Yirmi sekizinci Bölüm

3.6K 482 217
                                    

Dakikalarca dinmeyen göz yaşlarımdan sonra sakinleşince Cavidan Eşref'i aylar sonra görmemin o kadar da iyi bir fikir olmadığına kanaat getiriyor.

"Enişte bana mesaj çektiğinde bunun seni mutlu edeceğini düşünmüştüm. Eskisi kadar onunla ilgili çok konuşmuyoruz ama aklının hala onda olduğunu biliyorum. Sanırım yanıldım. Özür dilerim."

"Sen kötü bir şey yapmadın. Sadece, o anlamamı istedi. Tek yas tutanın ben olmadığımı, etrafımızda olan bitene onun da kayıtsız kalmadığını hatırlamamı istedi. Hatırladım, ölen bebeğin babasının o olduğunu bir kere daha hatırladım Cavidan. Üzgünüm, çok üzgünüm."

Başımı dizlerine yatırıyorum, şefkatle saçlarımı okşuyor, "Ah canım arkadaşım..." Diyor sadece. Bin teselli cümlesini bir araya getirse içimdeki bu boşluğu doldurmayacağını biliyor olmalı. Sesini çıkarmıyor. Dakikalarca böyle duruyoruz. Bir ara dalmışım, beni yavaşça uyandırıp odama götürüyor. Yatağıma yatırıyor, üzerimi örtüyor. Çocuğuymuşum gibi davranmasına ses etmiyorum.

Huzursuz bir uykunun koynundan çıktığımda çoktan sabah olduğunu, beni uyandıranın mutfaktan gelen sesler olduğunu anlayınca Cavidan'ın hala gitmediğini bilmek beni sevindiriyor. Dün olanların üzerine fazla düşünmeden kalkıyorum. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra Cavidan'a yardım etmek için mutfağa gidiyorum. Kahvaltının zaten hazır olması karşısında sırıtıyorum.

"Günaydın!"

"Tam seni çağıracaktım ben de. Kaynanan çok mu seviyor yoksa kız seni!"

Alayla başımı sallıyorum. "Ne demezsin."

"Sana sucuklu yumurta yaptım, sucuğu bol. Sarımsaklı kaşarlı ekmek de yaptım. Hazır hafta sonu, bol bol sarımsak kokalım istiyorum."

Gülüyorum. "Neden böyle bir şey yapıyoruz?"

"Sarımsağın doğal antibiyotik formülüyle aşk acısını iyileştirmeyi düşünüyoruz çünkü." Başımı sallayıp onun şebekliğine gülüyorum. Bana göz kırpıp sarımsaklı ekmeğini yiyor. Ne kadar lezzetli olduğunu gözlerini kapatıp başını sallayarak belirtiyor.

"Sen olmasan ne yapardım ben acaba?"

"Öncellikle kilo almazdın." Deyip yaramaz bir şekilde gülüyor. Sabah buzdolabını açınca biraz gözüm döndü galiba."

"Ellerine sağlık, böyle kahvaltı etmeyeli uzun zaman oldu. Mutfağa alışveriş yapıyorum ama yiyecek fırsatım olmuyor."

"Afiyet bal şeker olsun kuzum, kendi cebinden almışsın gibi ye, çekinme."

Keyfim iyice yerine gelmişken teyzem arıyor. Telefonu alıp masaya geri dönüyorum. Hoparlörü açıyorum ve biraz sohbet ettikten sonra kapatıyor teyzem. Yanımda Cavidan'ın olması içini rahatlatıyor sanırım. Yalnız olmam benim dışımda herkesi huzursuz ediyor olmalı...

Biraz sosyal medyada gezince kısa çaplı bir şok geçiriyorum. Eşref Yiğit'in dünkü programın kapanışındaki sözleri bayağı ses getirmiş. Feride'nin ölümünün üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen birçok yerde "Başka Feride'ler ölmesin" diye etiketler eşliğinde Feride'nin haberleri paylaşılıyor. Bir kesim Eşref'e destek çıkarken bir kesim de onun tanınmak için prim yaptığını düşünüyor. Alkışlamak ile linç etmek arasında gidip geliyorlar.

"Onu aramayacak mısın?"

Başımı kaldırıp Cavidan'a bakıyorum. "Arayıp ne diyeceğim?"

"Ne bileyim, dün seni izledim, çok etkilendim mesela? Özledim falan da diyebilirsin."

"Bunu yapmayacağım."

NamusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin