Cihan
Evde yalnızlığın beni kuşatmasına izin vererek sessizlikte kaybolmak adına nefes bile almamayı diliyordum resmen. Kafamın içinde yeteri kadar bir kargaşa varken etrafımın sakinliğine özen gösteriyordum anlaşıldığı üzere.
İçimde beni kavurup bitiren bir aşkın çiçeğini taşırken ayrılığa alışmak sanıldığı kadar kolay olmadığını öğrenmiştim son günlerde. Benimle bütünleşen, her şeyim olan aşkıma özlem duyuyordum ve olması gereken de buydu zaten. Büyük aşkımı bir çırpıda bitirip hayatıma devam etmem sahtekarlıktan başka bir şey olmazdı. Sonuçta ilişkiyi bitirmek isteyen taraf hiçbir zaman ben olmamıştı. Aşkını kaybeden taraf da ben değildim. Bunu ister miydim diye kendime sorardım bu soruyu. Cevabını çok düşünmeme gerek yoktu aslında. İlişkiye bitiren taraf olmak bana göre bir şey değildi. Ardında bir yıkım bırakıp yeni hayata adapte olmaya çalışmak, içinde büyüttüğün, büyüsün diye beslediğin aşkı bir çırpıda kaybetmek dayanılmaz bir boşluğa sürüklerdi insanı. Bunu empati yaparak bile anlamak mümkündür. Bazen bir şeyleri anlamak için illa onu yaşamaya gerek yoktur. Bunu düşünerek bile hissetmek mümkündür.
"Cihan, hala uyumadın mı sen?"
Ve evet, ona yük olduğumu düşündüğüm, en kısa sürede yeni bir ev bulacağıma söz verip ama bulamadığım için mahçup hissettiğim Yusuf da gelmişti.
"Cihan? Bir sorun mu var?"
Yayıldığım kanepede mahçuplukla dikleştiğimde elini omuzuma koyarak vücudumu tekrar geriye yasladı.
"Kendini rahatsız hissetme artık. Bu evde olman benim için kötü bir şey değil, aksine yalnız hissetmediğim için iyi bir şey."
Karşıma geçip oturmuş ve kaçırmama rağmen gözlerini gözlerimle buluşturmayı bir şekilde başarmıştı. Ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı pek bilemediğim için kafamı geriye attım sadece.
Ben son zamanlar Cihan olmaktan çıkmıştım resmen. Birisine yük olmak bana göre olmamıştı hiçbir zaman ama kaç haftadır Yusuf'a yük oluyordum ve ne kadar debelensem de kurtulamıyordum bu histen.
"Burada istediğin kadar kalabileceğini ben söyledim zaten sana. Kendini rahatsız hissetmeme neden en ufak bir şey yok."
Cevap vermeyerek oturduğum yere daha çok sindim bu kez. Anlayışlı tavırları ona karşı daha çok mahçup hissetmeme neden oluyordu.
"Aras'la birlikteydim."
Bakışlarımı hızla yüzüne odakladığım sırada küçük bir gülümseme belirdi yüzünde.
"Nasıl? Dikkat ediyorsun, değil mi? Yeniden eski bataklığa dönecek demiyorum, ona güveniyorum ama ani boşluk yüzünden yanlış bir şey yapmasından korkuyorum."
Endişeyle soluduğumda hala gülümseyerek bana bakıyordu. Bir şey demedi ilk birkaç saniye, ardından derin bir nefes alarak konuştu.
"Özür dilerim ama eski hayatını özlemiş gibi gözüküyor. Bu gece eskiden gittiği gibi bir bardaydı."
Duyduğum aslında kimine göre abartılacak bir şey değildi ama ben onunla geçmişi yüzünden yaşadığı pişmanlıkların şahidiydim. Açılan yaralarını zorlukla bile olsa teker teker saran kişi bendim. Ama şimdi yeniden eski hayatına aceleyle sürükleniyordu ve istesem bile bir şey yapamıyordum. Yanında olup onu durdurmak için can atsam bile elimden bir şey gelmiyordu.
"Yusuf, belki de arkadaşlık teklifini kabul edip yanında olmalıyım. Belki o şekilde onu hata yapmaktan kurtarabilirim."
Düşünmeden dudaklarımdan dökülen kelimeler Yusuf'un alayla gülümsemesine neden olmuştu.
"Hala ona olan aşkın cayır cayır yanıyor Cihan. Yanında olmak seni üzmekten başka bir işe yaramaz. Adam kendi hayatına çok erken geri döndü zaten. Engel olabilsem ben olurdum, değil mi?"
Kalbim duyduğum gerçekleri kabul etmek istemiyormuş gibi sıkışırken yüzümü buz tutmuş ellerimin arasına alıp gözlerime rahatlamak adına baskı uygulamaya başladım.
"Yusuf, eski hayatına geri dönmemesi gerekiyor. Kendine olan tüm güvenini kaybeder eğer öyle bir şey olursa. Sen ona dikkat et. Fazla karışma sinirlenir ama ona belli etmeden gözünü üzerinden ayırma."
"Geri zekalı."
Ayağa kalkarken fısıltıyla söylediği kelimeyi istemese bile duymuştum.
"Geri zekalı mı?"
"Öyle bir şey söylemedim."
Telaşla inkar etmesine rağmen ben o kelimeyi duyduğuma emindim.
"İnkar etme, duydum. Ne oluyor?"
"Bir şey yok, sadece birileriyle sikişmeye başlamış bile ama sen hala onu düşünüyorsun. Hayatın adaleti de buraya kadarmış demek ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bile Biter
KurzgeschichtenGerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Eskiden kendinden daha çok umursadığın insanla birlikte olmak yorur muydu bir insanı bu denli? Kendine nefret etmesine neden olur muydu? Büyük aşkının bittiği düşüncesi aşka olan inancını bitirebilir miydi?