10

1K 68 38
                                    

Cihan'ı bir haftadan fazla bir süredir görmemem artık o kadar kötü hissettirmiyordu. Hatta kendimi toparlamaya ve hayatımı eski düzenine oturtmaya başlamıştım. Anlaşılan aşkım gibi alışkanlığım da bitmişti artık.

"Aras, akşam geliyorsun, değil mi?"

Cihan gece hayatını pek sevmediği için baya bir süredir arkadaşlarla tabiri caizse gecelere akamıyordum ama arkadaşlarım Cihan'la ayrıldığımızı bildikleri için bu kez beni de çağırıyorlardı.

"Nereye gidiceğiz?"

Soruma kahkaha atmıştı Berk.

"Oğlum, söylesek bileceksin sanki. 3 senedir yoksun böyle ortamlarda."

Söylediği haklı gelmişti o an için bana. Bu yüzden ters bir cevap vermek yerine konuyu dağıtmıştım.

"Ben eve geçeyim şimdi, konum atarsınız siz bana."

"Bana bak, ekmek yok tamam mı? Bu defa geleceksin bizimle."

Masadan kalktığım sırada Uzay'ın sesi geri oturmama neden olmuştu. Söylediğine ilk önce göz devirmiştim. Tam cevap vereceğim sırada bana izin vermeden Berk bu görevi üstlenmişti.

"Cihan yüzünden gelmiyordu hep. Aras'ı tanımıyoruz sanki. Bundan sonra asla kaçırmaz."

Berk'in Cihan'la anlaştığını pek söyleyemeyecektim. Zaten Cihan da pek haz etmezdi ondan.

"Berk, Cihan konusunu kapat artık."

"Bir şey söylemedim ki."

Evet, şu an için bir şey söylememişti ama son birkaç gündür Cihan konusunda resmen kafamı ütülüyordu çocuk.

"Şu an için demiyorum zaten. Bundan sonrası için uyarıyorum seni."

"Yalan konuşmuyorum sonuçta. Seni hep değiştirmeye çalışıp durdu. Uslu ev çocuğu istiyordu, yaptı da ama bir yerde patlayacağını söylüyordum ben. Sen okula gidip, akşamları sevgilinle vakit geçirecek birisi değilsin. Bunu anlayamadı o."

Önümde duran bardağı sağa iterek kollarımı tamamen masaya yerleştirdim bu çıkışının hemen ardından.

"Benim iyiliğimi istiyordu sadece. Hem ben o istediği için değişmedim. Aşkım için yaptım, hepinize en başından söylemiştim bunu. Onu rahatsız edecek bir şey yapamazdım."

Dudaklarının sağ tarafı yukarı tırmandığında yüzünde imalı bir gülümseme belirmişti.

"Sonuç peki?"

Soruyu bana sormadığını bana fırsat vermeden kendisinin cevaplamasıyla anlamıştım.

"Sen kendin olmayı özledin. En başından doğru bir ilişki değildi sizinki. Hırsız, bağımlı çocuk ve masum çocuk. Filmlerde olur anca bu."

Cihan onunlayken beni o kadar değerli hissettiriyordu ki, gerçek kimliğimden kurtulduğumu sanıyordum ama şu an yüzüme çarpan gerçeklik kalbimi sızım sızım sızlatıyordu. Ben Cihan'ın anlattığı, güvendiği o iyi adam asla olamamıştım. Çabalamıştım, çok çalışmıştım ama geçmişim beni rahat bırakmamıştı. Aklımın bir yerinde bu gerçeklik her zaman gizlin bir şekilde gerçekliğini saklamıştı.

"Aras, sen ona bakma. Yine ağzına geleni düşünmeden konuşuyor. Ne kadar değiştiğine ben şahitim lan."

Yusuf omuzumu destek verdiğini belli etmek istermişçesine sıktığında kafamı sallayarak teşekkür ettim adeta.

"Cihan'nın kankası olduğunu o kadar çok belli ettin ki, Yusuf."

Berk beni çileden çıkarmakla yeterlenmeyip Yusuf'a yürüyordu anlaşılan.

"Sus, Berk. Bundan sonra Cihan ile ilgili en ufak bir şey duymak istemiyorum. Anladın mı beni? En ufak bir şey dahi duymayacağım senden. Eski Aras'ı fazla özlemişsin anlaşılan. Eski Aras'ın geri dönmesinin en büyük faydasının sana olduğunu sanıyorsun ama bence iyi düşün bunu. Sinirli halimi hatırlamak bile istemezsin bence."

Gözlerini kısarak birkaç saniye özenle yüzümde gezdirdi bakışlarını. Benden bir tepki alamayınca sandalyeyi gürültülü bir şekilde geriye iterek hızla kafeden dışarı atmıştı kendini.

"Fazla üstüne gitmedin mi sence?"

Yusuf'un her zamanki merhametine gözlerimi devirdim.

"Salak salak konuşuyordu. Susturmam gerekiyordu."

Kaşlarını havalandırdı umursamazca.

"Bu şekilde, geçmişi açarak konuşman gerekmiyordu."

Yusuf'un beni suçlu çıkarma çabası sinirlendirmeye başlamıştı artık beni.

"Eskiden birkaç kez kafamız iyiyken sikiştik diye kendini bir bok sanmasına katlanamıyorum, Yusuf. Bunu sen de çok iyi biliyorsun."

Aşk Bile BiterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin