Multimedya bir kaç paragraf sonra işinize yarayabilir. Keyifli okumalar diliyorum.
Pablo gittikten sonra Gülce, hazırlanmak için odasına çıktı. Pablo'nun anlattıklarını tam dinleyememiş, ne kadar çabalasa da aklını verememişti. Saate bakıp Cihangir ile buluşmasına üç saat olduğunu görüp kendini yatağına atıp düşünmeye başladı.
"Cihangir 'i eve girerken ya da çıkarken biri görmüş olmalı ya da biri içeri aldı ama kim? Leman yaşadıklarımın hepsine tanık oldu benimle ,en az babam kadar Cihangir 'i sevmez. Marcus ise İstanbul 'a yeni geldi , Cihangir 'i sadece geçen gün gittiğimiz sergide gördü. Ayrıca Cihangir odama bir kez daha gelmişti o zaman Marcus veya Leman 'dan her hangi bir ima duymadım. Kral diye bahsettikleri Cihangir olabilir mi? Ama Marcus önceden de tanıdığını ima etmişti. "
Kafa karışıklığı tüm sinirlerini bozmuş asıl önemli olayı ; Cihangir 'in altıda hazır olmasını söylediğini unutmuştu. Odasına giren Leman'la birlikte yerinden sıçrayarak istemeden Leman 'a sert çıkıştı.
"Neden kapıyı çalmıyorsun?"
"Çaldım , sizden ses gelmeyince de içeri girdim. Korkuttuğum için özür diliyorum. " diyip elindeki kutuyu göstererek ;
"Bu size gelmiş" dedi. Kırıldığını ses tonundan anlamıştı Gülce ama hayal kırıklığı ağır basıp hiç bir şey söylemeden kutuya doğru yöneldi. Kafasını kaldırıp hala beklemekte olan Leman'ı görünce; "başka bir şey yoksa çıkabilirsin " diyerek odadan çıkmasını bekledi. Çok ileri gittiğini biliyordu. Yıllardır yanında yargılamadan , sorgulamadan, sessizce destek olmaktan başka bir şey de yapmamıştı. Sabah duyduklarını sindirmesi ve çözmesi zaman alacaktı. O zaman içinde de Leman'a öfkesi geçecek gibi değildi.Kapının kenarındaki toz pembe, büyük kutuya doğru ilerledi. Üzerinde pembenin her tonunun olduğu güller ve bir not vardı.
"Bunları giymelisin "
Gülce el yazısıyla yazılmış notu diğer notun yanına koymak için ayağa kalktığında buyurgan not için biraz kızmıştı. "Rica etmek çok zor olmasa gerek " diye düşünerek tekrar kutunun yanına geldi. Kadife kapağına ve çiçeklerine zarar vermemeye çalışarak kaldırıp kenara koydu. İnce kağıtları usulca aralayıp toz pembe kaşe kabanı eline aldı. Hafızası yanıltmıyorsa bu kaban zaten kendinindi. Yedi yıl önce giymişti ya da bir dergide görmüştü. Kabanı bırakıp kağıtların arasından beyaz bir pantolon buldu. Bu kesinlikle bana ait diye geçirdi içinden. Hatta İtalya'ya giderken yanında götürememiş aynısından almıştı. Kafasında yavaş yavaş kombini canlanmaya başladı. Bir de beyaz triko bir kazağı olmalıydı. Kağıtları karıştırınca onu da buldu ve tabi ki beyaz botlarını da. Aklı yavaş yavaş , bin bir zorlukla unutmaya çalıştığı anılarla dolmaya başladığında aslında hiç bir şeyi unutamadığını sadece unutmuş gibi yaşamayı öğrendiğini anladı. Cihangir hep aklında ve kalbinde olmuştu. Yıllarca adını anmamış, duymamış bile olsa aslında hiç gitmemişti. Acaba Cihangir de beni bu kadar sevdi mi diye sordu kendine.
On sekizinci yaş gününü hatırlamamış, evine gittiğinde ise salonunda yarı çıplak bir kadın görmüştü. Onca yıl bunun açıklaması var mı diye düşünüp en sonunda da açıklamasının hiç de önemli olmadığına karar vermiş olmak Gülce'nin kişiliğinde ufak bir çatlak yaratmıştı. Üstelik hala Cihangir 'e güvenemiyordu. Bunca karmaşanın içine aşkı nasıl sığdırabilecekti. Sığdırsa bile nasıl yaşayabilecekti, işte bunları bilmiyordu. Tek bildiği, yedi yıl kaçtığı adama bir anda koşarak geri döndüğüydü. Hem de onlarca soru işaretine rağmen.Sorularını sıraya koymaya ve cevaplarının birbirleriyle ilişkilerini çözmeye başlayıp hayatının kontrolünü yeniden eline alması gerektiğine karar verip mutfağa indi. Etrafta yine kimse yoktu. Kendine bir kahve yapıp kış bahçesine ilerledi. Günlük gazetelerden birini eline alıp Marcus'un söylediği haberi aramaya başladı. Bulduğunda ise Marcus'un doğruyu söylediğini anlayıp başını ovuşturdu. Böyle her şeyden şüphe ederek yaşayamayacağını biliyordu. En iyisinin , yarın bu konuyu açıkça sormak olduğuna karar verdi. Önce Cihangir'i dinleyecek aklındaki soruların cevaplarını alacaktı. Sonra da Marcus ve Leman'ı dinleyip tüm gerçekleri öğrenecek ona göre bir plan yapacaktı. Kısa da olsa bir çözüm bulmuş olması içini rahatlatmıştı. Saatin baya ilerlediğini farkedip Cihangir 'in gönderdiklerini giymek üzere odasına çıktı.
Aynada kendine bakarken aklına gelen görüntülerle gözlerinin dolduğunu farketti.
Yedi yıl önce, Cihangir ile Uludağ'a gittikleri zamanki gibi giyinmişti ama için için biliyordu ki artık aynı kız değildi. O zamanlar Cihangir 'in aşkıyla sarmalanmış ayakları yere basmayan tasasız bir kızdı. Şimdi ise sorularla donatılmış aklıyla değil kalbiyle yine aynı kız olmaya çalışıyordu.Saat altıya gelmek üzereyken odasından çıktı ve merdivenlerde kendini bekleyen Leman'la karşılaştı. Lemanın endişeli ve kırgın suratına ifadesiz gözleriyle karşılık verdi. Leman'ı endişelendiren şeyin ne olduğunu merak etse de şimdi zamanı olmadığını düşündü. Tam yanından geçeceği sırada kolundan tutan kız ile durmak zorunda kaldı.
"Gülce, lütfen gitme!! Aynı yerden bir kez daha yara almana izin veremem. Lütfen beni dinle, bilmediğin çok şey var. Hepsini anlatacağım beni dinle lütfen gitme!!" Diyen Leman 'a kızgınlıkla baktı."Bilmediğim şeyleri anlatmak için yedi yılın vardı. En kötüsü bir tam günün vardı. Sen benimle konuşmak yerine Marcus'la konuşmayı tercih ettin. Şimdi gidiyorum ama döndüğümde her şeyi anlatacaksın! Beni anladın mı?"
Gülce sabaha, notu bulduğu zamana geri dönmeyi çok istedi. Ne kadar mutlu ve kaygısızdı. Şimdi ise sabırsızlıkla beklediği an gelmiş olmasına rağmen ayakları geri geri gidiyor, Leman'ın söyledikleriyle de karışmış kafasını toplayamıyordu.
Çalan zilin sesiyle Cihangir'in gelmiş olduğunu anladı. Kapıya doğru yönelip durdu. Geri dönüp Leman'ın karşısına geçti.
"Tek bir soru soracağım, doğruyu söylediğine inanırsam gitmeyeceğim. Bunca yıl neden değil de şimdi ? Neden şimdi anlatmaya karar verdin?
Doğrudan Leman'ın gözlerinin içine bakıp cevabı bekledi. Sadece dolan gözlerini görebildi kızın. Cevabı dolan gözlerindeki pişmanlıktı. Tekrardan kapıya doğru yöneldiğinde romantik olması gereken buluşmalarının çok sert geçeceğini biliyordu. Açmamak istediği tüm defterleri tek tek açıp bütün hesapları sormayı planladı. Aksi halde gelecekleri olamayacaktı.
Bir sonraki bölüm bol Cihangir'li dolayısıyla da atraksiyonlu ve romantik olacak. Ufacık bir spoiler ile okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL'IN YARASI (tamamlandı)
RomanceCihangir, daha fazlasını duymak istemediğini belirten bir el hareketiyle Pablo'nun susmasını sağladı. "Marcus 'un sadakati Gülce 'ye ait. O olmadan yapacağız. " Cihangir, ağzından dökülen ismin ahengiyle kabini tutmak isteyerek elini göğsüne götürd...