Multimedyada Pablo var arkadaşlar. Keyifli okumalar diliyorum.Pablo, kendisi için hazırlanan odaya girip üzerindekilerden kurtuldu. Göğsündeki morluğu görünce yaşadıkları bir bir aklına doluştu.
Cihangir'in hakkında bulduğu her ipin ucu Gülce'ye bağlanamadan kopuyor, yerine başka hikayeler geliyordu. Kilitli noktanın Marcus olduğunu farketmiş bile olsa uzun zamandır hiç bir açığını bulamamış olmak şüphelerini hep zayıflatıyordu. En son, yapılan anlaşma tekliflerini ortadan kaldırmasıyla kilidin Marcus olduğuna emin olmuş ve her şey çözülmüştü. O günden sonra Marcus 'u takip ettirmiş her yaptığından haber almıştı. Marcus 'u tek takip ettirenin kendisi olmadığını da bu şekilde öğrenmişti. Marcus 'u kimin, neden takip ettirdiğinin peşine düşünce de Korhan Karan'a ulaşmıştı. Korhan'a ulaşması çok kolay olmuştu. Marcus'un yardımıyla Gülce'yi kurtarabilmişti ama içi hiç rahat değildi. Peşine düştüğü gerçeklerin ağırlığı üzerine iyice çöktüğünde aynadaki görüntüsünden uzaklaşıp kendini küvetin ılık suyuna bıraktı.Gülce, Pablo'yu dinlenmesi için bırakıp odasına çekildi. Tüm günü Pablo'yu bekleyerek geçirmiş ve elle tutulur hiç bir şey yapmamıştı. Roma'daki özgürlüğünü burada yaşayamayacağını çok iyi biliyordu. Pablo'yla dışarıda görünmesi dedikodu kazanına bir odun atmış olmak demekti. Manşetleri görür gibi oldu " İtalyan sevgilisiyle kameralara yakalanan Gülce Demir..." böyle bir haber çıksa Cihangir ne yapardı diye düşündü. Her düşüncesinin sonunun Cihangir 'e bağlanması hiç iyi değildi. Unutabilmek için yaşadığı onca acıyı tekrardan yaşamak istemiyordu. Zorla kurduğu düzenin şimdi babasının vefatıyla tekrardan alt üst olması genç kızı güçsüz bırakıyordu. En çok da Cihangir'i düşünmek bütün gücünü tüketiyordu. Sergi salonunda karşılaştığı ana gitti aklı, bakışlarındaki özlem ve acı çok yoğundu. Bir anda kendini saran kokusu... Ne kadar çok özlediğini anlamıştı. Onca yıl onca çaba hep boşunaydı. Böyle mi olacaktı hep. Ömrü böyle mi bitecekti. Aniden ayağa kalkıp banyodaki çöp kovasına koştu. Dün akşamki siniri yerini acıtan bir özleme bırakmıştı. Çöp kovasının boş olduğunu görünce, hep aynı şeyi yaptığını farketti. Anlık öfkesine yenik düşüp her şeyi mahvediyordu. Asıl öfkesi Cihangir'e idi. Peşinden gelmemiş yalvarmamış kendini affettirmeye çalışmamıştı. O da vazgeçti diye düşündü. Vazgeçtiyse bakışları neden tam tersini söylüyordu. Gece yarısı Marcus 'u bile aşıp yanına neden gelmişti? Cevapsız sorularla kendini yiyip bitirirken kapısı hafifçe vuruldu.
Pablo, banyodan çıktığında kendini daha iyi hissettiğine karar verip Gülce'nin yanına çıktı. Biraz ağzından laf almak ve içindeki yükleri paylaşmak istiyordu. Cihangir 'in halinden çok etkilenmişti. Gülce'nin de aynı duyguları taşıyıp taşımadığını öğrenip bir plan yapacaktı. Odasına girdiğinde çok dağılmış bir kız bulmuştu. Babasının ölümü ve üzerindeki sorumluluklar tek başına kaldırabileceği türden değildi. Eğer isterse her şeyi arkasında bırakıp kendiyle İtalya 'ya dönebileceğini de söylemek istiyordu. Eskisi gibi tasarımlarını yapıp kendince mutlu bir hayat yaşayabilirdi. Kim bilir belki de aşık olup evlenirdi. Tüm sorularının cevabı Gülce'deydi ve bu gece hepsini alamasa da bazılarını alacaktı. Yoksa döndüğünde aklı hep burda kalacaktı. Akşamki gerginliğinden sıyrılıp şakayla ;
"Napıyorsun burda? Şakın beni evine davet edip ilk günden yalnız bırakacağını söyleme?
"Olur mu öyle şey? Dinlenmek istersin diye düşündüm. Kaşın Ne durumda?"
"Açılmış biraz dikiş atılacak kadar derin değil. Leman pansuman yaptı. Ayrıca bizim için kış bahçesini hazırladı sana ufak bir süprizim olmuş olabilir. Hemen hazırlanıp aşağı gel, yoksa çok şey kaçırırsın. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL'IN YARASI (tamamlandı)
RomanceCihangir, daha fazlasını duymak istemediğini belirten bir el hareketiyle Pablo'nun susmasını sağladı. "Marcus 'un sadakati Gülce 'ye ait. O olmadan yapacağız. " Cihangir, ağzından dökülen ismin ahengiyle kabini tutmak isteyerek elini göğsüne götürd...