İkinci Bölüm

7.1K 465 85
                                    

Toy bir kadın değilim. Ondan etkilenmiş olabileceğim ihtimali aklımı kurcalıyor ve bunun önüne geçmeye çalışıyorum. Onunla asla karşılaşmamam gerektiğini biliyorum. Hakkında ne kadar az şey bilirsem o kadar iyi olacağını da bildiğim gibi. Ancak, gece hangi saatlerde geldiğini biliyorum artık. Gizlice perdenin ucundan gelişini bekliyorum. Gece gezmelerim, eğlencelerim son buluyor. Sabah uslu uslu işime, derslerime gidip geliyorum. Arkadaşlarım o hızlı hayattan bu monotonluğa dönmemi elbette ki anlayamıyorlar.

Ben de anlayamıyorum. Denedim... İlk başlarda hayatıma kaldığım yerden devam etmek istedim ama başaramadım. Onu merak etmekten, onu tekrar görmeyi istemekten bıkmadım, usanmadım.

Ben, Nisa'nın benden tam 4 yaş küçük olan ağabeyi Eşref Yiğit'e körkütük aşık oldum.

Kalbimin böyle bir çılgınlığa nasıl razı geldiğini bilmiyorum. Aslına bakılırsa, onun yaşını en başından bilmiyor olsaydım ona 25 yaşında demezdim. Ya da yaşa bu kadar takılmazdım. Ancak bilmiyorum, bu benim de üstesinden gelemediğim bir tabu olmalı...

Onu tanımıyorum. Görüntüsüne uyan bir olgunluğa sahip mi bilmiyorum, ancak bu bana ne olursa olsun yanlış geliyor.

Onları tanımamın üzerinden çok değil iki ay anca geçmiş, bir gün Nisa bana kalbimi durduracak bir hadiseden bahsediyor.

"Annemler de ağabeyime bir kız beğenmişler Kars'ta. Kız çok güzel, ağabeyim beğenir mi bilmiyorum tabii..."

Ne diyeceğimi şaşırıyorum. Kızın fotoğrafını da atmışlar Nisa'ya. Kız tesettürlü, temiz yüzlü bir kız. Yüzünde gram makyaj yok, yüzünde huzurlu, aydınlık bir tebessüm var, en fazla on sekiz yaşında falan olmalı diye geçiriyorum içimden. Kendimi o an öyle yaşlı ve çirkin hissediyorum ki, orada daha fazla duramayacağımı anlıyorum. Telefonuma kısaca göz atıp acil çıkmam gerektiğini söylüyorum. Tam kapıdan çıkarken, bir elinde anahtarla onunla karşılaşıyorum. Şaşkın bir şekilde kapının önünde taş kesiliyor. Beni hatırladığı için mi hayret ediyor yoksa evinden "uygunsuz" giyinmiş bir kadının çıkıyor olması mı onu şaşırtan, bilemiyorum.

Yutkunuyorum.

Derin bir nefes alıyorum. Elindeki anahtarlar yere düşüyor yavaşça ve bu onu şaşkınlığından sıyırıyor. Başını kaldırıyor, kendimi tebessüm etmeye zorluyorum ve bir baş selamıyla yukarıya çıkan merdivenlere ilerliyorum. Sarsak adımlarla nasıl yukarı çıkıp kendimi eve attığımı bilmiyorum.

Bugün son diyorum. Bir daha onu pencere kenarlarında beklemek, onu sorup soruşturmak yok.

Sözümü tutuyorum. Onun geleceği saatte evde olmuyorum. Cavidan'la sürekli gezip tozuyorum. Nisa, ağabeyinden bahsedecek olsa duymazdan geliyor, konuyu değiştiriyorum. Uzun bir süre devam ediyor bu. Ona gitmek yerine Nisa'yı davet etmeyi seçiyorum genelde. Ancak Nisa bir gün hep ben geliyorum size diye sitem ederek, börek yaptım gelip yiyeceksin diyor. Gün ortası evde olmaz diye düşünüp onu kıramıyorum. Nisa okulundan ve derslerinin ne kadar zor olduğundan bahsediyor. Birkaç dönemdir alttan altığı dersler olduğunu, yıprandığını, ama inatla okulu bırakamadığını anlatıp duruyor. Yüksek lisans yapıyor oluşum onun için akıl almaz bir olay.

Kapının açılma sesini işitiyorum. Yerimde adeta sıçrıyorum. Ne yapacağımı bilmeyerek elimde poğaçayla kalıyorum.

Kendi kendine söylenirken duyuyoruz onu. Evde benim olduğumun farkında değil henüz.

"Nisa sen beni annemlere şikâyet mi ediyorsun? İkide bir beni arayıp kızı gece evde yalnız koyma diyorlar. Ne zaman yalnız kaldın yer elması? Telefonu yeni kapattım. Aklımı kaçıracağım... Tutturdu bir de evlenme yaşın geldi, o kızı beğenmedin mi diye? Gösterdiği kızlar da lise bebeleri, hepsi senden küçük!"

NamusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin