Bir kadının çığlığıyla sıçrıyorum yerimden. Balkona çıkıp sesin nerden geldiğini anlamaya çalışıyorum. Benim gibi sesi duyan birçok insan da sesin sahibini bulmaya çalışıyor. Bizim gibi yan binanın üçüncü katına yeni taşınan alkolik herifin evinden geldiğini anlıyorum sonra. Kadın habire bağırıp çağırıyor. Bu sesler bana çok tanıdık, şokta gibiyim.
"Kız bu herif karısını mı dövüyor yoksa!" Diyor, pencereye dadanmış bir teyze.
"Boyu devrilsin kadına hiç el kalkar mı?"
"Ay biri bir şey yapsın, öldürecek kızı."
"Kocası kadının, ne diyebiliriz ki?"
Kanım donuyor. Bu samimiyetsiz endişelerine daha fazla şahit olamayarak içeriye dönüyorum. Kadının bir çığlık daha attığını işitince kulaklarımı kapatmaya çalışıyorum. Sonra daha fazla devam edemeyeceğimi anlayarak ellerimi kulaklarımdan çekiyorum.
Odasında uyuyan teyzemi uyandırmamaya çalışarak telefonu alıp evden çıkıyorum. Üzerimde öylesine bir gri eşofman, eskiyince evde giymeye devam ettiğim bir tişört var.
Sokağa çıkıp polisi arıyorum. Sonra da koşarak yan binadaki dairelerin bütün zillerini çalıyorum."Açın kapıyı." Diye bağırıyorum.
Ahlanıp vahlanan kadınlardan biri açınca kapıyı, telaşla üçüncü kata doğru merdivenleri telaşla tırmanıyorum. Ya ben yetişemeden kadına bir şey yaparsa diye geçiriyorum içimden. Korkudan ve endişeden ciğerim patlayacak gibi. Üçüncü kata geldiğimde, iki daireli katta, atletli bir adamın, açık kapıdan yan dairede edilen kavgayı ve kadının çığlıklarını dinlediğini görüyorum. Beni görünce toparlanıp kapısını kapatıyor."Oruspuuu, sana bir daha pencereye çıkmayacaksın demedim mi? Ulan başımı çevirsem hemen kendini pazarlamak için yanıp tutuşuyorsun." Diye bağırıyor adam.
"Yapma... Kulun kölen olayım yapma!" diye yalvarıyor kadın.
Daha fazla dayanamayıp kapıyı çalıyorum. Bağırışların içinde tekrar tekrar çalıyorum kapılarını. Zile basmak da yetmiyor artık bana, kapıyı yumrukluyorum. Adam içeriden, kapıyı yumruklayan bana küfürler edip defolmamı söylüyor. Sesten şikayet eden bir komşu sanıyor galiba beni. Öylesine olağan karşılıyor ki hatta bu durumu, bir bağırışla kapıdakinin pes edip gideceğinden emin neredeyse.Ama ben pes etmiyorum. Bu cesaretin nereden geldiğini bilmiyorum, lâkin ne ben kadını kurtarma umudumu yitiriyorum ne de ellerim kapıyı yumruklamaktan vazgeçiyorlar.
Sonra adam gelip açıyor kapıyı, kan ter içinde kalmış, elinde bir sopa, kadının eli yüzü kan içinde."Ne var lan ne! Alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı! Sana siktir olup gitmeni söylemedim mi?"
"Söyledin." Diyorum sakin bir şekilde, soluklanarak. İçerideki kadın bana yalvararak bakıyor, anlıyorum seni diye geçiriyorum içimden. Merak etme seni de kurtaracağım.. En azından çok geç olmadan sen kurtulacaksın.
"Eeee... o zaman ne demeye çalıyorsun hala kapımı?"
"Karını dövüyorsun!"
Kan çanağına dönmüş gözleri sabırsızca yüzüme bakıp, başını eğip elinin tersiyle bana bir el hareketi yapıyor. "Sana ne lan sana ne, siktir git şuradan şimdi bütün hıncımı senden çıkarıcam." Deyip kapıyı suratıma kapatmaya yelteniyor, onu engelleniyorum. Bütün vücudumu kapının arasına sıkıştırıyorum. Kapıyı tekrar açıyor, kırmızı bir suratla.
"Sen de kendine adam mı diyorsun? Ağzında küfür, elinde sopa, gelene geçene siktir, eve gelince de hayvandan hallice gördüğün kadını tımar etmek için üç beş tokat!"
Eli tehditkar bir şekilde havaya kalkıyor. Sesi göğsünden gürleyerek çıkıyor, "Bacım kalk git, vallahi elimden bir kaza çıkacak! Bizim aile meselemize karışma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namus
Romance-TAMAMLANDI- Aslında namussuz damgası yemem herkes açısından daha kolaydı. Ailemin isteği dışında bir erkekle ilişkiye girmiş olmam, hatta gayri meşru bir çocuğumun olması, evliyken başka bir adama kaçmam veya kötü yola düşmem tecavüz mağduru olmamd...