de bunun farkındaydı. Baltasını sallamış ve başka bir fırtına oluşturmuştu hızlıca. 'kan bulutuna yaklaşan düşmanlara doğru dönmüş ve savaş alanının, kırılan kılıç ve kemik sesleriyle dolmasını sağlamaya devam etmişti. Modları arasında hızlıca geçiş yapmıştı daha sonra da.

Barbar modu kaybolmuştu.

Sıra Kutsal Şövalye'deydi!

Aniden, kutsal ve saf bir enerji vücudundan sızmaya başlamış ve arkasındaki 'demir adamlar'ın etrafını sarmıştı. Fei ayağını yere vurduğu gibi vücudundan altın bir halka çıkıp genişlemeye başlamıştı. Tüm güçlü adamlar, o halka kendilerini sardığı anda vücutlarındaki yaraların iyileşmeye başladığını hissetmişlerdi. Güçleri olağanüstü bir şekilde yenileniyor ve hatta, kendilerine olan güvenleri ve cesaretleri dahi yükseliyordu.

Bu Kutsal Şövalye'nin Aura'sı, [Dua]'ydı.

''Kralımız çok yaşa!''

Pierce de bunu hissettiği anda bağırmıştı. Kanının adeta alev aldığını hissetmiş ve gerçekten de daha fazla düşmanı öldürmek istemeye başlamıştı. Savaş çekici Savaş Tanrısı'nın kolunun bir uzantısı gibiydi. Yaptığı yatay bir saldırının ardından metallerin kırılırken çıkardığı çatırtılar, kaynayan yağın içine soğuk bir su dökülmüşçesine yoğundu. Dört ya da beş düşman bu çekiç tarafından köprüden itilip denize düşürüldükleri gibi çığlıklar eşliğinde savaşa veda etmişti.

''Kral Alexander çok yaşa!''

Drogba, Pierce'yi hızlıca bağırarak takip etmişti. Düşmanın onun sol koluna doğru saldırmak için kullandığı kılıcı kavramış ve sağ elindeki balta ile, herifi ikiye bölüvermişti. ''Şap!'' Kılıcın sahibinin kafası yere yapışmışken, kılıç da gökyüzünde uçmaya başlamıştı.

Kralım Çok Yaşa!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin