YUVA

10.6K 439 23
                                    

  Destekleriniz mesajlarınız ve yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. Hepinize iyi okumalar diliyorum...

Huzur.....
Cihangir, sonunda sahipsiz bedenine bulduğu yuvanın huzuruyla sarmalanırken, ruhu o yuvanın ta kendisine uçmuştu çoktan. Ne çok bedel ödemişti ve daha da ödeyecekti. Hepsi kollarında uyuyan narin bedenden yayılan yasemin kokusuyla sarmalanmak içindi. Bu kokunun tüm evine, yatağına, yastığına , bedenine nüfuz edeceğini düşününce kalbinde ilk baharın davetsiz çiçekleri açtı bir bir. Daha dün onlarca cana kıymamış daha onlarcasına kıymak için emir vermemişti sanki. Ruhunu kollarındaki kadınla yıkayıp bebek kadar masum kılmıştı. 

Burnunu kokunun kaynağıymışçasına çağlayan saçlarına sürttü. Güneşli hava öğlene doğru bir saatte olduğunu gösteriyordu. En son ne zaman bu saatte yataktaydı hatırlamıyordu. Kollarındaki kadının yüzünü, gözlerini, gülüşünü özlediğini hissettiğinde burnunu tekrar saçlarına değdirdi. Hiç bir kıpırdanmayla cevap alamadığında kalbine sinsi bir korku düştü. Doladığı kolunu Gülcesinin burnuna doğru kaldırıp eline değecek nefes izini bekledi. Daha önce hiç bir şeye bu kadar muhtaç olmadığını hissedince kalbi tekledi. Nihayet cılız bir sıcaklık avuçlarını yaladığında tuttuğu nefesini tekrar verdi. Daha sıkı sarıldı uğruna tüm dünyayı ateşe vermeye hazır olduğu kadınına. Tüm seslere kulağını sağır edip cılız nefes seslerine odaklandı. İnip kalkan göğsü kendi için de nefes alıyormuş gibi hissetti. Sanki yüz yıllardır uykuya hasret kalmış gibi uyuyan kadın için güzelliklerle doldurdu aklını. Yaşadığı tüm acıları silebilmesi mümkün değildi belki ama yerine koyabileceği güzellikleri olmalıydı. Dünyası Gülce gülsün diye dönmüyor muydu?

Ne kadar zaman öyle kaldı bilmiyordu. Kollarında kıpırdanan bedenle canlandı tekrar. Kasıklarında hareket eden dolgun kalçası Cihangir'in içindeki arzuyu yeniden filizlendirdi. Uyanmıştı artık Gülce. Sarmaladığı okyanus kokusu ve sırtına değen sert göğüsten vücuduna yayılan sıcaklıkla. Bundan sonraki tüm uyanmalarının böyle olacağını düşünüp kıkırdadı. Kulaklarına dolan melodik sesle Cihangir , daha huzurlu olamam dediğine utandı.

Gülce, sevdiği adamın yüzüne doğru dönüp "günaydın sevgilim " dedi, uykudan kırılmış nazlı bir sesle. Cihangir kalçasının hareketlerine dönerken açılan göğüslerinin eklenmesiyle deliye döndü. Arzudan kısılan gözleri , gün ışığını yeşil ormanlarına hapseden gözleri görmesiyle aydınlandı. "Gün şimdi aydı sevgilim" diyerek gülümsedi. Gülce, karşısındaki adamın yüzüne doğru yaklaşıp dudaklarının kenarına dudaklarını bastırdı uzunca. Geri çekilip bıraktığı etkiyi görmek istedi. Yüzüne baktığı adam aslan sürmesi gözlerini yavaşça kırpıştırıp sonunda araladı.
"Bir gün kalbimi durduracaksın biliyorsun değil mi?" Diye sordu. Gülce'den bir kıkırdama daha duymasıyla dudakları yukarı doğru sinsice kıvrıldı.
"Pekala oyun mu istiyorsun küçük hanım o zaman sıra bende " diyerek kızı aniden altına aldı. Çıplak tenleri birbirine değdiğinde yaptığından pişman olup yanına doğru devirdi bedenini. Her ne kadar çok istese de şimdi çok hassas olan kadına dokunamazdı. Dün mecburen yakmıştı canını bugün dinlenmesi gerekiyordu.

Giyinme odasına doğru ilerlerken durup
"Ben bu duşu kullanacağım istersen sen de banyoyu kullan " diyerek eliyle odanın arka tarafındaki büyük banyoyu işaret etti.
"Küveti hazırlayacağım sana, dün geceden kalan ağrılarına çok iyi gelecek." Diyerek banyoya ilerledi.

Yatakta tek başına uzanan Gülce , kasıklarındaki ağrıyı farkedip Cihangir 'in az önce neden kaçarak yataktan atladığını anlamış oldu. Banyoda olmasını fırsat bilerek giyinme odasının yolunu tuttu. Kıyafetlerini alıp banyoya girince suyun dolmasını bekleyen Cihangir ile karşılaştı.
" her ne kadar bu suyun içinde seninle olmak istesem de yapamam. " diyen Cihangir'in haklı olduğunu biliyordu. Kıyafetlerini yerleştirip "gerisini ben hallederim, " dedi.

KRAL'IN YARASI  (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin