35

16.7K 1.7K 436
                                    

bölüme başlamadan önce sizden bir isteğim var:" bol bol yorum yapıp hikâye hakkında düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum! yorum okumak motivemi arttırıyor🤭

iyi okumalar💙

bölüm müziği: the winter, balmorhea

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm müziği: the winter, balmorhea

|Sen mi güzelsin yoksa beklemek mi? Şansın bile yok, tabi ki beklemek. Ama yalnızca seni.

Seni gördüğüm ilk an, hâlâ tıpkı bir çocuğun gördüğü rüyadaki kelebek etkisinden hiçbir farkı yok. Anılar... Anılarımız kesik kesik değil, hayır hayır sadece benim aciz zihnime anı kollayan zaman, en durgun anlarımda tıpkı yakalarıma yapışırmışcasına anılarımın en ücra köşelerine girip bizi sorgulatıyor sevgilim. Seni, varlığını, sorgulatıyor. Sanki, sanki hiç olmamışsın gibi. Sanki o güzel kokun tenime hiç sinmemiş gibi Jeongguk. Dün gece ben tıpkı bir hayin gibi sana ihanet etmek istedim. Kırıp dökmek konusunda oldukça maharetli olduğumdan ölümümün bir cansızdan farksız yatan bedenin için çok da sorun olmayacağını düşünecek kadar çaresiz kaldım ben. Sana söyledim Jeongguk, sana defalarca kez söyledim. Güçsüzüm ben sevgilim, tek bir rüzgarda köklerine dek topraklarından kopabilecek aciz biri. Ama sen yanıldın, inanamak istemedin. Güçsüz olduğuma inanmak istemedin. Sığındın bana, öyle zannettin. Hâlbuki ben o kokunu duyamamış olsaydım, hangi kuvvetle seni koruyabilir, nasıl olur da seni teselli ederdim? Bugün yağmur yağıyor, sevdiğini biliyorum Jeongguk. Hissetmek senin en büyük tutkun. Bir çiçeği, bir kokuyu, yağmuru, sevgiyi, beni hissetmeyi seviyordun öyle değil mi? Beni ve aciz düşüncelerimi gerçekten hissediyor musun? Bunun başka bir açıklaması olamaz, dün gece beni senden koparacak o zehrin tek bir gözyaşınla yok olması ne kadar mümkün?”

-

Yağmur damlaları pencerlerin kenarlarına naifce süzülmeye devam ederken gökyüzünün henüz aydınlığın hâkimiyetine girmediği bir zaman diliminde Jeongguk saatler öncesinde evden ayrılıp dışarı çıkan Taehyung'un sabaha kadar ne yaptığını sorgulamakla geçmişti saatleri. Eşinin uzaktan dahi burnuna dolan o sarhoş edici kokusunu bulunduğu yataktaki yastığından yetinmeye çalışıyordu, fakat söylediği sözler her an zihninde tıpkı zincire takılmış bir çark gibi yerinden kıpırdamıyor, varlığını da belli etmeyi ihmal etmiyordu.

Küçük elleri huzursuzca yatakta gezinirken hissettiği yumuşak parçayı kendine çektiğinde karanlıktan olsa gerek ne olduğunu pek çözememiş, daha sonrasında ise bunun Taehyung'un tişörtü olduğunu anlayıp üzerine giymişti. Özlüyordu, her şeyden daha çok özlüyordu onu. Kim Jeongguk nankör biriydi ve henüz hayatında neredeyse bir senedir yer alan bir adamın yokluğunda duyduğu acıyı abisinin ölümünde hissetmişti. Bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Onu büyüten, tıpkı bir çiçekmişcesine ilgi gösteren abisinin ölümüyle onun yokluğu nasıl aynı acıyı verebilirdi? Kim Taehyung öyle bir girmişti ki hayatına, "Ondan öncesi yoktu." deseler bir dakika dahi sorgulamadan kabul ederdi muhakkak ki. Zira, onun varlığı hayatının her anındaydı. Garip bir o kadar da özel bir histi. Yaşananları, söylenenleri henüz idrak edememişti. Sözler tekrarlanıyor fakat bir anlam ifade etmiyor gibiydi. Beyni düşünme yetisinden yoksun bir şekilde iflas bayrağını çekmişcesine durgun bir şekilde dalları sertçe cama vuran ağaçların rüzgarla olan imtihanını izliyordu.

alpha's bright star 'tk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin