24

615 41 36
                                    

Aras

Kapımın gecenin üçünde çalınması pek hayra alamet olmasa bile içimdeki duygusuz piç yüzünden hiçbir korku yaşamadan emin adımlarla kapıya doğru adımladım. Berk'in geleceği ihtimalini düşünsem bile daha sonra bu saçma düşünceyi hemen kafamdan attım. Son zamanlar yaşadığımız problemler yüzünden geleceğini pek sanmıyordum.

Kapının zil sesi ikinci kez uzun bir şekilde duyulduğunda fazla bekletmeden kapı deliğinden bakmadan açtım. Karşılaştığım rengi kızarmış ve ayakta zorlukla durduğu açıkça belli olan Yusuf beni biraz korkutmuştu. Her daim kontrollü yaşayan Yusuf bu kez farklı gözüküyordu.

"Yusuf? Sen iyi misin?"

Telaşla sorduğum sorunun hemen ardından ağlayarak bana sarılan arkadaşım uzun zamandır acımayacan kalbimin korkuyla karışık bir acıyla canımı yakmasına neden oldu.

"Yusuf ne oldu? İyi misin oğlum? Kötü bir şey mi oldu?"

Sarılışımı bozmadan ardı ardına sorduğum sorulara cevap olarak sadece iki kelime almayı başarmıştım.

"Özür dilerim."

"Ne özrü Yusuf? Bak beni korkutuyorsun."

Sarılışımızı bozup onun yüzüne bakmaya çalışmam beni sıkıca saran kolları yüzünden boşa gitmişti.

"Çok özür dilerim, Aras. Ben bilerek yapmadım. Yemin ederim zamanla oldu. Ben anlamadan bir anda oldu."

Hıçkırıklara boğularak içimi acıtan Yusuf'un söylediklerinden hiçbir şey anlamama rağmen benden neden özür dilediğini zerre merak etmiyordum. Onu bu hale getiren şeyin ne olduğunu öğrenmek yerine iyi olmasını istiyordum sadece.

"Yusuf sakin ol. Hadi sakinleş. Ne olursa olsun, ne yaparsan yap seni affederim zaten. Özür dileyecek bir şey yapmayacağına da eminim. Hadi içeri geç artık. Hadi."

Yavaş yavaş kollarının boynumdan çözülmesinin hemen ardından vücudunu benden uzaklaştırdı. Ağlamaktan kızaran gözleri ve kırılmış sesiyle mümkünmüş gibi daha çok parçaladı kalbimi.

"Affetmeyeceksin, Aras. Bu kez affetmeyeceksin. Sana resmen ihanet ettim."

Dizimin bağlarının bir anda çözülmesi duyacaklarımdan korktuğumun bir kanıtıydı. Çocukluğum, ergenliğim, gençliğim olan Yusuf'un, daima güvendiğim Yusuf'un bana ihanet ettiğini kaldıracak güçte değildim. Onu kaybetmeye hazır değildim. Sadece şimdi de değil, ben buna hiçbir zaman hazır olmazdım. Hayatımda benim için ailemden bile değerli olan birisini öylesine bir yanlışı yüzünden kaybedemezdim.

"Yusuf, içeri geç. Bak iyi gözükmüyorsun. İçeri geç, bir kendine gel, ondan sonra konuşuruz."

Söylediğime sadece kafasını sallayarak cevap verdi. Gözlerini gözlerime dikip yeniden özür dilermişçesine bakıp dediğimi yapıp, içeri geçti.

Ayaklarım korkuyla onu takip ettiğinde vücudumu zorlukla taşıdığının farkına vardım. Ne olduğunu, ne anlatacağını bilmememe rağmen bu hale düşdüğüme göre duyduktan sonra toparlanamayacaktım. Aklımda binlerce senaryo kurarak kanepede oturan Yusuf'un tam karşısına koyduğum sandalyeye oturdum.

"Aras, ben özür dilerim."

Yere diktiği bakışlarıyla aynı şeyi yeniden söylemesi kalbimin hızını daha da artırdı.

"Özür dilemeyi keser misin artık?"

Yüksek sesle konuşmamı sadece kafasını sallayarak onayladı.

"Ben bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, Aras. Ben sadece özür dileyebiliyorum şu an."

"Ne olduğunu bana söylemen gerekiyor artık, Yusuf. Bak aklımda salak saçma senaryolar kuruyorum sabahtan beridir. Buna bir son vermen gerekiyor."

Gözlerini benden uzaklaştırıp yeniden yere diktiğinde içimdeki korku beni gebertecek düzeye gelmişti.

"Aras, ben..."

Oflayarak saçlarının arasına daldırdığı parmaklarıyla hırsla saçlarını karıştırdı.

"Ben bunu nasıl söyleyeceğim lan?"

Kendi kendine hesaplaştığı açıkça belli olduğu için içimdeki korkuyla beraber onun vereceği kararı beklemeye koyuldum. Zaten şu an için bundan başka bir şey gelmiyordu elimden.

"Aras, ben Cihan'a aşık oldum."

Bir anda söylediği cümleyi algılamadığım için gözlerimi gözlerini diktim. Gayet net söylediği şeyi tam olarak anlamayı çalışıyordum aptal gibi.

"Bak, ben nasıl olduğunu bilmiyorum. Engellemeye çalıştım ama farkına vardığımda artık tüm kalbimi ele geçirmişti. Farkına vardığımda engellemek için çok geçti, Aras. Beni anlıyorsun, değil mi?"

Başımda bir anda kendini belli eden ağrıyla hemen başımı ellerimin arasına alıp şakaklarıma baskı uygulamaya koyuldum.

"Sana ihanet etmek istemedim ben ama kenime de engel olamadım. Ona istemeden kapıldım. Şimdi de yapamıyorum. Ne kadar denesem de onu kalbimden atamıyorum, Aras."

Hiçbir şey hissetmediğim halde sadece kalbimin hızla çarptığını hissedebiliyordum. Duyduğum itirafla tepki veremeyecek bir hale gelmiştim resmen. Bu az önce kafamda kurduğum senaryolardan biri bile değildi. Bu benim hiçbir zaman aklımın ucundan bile geçmemişti.

"Yusuf, bu benim aklımın ucundan bile geçmezdi."

Aklımdan geçeni duygusuz çıkan sesimle söylediğim sırada Yusuf'un gözleri tekrardan dolmaya başlamıştı.

"Ben özür dilerim, Aras."

Fısıltılı bir şekilde tekrar ettiği özür sinirlenmeme neden olmuştu.

"Ne özrü oğlum, ne özrü? Cihan'dan daha yeni ayrıldım lan ben. Ne ara aşık oldun da geçip karşıma onun için ağlıyorsun?"

Sol gözünden usulca süzülen yaşa dokunmadan yanağında yol çizmesine izin verdi.

"Bundan başka ne söyleyeyim, Aras? Özür dilemekten başka ne geliyor elimden?"

"Ne zamandır aşıksın ona?"

Söylediğini umursamadan aklımdaki soruyu sordum aceleyle.

"Ben bilmiyorum. Bir anda..."

"Ne zamandır dedim?!"

Sinirle bağırdığımda şoka uğramış bir şekilde yüzüme baktı. Birkaç saniye sessizce öylece durdu ama hemen ardından yutkunarak konuşmaya başladı.

"İlk zamandan beridir."

"Seninle sevgilim diye tanıştırmama rağmen onu aşık oldun demek?"

Ürkütücü bir sakinlikle konuşmamı o devam ettirmedi.

"Kalbim benden habersiz sevdi. Engel olmaya çalıştım, Aras. Sana yemin ederim kalbimi ikna etmeye çalıştım."

"Ne engeli, lan? Resmen kardeşinin sevgilisine aşık olmuşsun. Ondan ayrıldığım gibi de evine almışsın. Bu mu lan senin kardeşliğin? Bu mu?!"

Sinirle yeri göğü inletecek şekilde bağırdığımda o da benim gibi bağırmaya başladı.

"Aşk lan bu, aşk! Ne yaptıysam yapayım engel olamadım işte! Ondan uzak durmaya çalıştım ama yapamadım! Şerefsizin teki olduğumu biliyorum! Kardeşinin sevgilisine aşık olacak kanı bozuğun, orospu çocuğunun önde gideniyim! Kendimden nefret etsem bile seviyorum işte! Ondan uzak durmak için kendime söz versem bile üzgün olduğunu gördüğüm gibi her şeye siktiri çekip yanında olmaya çalışıyorum! Ne yaparsam yapayım bu aşkı söküp atamadım ben! Her şeyi denedim, sana yemin ederim her şeyi denedim. Bir tek kendimi öldürürsem kurtulabilirim bu aşktan, bunun başka yolu yok. Deli gibi aşığım ona, deli gibi seviyorum onu."

"Siktir git buradan! Hemen!"

Aşk Bile BiterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin