Müziğin hafifçe kulaklarınızı doldurmasına izin veriniz . İyi okumalar diliyorum hepinize...
Gülce , merdivenlerden çalışma odasına doğru ilerlerken Marcus ile yapacağı konuşmasını düşündü.
Okulunu bitirip İtalya'ya yerleşmek için gittiği gün , çantasını çaldırmış o sırada yanında beliriveren Marcus , hırsızı yakalayıp çantasını, en önemlisi de pasaportunu kurtarıp hayatına girmişti. O günden sonra da hep yanındaydı. Marcus, her zaman kendi gizeminde ve sessizliğinde kusursuz bir kalkan olmuştu Gülce için ve vazgeçilmezdi de. Artık ülkesine geri dönmek isteyip istemediğini sorması gerekiyordu. Planları arasında babasının ani ölümü yoktu , tabi Marcus'un ülkesini bırakması da. Kendi hayatı için Marcus 'tan isteyeceği bir fedakarlık değildi Türkiye'ye yerleşmek, o yüzden sormak fikrini almak zorundaydı.Çalışma odasının ağır kapısını açıp nefesini tuttu. İçeri bir adım girip bekledi. Yüzüne çarpacak anılardan kaçamazdı. Kafasını kaldırdı ve odanın her köşesini incelemeye başladı. Devasa kitaplığın önündeki koltukta babasının okuma gözlüğü son okuduğu kitaba ayraç olmuş orda öylece duruyordu. Hangi kitap olduğunu merak etmiş olsa da babasının yarım bıraktıklarını daha çok göreceğini düşünüp bakmadı. Çalışma masasına ilerledi. Elleriyle yaptığı kehribar tesbihi yine elleriyle yaptığı ince zümrüt işlemeli askısının üzerine özenle asılmış görünce göz yaşlarını daha fazla tutamadı. Belki de erkendi bu odaya gelmek için diye düşünmüş olsa da sarsılmaz kişiliğine ertelemeyi uygun bulmayıp çıkmadı odadan. Bir tarafı cam kaplı olan duvara doğru yaklaştı, babası buradan kendini izlerdi hep çocukluğunda. Bahçede oynarken babası tarafından izlendiğini bilmek hep güç vermişti. Şimdi o gücü nerden bulacağını düşünerek gözyaşlarına bir kere daha izin verdi.
Marcus birazdan gelirdi , yüzünü toplaması için fazla vakti olmadığını düşünüp topuklarının parkede çıkardığı sese odaklandı. Ne zaman duygularını susturmak istese böyle yapardı. Aklını durduramazdı ancak duygularını susturmasını zaman içinde çok iyi öğrenmişti. Kapının çaldığını duyunca gözlerine donuk bakışlarını yerleştirip seslendi.
" Gelebilirsin Marcus. "
" Beni emretmişsiniz efendim? "
Gülce, söyleyeceklerinin ciddi olduğunu belirten sesli bir nefesi dudaklarından dışarı bırakıp Marcus'a odaklandı." Benim geri dönmeyeceğimi biliyorsun, İtalya'daki atölyeyi buraya hatta Bebek'teki evime taşıyacağım. Sen dönmek istersen istediğin zaman ayrılabilirsin.
Marcus, şaşkındı. Gülce'nin dönmek isteyebileceği fikrine nasıl ve neden kapıldığını merak etmişti.
" Bilmeden sizi kıracak bir şey mi yaptım. Geri dönmek isteyeceğimi neden düşündünüz? "
" Marcus seninle hep bir diğer yıl için anlaştık ve hep İtalya'daki koşturmacada yanımdaydın. Burada , bugün yapılacak cenaze merasiminden sonra bir savaş başlayacak. Senin isteğin doğrultusunda hareket etmeliyim. Yanımdakilerin mecburiyetlerinden çok sadakatlerine ihtiyacım var. "
"Sadakatimden emin olduğunuz için teşekkür ediyorum. Ben sizin yanınızdayım siz aksini söyleyene kadar. "
Gülce, bariz bir şekilde rahatlamıştı ve bunu Marcus'a hissettirmekte sakınca görmedi. Kimsesiz kalmış gibi hissediyordu. Marcus da giderse her şey daha da zorlaşacaktı bundan emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL'IN YARASI (tamamlandı)
RomanceCihangir, daha fazlasını duymak istemediğini belirten bir el hareketiyle Pablo'nun susmasını sağladı. "Marcus 'un sadakati Gülce 'ye ait. O olmadan yapacağız. " Cihangir, ağzından dökülen ismin ahengiyle kabini tutmak isteyerek elini göğsüne götürd...