|Senden nefret ediyorum, varlığından nefret ediyorum.Hayat oyunlarla doluydu, bazen istediğiniz her şey hemen olmazdı, bazen ise hiçbir zaman ona ulaşamazdınız. Ne yaparsanız yapın kaderin pek de adil olmayan oyunu piyon olarak sizi seçebilir ve tek bir celsede umursamadan haracayabilirdi. Umutlar var olduğu sürece sevgi tükenmez sözü artık Taehyung için geçerliliği, tarihi geçmiş bir ürün gibiydi. Komik geliyordu, tüm bu yaşananlar fazlasıyla komikti.
Gülmek istiyordu, ancak fazlasıyla dengesiz olduğundan hiçbir şey yapamıyordu.
Çok saçmaydı, birine iyilik yapmıştı. O omegayı diğer alfalar gibi satmamıştı. Hayatının mahvolmasına izin vermemişti.
Hiç tanımadığı birini saatlerce sırtında taşımıştı. Yemeğinin çeyreğini kendisi yemiş hepsini omegaya vermişti. Onun kendisinden fazlasıyla korktuğunu anladığında onunla dakikalarca konuşmuş, sevdiği kadını anlatmıştı.
Ondan nefret ediyordu, resmen iftiraya uğramıştı. Konuşamıyor olması ise onu daha masum biri görünümüne getiriyordu.
O omega resmen şeytandı, belki de konuşabiliyordu. Artık ondan her şeyi bekliyordu.
"Taehyung."
Esmer, ağaca asılan torbadan sinirini çıkarırken babasının sesiyle arkasına dönerek ona doğru yaklaşan adama sinirli gözlerini dikti.
"Ne halt ediyorsun burada?"
"Bir şey yapmıyorum."
"İyi, şu terli hâlinden bir an önce kurtulup Jungkook'un yanına git. Yalnız hissediyor."
Taehyung sinirinden bir şeyleri parçalamak istiyordu. Kurdu çıldırmış durumudaydı.
“Tanımadığın birine nasıl benden daha iyi davranabilirsin? Ben senin oğlunum, hayatım mahvoluyor görmüyor musun!? Ömrümün sonuna dek acı çekeceğimi bilsen de beni o cehenneme atmaktan geri durmuyorsun. Şunu bil ki baba, seni asla affetmeyeceğim. Hayallerimi, hayatımı elimden aldığını asla unutmayacağım.”
Hızla dönüştüğünde babası ne olduğunu anlamadan ormana doğru koşmaya başlamıştı. Eğer kendini sakinleştirmezse kontrolü dışında bir şeyler yapacağından korkuyordu.
-
Gece yarısı olmak üzereyken Taehyung fazlasıyla terlemiş bir şekilde eve girdiğinde aldığı farklı omega kokusuyla-Jungkook'un kokusuyla- sinirinin gerildiğini hissetti. Odaya girdiğinde küçük koltukta uyuyan gencin yanına doğru ilerleyerek kenarda duran su bardağından birkaç damla su alarak yüzüne dökmüştü. Böyle bir şey beklemeyen Jungkook şaşkınlıkla küçüldüğü koltuktan kalktığında Taehyung öfkeyle konuşmaya devam etti.
"Benim odamda uyuyamazsın. Defol git."
Taehyung, suratına kapıyı kapattığında Jungkook onu anlayışla karşılayarak sırtını kapıya yaslayıp beklemeye başladı. Sadece bir hafta önce her şey çok daha farklıydı diye düşündü. Abisi... Onu canından çok seven abisi yanındaydı. Mutluydu Jungkook, güvendeydi, sevginin sıcak kollarında büyümüş bir çocuktu. Kasabadaki herkes onu sever sayardı, bir kez bile dışlandığını, küçük görüldüğünü hatırlamıyordu.
Yaşadığı tüm kötü şeyler son bir haftaya aitti. Abisinin ölümü, alfalar tarafından alıkoyulması... İğrenç bir çöp parçasıymış gibi davranılması sadece iki gün önceydi.
İlk defa konuşamamasının onun kendisini diğerlerinden eksilttiğini anlamıştı. Şimdiye kadar bunun hakkında sadece on beşli yaşlarından düşündüğünü hatırlardı. Ay ışığının aydınlattığı evde abisinin özlemiyle dizlerini kendine çekerek gözlerini kapattı. Eski zamanlarını hatırlamaya çalıştı.'Keşke ben de orada, onunla ölseydim' diye düşünmüştü. Belki de ölmeliydi, yaşamak için bir amacı yoktu.
"Hey, burada ne yapıyorsun?"
Duyduğu kalın tınıyla dolmuş gözlerini hızla silerek ayağa kalktı. Taehyung'un babası meraklı ve uykulu gözlerini kendi üzerinde gezdirirken beklmeye başladı.
"Yoksa seni dışarı mı attı?"
Adam sinirle elini kapının kulpuna koyduğunda Jungkook araya girerek telaşla başını olumsuz anlamda sallamıştı.
Eğer babası bir kez daha ona kızarsa canının acısından ölebilirdi.
"Öyleyse ne arıyorsun burada?"
Küçük olan parmağıyla mutfağı gösterdiğinde yaşlı adam anlayışla karşılayarak konuşmaya devam etti.
"Biliyor musun ben de acıktım."
-
"Zamanla alışırsınız birbirinize."
Soobin abisinin omzunu patpatlayıp yemeğine devam ettiğinde Taehyung çubukları seslice masaya bırakarak sıkıntıyla nefes verdi. Tüm gece sigara içip ağlamaktan başka hiçbir şey yapamamıştı. Öylesine canı yanıyordu ki. Ailesinin hiçbir şey olmamış gibi kendisini sakinleştirmeye çalışmaları daha da öfkelenmesine neden oluyordu.
"Anlamıyorsun. O sürtük bana iftira attı. Neden kimse bana inanmıyor!?"
"Hyung, alfaların da zor durumları olabilir. Seni anlıyorum, omega kokusuna katlanmak zor olabiliyor."
"Soobin!"
Küçük kardeşi kıkırdayarak odadan ayrıldığında esmer sinirle peşinden gitmeye başlamıştı ki karşısına çıkan bedenle hırsına yenik düşmüştü.
Hızla Jungkook'a omuz attığında küçük olan geriye çekilerek kendisinin geçmesini beklemişti. Taehyung anlamıyordu, yüzsüz bir şekilde hâlâ karşısına çıkmasını anlamıyordu. Sevdiği kadını, ilişkisini mahvetmiş, kasabada büyük bir dedikoduya sebebiyet vermişti.
Elini omeganın ensesine atarak hıncını almak istercesine kendine doğru çekmiş, yüzlerini yakınlaştırıp konuşmaya başlamıştı.
"Senden nefret ediyorum, varlığından nefret ediyorum duyuyor musun beni? Bu gözlerde yalnızca hâyâl kırıklığı göreceksin. Hayatımı mahvettin, benden her şeyimi aldın.”
-
Selam🥀
Hayat nasıl gidiyor?
Sizi seviyorum, mavi kalın💙🎐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alpha's bright star 'tk ✓
Fanfiction"Sen mi güzelsin yoksa beklemek mi? Şansın bile yok. Tabii ki beklemek. Ama yalnızca seni." Alfa Kim Taehyung Omega Jeon Jeongguk (Smut uyarısı) başlangıç: 06.01.2019 bitiş: 06.12.2020