32

557 37 8
                                    

Yusuf

Cihan gittiği gibi salona geçip onu beklemeye koyulmuştum. İçimde barındırdığım korku duygusuyla bir türlü başa çıkamadığım için ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Ve onun neden olduğu kalbimin sıkışmasına da engel olamıyordum bu yüzden. Aras'ın yanına gittiği gerçeğini kabullenemiyordum resmen. Benim onun hayatında hiçbir yerimin olmadığını bildiğim halde aşık olduğu adamın, kardeşim dediğim adamın yanına gitmesine sinir oluyordum çaresizce.

Şerefsizliğimi iliklerime kadar hissettiğim o anlarda beni bu bataklıktan kurtaracak tek sesle kalktım koltuktan. Anahtar sesinin bir insanı bu derece mutlu ettiğine hiçbir zaman inanmazdım ama şu an tam da o duyguyu yaşıyordum işte.

"Evde miydin?"

Oturma odasının kapısında dikilerek sorduğu sorusuna cevap olarak sadece kafamı salladım.

"Ben odaya geçiyorum, bir sorun olmaz değil mi?"

Verdiği soruya cevap beklemeye başladığı sırada cevaplamak yerine aklımı meşgul eden soruyu sordum.

"Bu saate kadar Aras'ın yanında mıydın?"

Sesimi kendim duyduğum anda kalbim daha çok sıkışmaya başlamıştı. Ben resmen sinirli bir şekilde Cihan'dan hesap sormuştum az önce.

"Anlamadım?"

Kaşlarını çatarak odaya girip karşımda dikildi.

"Bu ses tonundan hiç hoşlanmadım Yusuf. Ne bu? Hesap mı soruyorsun benden?"

Gözlerime dikmiş gözlerinden kurtulamayan ben o an sadece sert bir şekilde yutkunmayı başarmıştım.

"Ben... Ben merak ettim seni sadece. Başına bir şey geldi sandım. O yüzden öyle çıkıştım bir anda."

Telaşla ona bir şeyleri açıklamaya başladığımda çatık kaşları çözülüp havalandı.

"Benden hesap soramazsın Yusuf. Seni gerçekten seviyorum, ne hissettiklerini de anlıyorum ama buna izin veremem. Anlıyor musun?"

Söyledikleri bir düğüm halinde boğazıma dizildiğinde gülümseyerek kafamı salladım.

"Tabi, anlıyorum seni. Gerçekten ne demek istediğini anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun, Cihan. Benim neler hissettiğimi anlamıyorsun. Neler yaşadığımın farkında değilsin sen."

Sertçe yüzünü okşayarak benden bir adım uzaklaşıp hemen ardından arkasını döndü bana. Aras'ın yanındayken bir şeyler olduğu çok belliydi. Birilerini kırmamaya özen gösteren Cihan şu an benim neler hissettiğimi önemsemiyordu resmen.

"Ne oldu bugün? Aras yine kandırdı seni, değil mi?"

Hızla bakışlarını yüzüme diktiğinde gülerek kafamı salladım sinirle.

"Tabi ki, kandırdı. Benimki de soru işte. Vazgeçilmez Aras yine Cihan'ı geri kazandı. Aras isterse geri alır, istemezse siktiri çeker. Doğru ya, ben bunu unutmuşum."

Sinirle dolan gözlerini bir saniye bile benden ayırmadan söylediklerimi dinledi beni bölmeden. Ağzımdan çıkan her kelimenin doğru olduğunu o da benim gibi bildiği için araya girmeye gerek bile duymamıştı.

"Böyle mi düşünüyorsun? Aras'ın bir oyuncağı olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten?"

Sinirli görüntüsünün aksine sakin sesiyle sorduğu soru beni kendime getirmişti o an. Ben yine ne saçmalamıştım böyle?

"Hayır, hayır öyle düşünmüyorum. Senin için hiç öyle bir şey düşünebilir miyim ben? Ben sadece tüm gün kendimi saçma sapan düşuncelerle doldurduğum için düşünmeden konuştum."

Pişmanlıkla dolu kalbimden fırlayan kelimeleri dinledikten hemen sonra bir şey söylemeden koridora çıktı. Gözünde gördüğüm kırgınlığı hazmetmeğe niyetli olmadığım için peşinden gittim ve odasına girmeden kolundan yakalayarak durdum onu.

"Cihan ben Aras'la yeniden başlamandan korktum. Senin hep mutlu olmanı isterim ama bu kez yapamadım işte. Onunla yeniden bir araya gelmeni istemedim. Ben seni tamamen kaybetmekten korktum. Bugün kararlı bir şekilde evden gidince ben sandım ki...."

"Aras'la seninle ilgili konuşmaya gittim. Onunla yeniden başlamak gibi bir niyetim yok, Yusuf. Bunu sana niye söylediğimi bile bilmiyorum ama açıklama gereği hissettim. Şimdi izin verirsem uyuyacağım."

Kolunu elimden kurtararak odanın kapısını açtığında son kez konuşup cevabımı beklemeden odaya girdi.

"Ve tüm gün onunla değildim. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı sadece."

Aşk Bile BiterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin