Hepinize iyi okumalar diliyorum. Bölüm şarkısı , bölüm multimedyası fikri olan varsa çok sevinirim.
Ali Kemal, Cihangir'in çok şey anlatmaya çalışan gözlerindeki kaybolmuşlukla odasına doğru ilerleyişini izledi. Cihangir'in o odada Gülce'den kalan, bulduğu her şeye tapınacak olduğunu bildiği için, odanın detaylıca temizlenmesini sağlamıştı. Marcus'un öldürülmesine on dokuz saat kala Cihangir'in iyice dağılması işleri kolaylaştırmayacağından, kızacağını bile bile odayı toparlatmıştı. Bir hışımla aşağı inen Cihangir'den beklediği tepkiyi alarak sol gözünü tutup ayağa kalktı.
"Sol kolun gayet iyi durumda dostum. "
Sakinleşmekten gayet uzak olan Cihangir , Ali Kemal 'e bir yumruk daha indirmemek için kendini , baharın geldiğini gösteren bahçeye attığı an pişman oldu. Açmaları için gün saydığı yasemin çiçeklerinin yeşil toy yapraklarını görünce adımlarını hızlandırıp yanına kadar gitti. Gülce'nin izlerini odasından silmiş olsalar da ilahi bir güç sürekli karşısına çıkarıyordu işte. Minik odun gövdenin yanına diz çöküp göz yaşlarını bıraktı. Arkasından gelen Ali Kemal'in varlığını umursamadan eliyle okşadığı taze yapraklara bakarak ağlamaya devam etti.
"Gülce 'nin yanında nefes alması bu yaprakların yeşermesinden çok daha kolay biliyorsun değil mi?"
Cihangir duymuş ancak algılayamamış boş gözlerle Ali Kemal'in yüzüne baktı.
"Gülce hayatta kimsesi olmayan, sana aşık bir kadın. Onu yanında tutman dünyanın en kolay işi. Tutmana gerek bile yok o senin hep yanında olur zaten."
"Sen yine ne felsefesi yapıyorsun bana? Gülce yedi yıldır hayatımda ama yedi sabah bile Gülce'yle uyanamadım. Bana çok kolay diyip duramazsın, çok kolaydı da ben mi aptalım beceremiyorum?"
"Hayır dostum, sen aşık olmayacak kadar akıllı bir adamsın."
Cihangir, Ali Kemal'in boş konuşmadığını çok iyi bilmesine rağmen aşık olmadığını söylemesine anlam veremedi. Diz çöktüğü nemli topraktan yavaşça uzaklaşıp Ali Kemal'in karşısında durdu.
"Seni dinliyorum Ali Kemal, yine hangi mantıklı açıklamayla beynimi sikeceksin merak ediyorum. "
"Yedi yıl önce Cihangir , sadece madenlerin varken ne kadar kaygısız ve gençtin."
Cihangir sözü nereye getireceğini anlayarak ,
"Her şeyi yine şu abartı Kral adına bağlama dostum , sırası değil."
Ali Kemal sakinliğini bozarak karşısında duran Cihangir 'e doğru yürüdü.
"Tam sırası Cihangir! Gülce, annesini erken yaşta kaybetmiş, sevdiği adamın ihanetiyle yaşadığı yeri terketmiş, babasını ve hayattaki tek yakınını ardı ardına yitirmiş , hamile bir başına şu anda. Korkmuştur belki. Belki bir yerlerde saklanmış seni bekliyordur. Sana güvendi, senin pisliğinde senin için çabaladı. Evi iki defa saldırıya uğradı. Kimin yüzünden. Sana daha önce de söylemiştim ; ya saklanacaktın kendi karanlığında ya da hayatındaki mayınları temizleyip çıkacaktın karşısına. Hırsına yenik düştün Cihangir. Senin yenilmen bir Kralın daha çöküşü olur ki dünya çok çöken kral görmüştür ama gerçek aşk, fedakarlık... Bunlar sende yok dostum. Sen Gülce 'yi tacındaki en değerli taş olarak görüyorsun o kadar. Marcus'un hayatından vazgeçmeni anlarım bir yere kadar ama Gülce'nin peşine düşmek yerine hala kendini düşünmeni anlayamam. "
Cihangir, Ali Kemal 'i dinlerken aldığı kurşun yarasından daha büyük bir yaranın acısıyla son yedi yılını tek tek aklından geçirdi. Anlattığı her şey söylediği her kelime doğruydu. Belki de ilk defa hiçbir şeyi süslemeden yalın konuşmuş ve ilk defa bu kadar etkili olmuştu Ali Kemal. Neden bunları bu şekilde yüzüne vurduğunu bilmese Ali Kemal'e bir kez daha hayran kalabilirdi belki de ama maskesini düşürdüğü günden beri hamlesini bekliyordu. Düşüncelerini , sözlerine yansıtmamaya çalışarak Ali Kemal'in ne kadar ileri gidebileceğini ölçmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL'IN YARASI (tamamlandı)
RomanceCihangir, daha fazlasını duymak istemediğini belirten bir el hareketiyle Pablo'nun susmasını sağladı. "Marcus 'un sadakati Gülce 'ye ait. O olmadan yapacağız. " Cihangir, ağzından dökülen ismin ahengiyle kabini tutmak isteyerek elini göğsüne götürd...