Final

15.2K 1.1K 513
                                    

|Elma dilimleri ve kuru çörekler.

bölüm müziği: me before you orchestral- craig armstrong

Paketlenmiş koli yığınlarınının üzerine son paketi de ekleyip etrafa baktığımda her şeyin tamamlandığını fark ederek rahatlamış bir nefes verip, eşimin yanına doğru meridvenlere ilerlemeye başlamıştım. Şömineyi en son sabaha karşı yaktığımı hatırlıyordum, yanmış odun küllerini temizledikten sonra bir daha yakma gereği duymadığımız için ev akşam vaktinde hayli soğumuştu. Kış bitmek bilmemiş, soğuk bir esinti henüz bulunduğumuz bölgeyi terk etmemişti. Üzerimdeki yün ceketin siyah düğmelerini ilikleyerek kapıyı açtığımda yatağın üzerinde küçük valize kıyafetlerini özenle dizen Jeongguk'un yanına ulaşarak yorgun bir şekilde bedenimi yatağa bıraktım. Kısa süreliğine bana bahşedilen bu rahatlama hissiyatıyla tüm endişelerimin birkaç saniyede yok oluşunu deneyimledim.

“İşten izin alabildim, babam başka birini ayarlamış benim yerime. Bir hafta seninleyim...”

İşaret parmağım diz kapağının üzerinde usulca gezinirken elimi keten kumaştan yapılma pantolonla örtülmüş bacağının üzerine atarak bedenini kendime doğru çektim. Yumuşak, kıvrım kıvrım olmuş kahve saçları arasında kendi ait olduğum dünyaya kapı bulmuşcasına burnumu tutamların içinde gezdirirken, bir elimle minik karnını okşuyor bedenini kendi bedenime bastırıyordum. Çok güzeldi, hâyâl edeceğimin ötesinde bir eşe sahiptim. Eğer o gün, onu kurtardığım gün peşimden gelmeseydi belki de bugün çok büyük bir hatanın içinde kaybolmuş, yalnız ve öfkeli bir adamdan daha fazlası olmayacaktım. Onun sevgisi beni dizginliyordu, içimdeki asiliği, kanımı, vahşiliğimi elleri arasında tutuyordu. Yalnızca bir dudak büzmesiyle, gözlerini üzerimden çekmesiyle tüm varlığımı kaybetmişcesine peşinde dolanıyor ilgi isteyen bir çocuktan farksız parlak harelerini üzerimde istiyordum.

“Geri kalanı ben hâllederim.”

Eşimin sıcaklığından ve tatlı kokusundan uzaklaşarak yatakta doğrulup henüz dolmamış valizleri yere bırakıp hızlı bir şekilde dolapta kalan kıyafetleri indirmeye başlamıştım. Vahşi alfaların bulunduğu bölgeden taşınmak hayli zor, sorunlu bir işti. Eğer babam hatrı sayılır bir adam olmasaydı buradan adım atmamız söz konusu dahi olamazdı. Diğer sürüler tarafından lanetli ve barbar olarak bilinen, herkesten daha farklı özelliklere sahip olan biz vahşi alfaların bulundukları yerde sorun çıkarmaması pek de olası değildi. Hâl böyleyken, kimsenin güvenini kazanacak bir durumda da değildik fakat Jeongguk sayesinde, bir omega ile evli olduğum için, tedavi gördüğü kasaba kapılarını bize açma kararı vermişti. Kabul etmek gerekirse eşim  için bu durum bir çeşit hediye gibiydi. Her şeye sıfırdan başlamamız için muhteşem bir fırsatımız vardı önümüzde. Jeongguk yeni birileriyle tanışabilir, çekinmeden merkeze inip gezinebilirdi. Artık yalnız değildi, tıpkı kendisi gibi onlarca omega vardı. Her ne kadar bağlarım tamamen kopmamış olduğundan, bir ay boyunca Jeongguk'u tedavi olduğu yere bırakıp, işime geri dönüyordum. Bir eğitmendim ve öylece her şeyi bırakmam imkânsızdı. Yine de ikimiz için, geleceğimiz için, çok mutlu hissediyordum.

Halihazırda Jeongguk'un şifacıdan aylar boyunca aldığı eğitimi varken, konuşmaya başladıktan sonra klinikte çalışma imkânının da sunulmuş olması eşimi hayli heyecanlandırmıştı, ayakları üzerinde durmak ve evimize katkıda bulunmak istediğini uzun süredir söylüyordu fakat onu vahşi alfaların arasında çalıştırmak zarar görmesini kabullenmekten farksızdı. Jeongguk her zaman ince düşünen, hassas bir kalbe sahip biriydi. Bazı zamanlar düşüncesiz davranarak farkında olmadan incitiyordum onu, benden saklamaya çalışsa da geç de olsa yaptıklarımı ince bir süzgeçten geçirdiğimde onu kırdığım ya da canını sıkmasına neden olduğum noktayı buluyordum. Jeongguk'u hak etmediğimi biliyordum fakat ona büyük bir sadakat ve aşkla bağlıyken eşim için daha iyi biri olmak adına çablamaktan başka seçeneğim yoktu.

alpha's bright star 'tk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin