Hepinize iyi okumalar diliyorum.
"Tam beş gün oldu Pablo!! Beş koca lanet gün boyunca Abadullah'ın Giray'a haber vermesini bekledik!!!!"
"Bak haklısın ama elimizde daha iyi bir plan yoktu anlıyor musun?"
"Giray'ı İstanbul 'a gönder ve benimle bir saat içinde Palm Jumeirah'taki Sun Set'e gel"
"Striptiz Club 'a mı? Kafanın içindekileri çok merak ediyorum 'RE' !
"Geç kalma!"
Cihangir telefonunu kapatıp kandurasını çıkardı. Siyah takım elbisenin çok ağır kaçacağını düşünerek koyu lacivert İngiliz kesim takımına karar verdi. Çalan telefonuna bakıp
"Tam zamanında " diyerek cevapladı."Kadınlar hazır mı? "
........
"Aksilik istemiyorum!!"
Cihangir kendi planını iplik iplik örmüş tüm hazırlıklarını yapmıştı. Giray'ı beklemek planının detaylarını en ince ayrıntısına kadar düşünmesini sağlamış kusursuz bir plan yapabilmişti. Şimdi tek yapması gereken sakince uygulamaktı. Pablo'ya biraz eğlenmesi için 1 saat vermişti. Abadullah'ın adamlarıyla buluşmak için 2 saat kadar vakti vardı. Aklı son günlerde iyice durgunlaştığını öğrendiği sevgilisindeydi. Marcus'un gönderdiği kısa videoda elindeki dergiyi dalgınca inceliyordu. Perçemlerinin alnına dökülüşü, ince narin parmaklarıyla sayfayı çevirişi ve derin v yaka kazağından görünen teni...
Bir an dağılan aklını toplayan Cihangir, elmas kol düğmelerini de takıp kendini dışarı attı. Sahte kimlikleri de alıp Pablo'yla buluşması gerekiyordu.Pablo, mekandan girdiğinde içerinin sigara ve ter kokusuna bir an yüzünü kırıştırdıysa da direklerdeki kadınların figürlerine dalıp kokuyu görmezden geldi. Yanına gelen tavşan kostümlü kadına viskisini söyleyip etrafı incelemeye devam etti. Adamlarının kendine yakın ve dikkat çekmeyecek şekilde yerleştiğini görüp Cihangir'i beklemeye başladı. Aklı birlikte beş gün geçirdiği Giray'a kayınca gülümsedi. Tanıdığı en mert adamlardan olduğunu düşündü. İstanbul'da edindiği dost sayısının artması İtalya'daki işlerini daha çok aksatması anlamına geliyordu. İstanbul'a döndüklerinde her ne kadar işlerinin başına geçmek istese de Giray'ın davetine katılacağına söz vermişti ve bir kaç gün daha işler bekleyebilirdi. İkinci viskisinin sonunda Cihangir 'i görüp etrafına bakınan adama elini kaldırıp arayışına son verdi. Mekanda artan kalabalık Cihangir'in de yalnız gelmediğini gösteriyordu. Cihangir'in her zaman asık gördüğü suratı mümkünmüş gibi daha da asıktı bu akşam. Pablo bir şeylerin ters gittiğini düşünerek ;
"Beni buraya neden çağırdın?"
"Memnun olmamış gibisin dostum? "
"Burası resmen üçüncü sınıf , hadi ama bu kadar zevksiz olacağımı da nerden çıkardın?
Cihangir Pablo'yu dinlerken masanın altından dizlerine vurup bir zarf bıraktı ve ne olduğunu anlamaya çalışan adama yüksek sesli bir kahkaha ile cevap verdi. Durumu anlayan Pablo, anlatmaya devam ediyormuş gibi yaparak dizindeki zarfa uzandı. Zarfa uzandığını gören Cihangir çok eğlenceli bir şeyler anlatıyormuş gibi yapınca kahkaha atma sırası Pablo'daydı. Elleriyle karnını tutuyormuş gibi yaparak hızla zarfa uzandı içindeki kimliğe bakıp cebine attı.
"Gerçekten mi 'RE' ?! Başka isim bulamadın mı? Oradan bakınca Tom gibi mi duruyorum? Bu soyad da neyin nesi ? Senin adın da Jerry öyle değil mi? Bu pislik adamları secimliliğimizle kandırmak değil planın öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL'IN YARASI (tamamlandı)
RomanceCihangir, daha fazlasını duymak istemediğini belirten bir el hareketiyle Pablo'nun susmasını sağladı. "Marcus 'un sadakati Gülce 'ye ait. O olmadan yapacağız. " Cihangir, ağzından dökülen ismin ahengiyle kabini tutmak isteyerek elini göğsüne götürd...