Kars'la İzmir arasındaki yol boyunca doğru bir karar verdim mi diye uzun uzun düşünüyorum. Eşref'le bunca yaşanılanlardan sonra yeniden yapabilir miyim? Eşref'in sitemini düşününce, şu an istesem peşimden İzmir'e geleceğini anlıyorum. Fakat bu eninde sonunda onun ailesiyle karşılaşmak demek değil mi? İki seneye yakın Kars'ta kaldık. Bir arpa boyu bile yol alamadık. Benim için bu kadar kolay olan onun için nasıl bu kadar zordu? Alışırım sandı. Zamanla kalmak isteyeceğimi umdu. Bir ömür orada nasıl geçerdi bilmiyorum. Bundan yaklaşık iki sene önceye kadar hiçbir kuvvet beni evlenmeye ikna edemez sanıyordum. Asla İzmir'den ayrılamam sanıyordum. Bir adama âşık olacağım, onun peşinden ta Kars'a gideceğim yüz sene düşünsem aklıma gelmezdi. Yapmam dediğim ne varsa yaptım onun için. Bu yüzden mi böyle bir olmaz için umut taşıyordu? Oysa ben tahammül sınırlarında geziniyordum. Nihayetinde aşk bütün noksanlıkları örten sihirli bir örtü değildi. Ve her aşık gibi ben de sonsuza kadar kör kalmayacaktım.
Onu hâlâ eskisi kadar çok seviyorum. Ama onunla eskisi kadar beraber olmak istediğimden emin değilim. Uçağa binerken bir kez daha anladım. Ben bu ilişkiyi kafamda çoktan bitirmiştim. Yol uzundu ve benim düşünecek çok zamanım vardı. Düşündüm... Durmadan düşündüm.
Hatırladıkça yaşadıklarım ucuz bir roman gibi geliyor bana. Uçak piste indiğinde İzmir'i sandığımdan daha çok özlediğimi anlıyorum. Gözyaşlarıma mâni olamıyorum. Sanki hiç ayrılmamış gibiyim, her şey bıraktığım gibi.
Sanki anne olmamıştım ben. Hiç çocuğum ölmemiş gibiydi. İzmir'de olduğum gerçekse tüm yaşamış olduğum acılar sahteydi belki.
Ağladığımı fark ettiğimde göz yaşlarımın ıslattığı yanaklarımı elimle üstün körü kuruluyorum. "Haklısın, sana sırtımı döndüm İzmir. Seni ne kadar çok sevdiğim yalanını, hatta en çok seni sevdiğim yalanını asla söylemeyeceğim. Sevseydim gitmezdim. Gitmek belki de eskisi kadar sevmiyorum demektir."
Beni karşılamaya Cavidan geliyor. Şapşal adımlarla yaklaşıp ona sarıldığımda bana aynı özlemle karşılık veriyor. Garip, normalde ağladığım için önce beni azarlayıp sonra da yatıştırıcı sözler söylerdi. Onun da omuzlarının sarsıldığını fark edince kendimi geri çekiyorum.
Sessizce ağlıyor. "Başın sağ olsun."
Göğsümde unutmaya çalıştığım bir acı yerini hatırlatır gibi sancıyor. Derin bir nefes alma ihtiyacı hissediyorum. Tebessüm etmeye çalışıyorum.
"Eve gidelim."
Mahallemize dönmek, evimizi yeniden görmek bana iyi geliyor. Ama bunu doğru yansıtamadığımdan olsa gerek Cavidan tereddütle kolumu tutuyor. "Neden kendini kaybetmiş gibi etrafa bakıp sürekli sessiz göz yaşları döküyorsun? Bak artık buradasın. Bitti."
Bitti derken ne demeye çalışıyor? Belimi büken bütün kederlerin artık yok olduğunu mu? Acı ben ağlamayınca değil, ben hissetmeyi bırakınca biter, bunu bilmiyor mu? Sessizce göz yaşlarımı silip bavulumu taşıyorum. Kapıda teyzem karşılıyor beni, gözlerinin kıyısında akmaya hazır duran yaşlarla. Ona da sımsıkı sarılıyorum. Birbirimizi teselli etmeye çalışarak konuşup duruyoruz. Cavidan da bize ayak uyduruyor.
Teyzemin hazırladığı yemekleri yerken canımı yakan hiçbir konuya temas etmiyorlar. Cavidan'ı uğurlayıp teyzemle baş başa kalınca sessizleşiyoruz. "Psikoloğunla görüşmek ister misin? Uzun zaman oldu..." Diyor bir ara.
Elimi sallıyorum boş ver dercesine. "İyiyim ben merak etme, eskisi gibi olmam kolay kolay."
Odama çekildiğimde her şeyi bıraktığım gibi bulmak tuhaf hissettiriyor. Benim dışımda her şey aynı kalmış gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namus
Romance-TAMAMLANDI- Aslında namussuz damgası yemem herkes açısından daha kolaydı. Ailemin isteği dışında bir erkekle ilişkiye girmiş olmam, hatta gayri meşru bir çocuğumun olması, evliyken başka bir adama kaçmam veya kötü yola düşmem tecavüz mağduru olmamd...