Bir sonraki bölüm Yusuf ve Cihan ile ilgili olacak ❤️
Berk
İçimi yakan aşkla yeniden başbaşa kalmıştım. Kaç sene sonra tekrar onun kokusunu almam, teninin sıcaklığını hissetmem hayatımın yeniden tepetaklak olmasına neden olmuştu. Onsuz geçen günlerin hepsinin intikamını almak istiyordum. Tabi bunu onu inciterek değil, onu doya doya yaşayarak yapmak istiyordum. Ben intikamımı Aras'tan değil, özlemden almak istiyordum. Vücüdumu kemiren, ruhumu bir türlü rahat bırakmayan özlem duygusundan.
Onu tekrar hissettikten sonra yeniden bırakamazdım. Ona, kendime söz versem bile, gururum benden nefret etse bile, kendime olan saygımı yitirsem bile onu bırakamazdım. Bir şekilde yanında durmaya, onunla zaman geçirmeye ihtiyacım vardı. Bu seks yaparak bile olsa, sadece kendini rahatlatmak için bile olsa kabulümdü.
Evet, gurursuzun tekiyim ben. Evet, zavallıyım. Evet, salağım ama ben buyum işte. Ne yaparsam yapayım ben hiçbir zaman güçlü olamıyorum. Ben o olmadan yaşayamıyorum. Ne kadar denesem de olmuyor. Zamanında onu unutmak için, kendimi ona teslim etmemek için çok çalıştım ama başaramadım. Onsuzluktan köpek gibi korkuyorum ben. 3 sene önce yaşadıklarımı yeniden yaşamak istemesem bile kendimi durduramıyorum. Ona dokunamayacak olmak, kokusunu alamamak beni köpek gibi korkutuyor. Bir gün yine üzgün olduğu zaman yanında olamayacağımı düşünmek beni çıkmaza sürüklüyor. Sevgisiz hissettiğinde ben ona sevgimi hissettiremezsem diye ödüm kopuyor. Tüm bunlar benim ciğerimi söküyor. Korkuyorum işte. Onsuzluktan deli gibi korkuyorum.
Özlemden uyuşmuş vücudumu güçlükle bile olsa hareket ettirmeyi başarmıştım. Kapısının önünde zile basıp kapıyı açmasını bekliyordum. Gecenin üçü olması bile şu an umrumda olan bir şey değildi.
Birkaç dakika beklememin ardından uyuşuk gözlerle karşımda bulduğum Aras'a bir şey demeden kollarımı boynuna dolayarak kendime çektim. Uzatmama gerek yoktu sonuçta. Bunu yapacağım diye vücüdumu avutup getirmiştim buraya.
"Berk?"
Şaşkın çıkan sesini duymak istemsizce gülümsememe neden olmuştu. Uykudan yeni kalktığı için çatallaşan sesi... Eskiden sürekli duyduğum ve aşık olduğum o muhteşem kalın ses...
"İyi misin? Bir şey mi oldu?"
Sarılışımı bozmadan beni içeri çekerek kapıyı ardımdan kapattı. O soru sorarken ben hiçbir şey söylemiyordum. Sadece yaşadığım şeyin keyfini çıkarıyordum. Biteceğini, yeniden kalbimi kıracağını bildiğim halde kokusunun keyfini çıkarıyordum.
"Berk? Konuşsana."
Yeniden konuştuğunda artık daha fazla böyle duramayacağımı bildiğim için kollarımı çözüp ondan uzaklaştım. Dolan gözlerim ve titreyen vücudumla yeniden karşısında dikiliyordum. Çaresizliğimle ve yenilmişliğimle yeniden karşısındaydım.
"Ben..."
Kaşlarını çatarak söylediğim şeyin devamını getirmemi bekliyordu ama bu o kadar kolay bir şey değildi benim için.
"Sen ne, Berk?"
Gözlerine diktiğim gözlerimi utançla yere diktim söyleyeceğim cümleden hemen önce.
"Seni özledim."
Salonun ortasındaki sehpaya oturduğunu hissetmemle gözlerimi yerden kaldırıp vücuduna diktim. Söylediğime şaşırdığı her halinden belli oluyordu. 3 sene önce bunu söylediğimde gülerek bana sarılan adam şu an bu yaptığıma fazlasıyla şaşırmıştı.
"Ben bir cevap veremem buna."
Bu tavrına gülümsemeden edemedim o an.
"Bir cevap istemiyorum senden. Sadece birlikte uyumak için geldim. Buna gerçekten ihtiyacım var."
Konuşmamın sonuna doğru kısılan sesime tepki olarak yüzünü sıvazladı.
"Berk, bak bunu yapamayız."
Kafamı hızla olumsuz anlamda salladım.
"Hayır, hayır yanlış anladın sen. Sevgili gibi davranmak istemiyorum. Sadece tek gece burada seks dışında uyumak istiyorum. Kokunla sarmalanmama izin ver."
Sehpadan kalkarak yerinde çaresizce döndü ve ardından kafasını geriye atarak çaresizce ofladı.
"Birlikte uyuyamayız. Şu an yatağım boş değil."
Duyduğum şeyle yüzümde yeniden gülümseme oluşmuştu ama bu gülümseme diğerlerinden fazlasıyla farklıydı. Bu gülümseme acıyı gizlemek içindi. Bu kez içimdeki mutluğun veya kıpırdamanın sonucu değildi, bu kez içimden gözlerime doğru hücum eden yaşları durdurmak içindi.
"Anladım."
Sadece dudaklarımı oynatarak konuştum. Boğazımda oluşan yumru nefes almama engel olduğu gibi, sesimin çıkmasına da engel oluyordu.
"Gitmene gerek yok, burada kalabilirsin."
Teklifini düşünmeme gerek bile duymadığım için hemen kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Sen içerde başkasıyla uyurken benim burada uyumamı mı istiyorsun? Sen eskiden bu kadar acımasız değildin. Bu senin için bile fazla."
Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden söylediklerimle kollarını vücuduma sardı ve belimi merhametle okşamaya koyuldu. Gözlerimde biriken yaşlar birer birer firar ederken kalbim inanılmaz bir şiddetle çarpmaya başlamıştı. Kulağıma doğru fısıldayarak konuşması ise beni tamamen başka bir boyuta getiriyordu.
"Bu kadar çok benimle uyumak istiyorsan içerdekini uyandırıp evine yollayabilirim. Zaten bir birimizle pek fazla işimiz kalmadı."
Hala iki yanımda duran kollarım anında benden izinsiz onun beline tırmandı.
"Evet, istiyorum ama onu gönderdikten sonra duş al. Senin kokunla uyumak istiyorum. Tenine sinmiş başka bir kokuyla değil."
Sessiz bir şekilde gülerek benden ayrıldı.
"Tamam ama buna alışma derim ben. Bir seferlik bir şey."
Vereceğim bir cevap olmadığı için sadece kafamı sallayarak onu onayladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bile Biter
Short StoryGerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Eskiden kendinden daha çok umursadığın insanla birlikte olmak yorur muydu bir insanı bu denli? Kendine nefret etmesine neden olur muydu? Büyük aşkının bittiği düşüncesi aşka olan inancını bitirebilir miydi?