Aras
Beynimi sikip atan kapı zili artık sınırlarımı zorlarken yerdeki yastığa tekmeyi savurup yayıldığım kanepeden kalktım. Birkaç gündür amaçsızca fazla dağıttığım için bugün sabahtan beridir kafamın içi zonkluyordu. Gece dışarı çıkacak enerjiyi kendimde bulamadığım için tüm geceyi kanepeye yayılarak kafamdaki acıdan kurtulmayı planlıyordum ama durmaksızın çalan zil artık sinirlerimi bozmuştu.
"Sikme kafamı, geliyorum işte!"
İçimde beliren nefretle kim olduğunu bile bilmediğim kişiye bağırarak adımlarımı hızlandırıp bir an önce şu saçma sesten kurtulmaya çalıştım.
Edeceğim küfürleri hazırlayarak kapıyı açtığım gibi yüzüme inen yumrukla kendimi toparlayamayıp yeri boylamıştım.
"Senin elini sikeyim."
Yerden kalkmaya tenezzül etmeden bedenimi iyice yere serdiğim sırada Berk kapıyı kapatıp yere çöktü ve sağ elini enseme atarak kafamı yüzüne yaklaştırdı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun geri zekalı?!"
Yüzüme doğru bağırarak konuşması başıma iyice ağrı saplarken yüzümü buruşturarak bedenini kendimden uzaklaştırıp zorlukla ayağa kalktım.
"Dua et kendimi iyi hissetmiyorum, Berk. Yoksa şu an ebeni bellemiştim."
Başımı ellerimin arasına alarak şakaklarıma baskı uyguladım önce ardından onu umursamadan paytakca içerip geçip kendimi az önce kalktığım kanepeye bıraktım.
"Neyin var senin?"
Hala bana kafa tutması sinirlerimi gerdiği halde benden hesap soruyor olması iyice kafamın atmasına neden oluyordu.
"Aras, bu halin ne? Neyin var diye sordum? Cevap verecek misin artık?!"
Önümde dikildiği için oturduğum yerden ayağına sert bir tekme savurup inleyerek geri çekilen bedenini inceledim.
"Kafam bozuk zaten, sen de sinirlerimi hoplatma."
Tekrar önüme gelip omuzlarımdan ittiği sırada ona direnmeden sırtımın arkaya yaslanmasına izin verdim. Şu an ne ona, ne de başka birisine karşı gelecek gücü kendimde bulamıyordum zaten.
Çenemden tutup gözlerimizi buluşturduğunda tek kaşımı havalandırıp ilk önce çenemi tutan eline indirdim bakışlarımı.
"Sen hayırdır?"
Gözlerim sinirle kısılırken çenemdeki elini çekmemişti. Hala yüzündeki öfke patlaması yaşadığını açıkça belli eden ifadesi yerini koruyordu.
"Burhan'ı neden sormuşsun?"
Derdi şimdi anlaşılmışdı küçük çocuğun.
"Sana ne? Hesap mı vereceğim sana?"
Çenemi ani harekle elinden kurtarıp kafamı kanepe başlığını yasladım.
"Burhan beni aradı. Senin numaranı istedi benden."
İlgimi çeken mevzu olduğu için bakışlarım tekrar gözlerini bulmuştu.
"Verdin mi?"
Gülerek sorduğum soruyla sinirle ofladı.
"Tabi ki, vermedim. Yanlış anladığını söyledim. Eskisi gibi onunla bir bağının kalmadığını da söyledim."
Benim yerime karar verip, sonra da bunu karşıma geçip bir güzel anlatmasına sadece kahkaha attım. Bu çocuk yürek yemişti anlaşılan. Son zamanlar yaptıklarının başka bir açıklaması olamazdı.
"Bir daha Burhan mevzusu açılmayacak, değil mi Aras?"
"Sikmişim Burhan'ı. Ne yapacağım onu ben?"
Derin bir nefes verip rahatladığını hiç çekinmeden belli eden Berk, vücudunu yanıma bırakıp benim gibi kafasını geriye yasladı.
"Burhan'ı arayıp, aramamam seni ilgilendirmiyor, bunu bildiğini zannediyorum."
Umursamaz çıkan sesimle gözlerini yumup yutkundu önce, ardından kafasını benim gibi yana yatırıp gözlerimizi buluşturdu.
"Bir daha o illete sarmayacağına emin olmam gerekiyor."
Yorgun bedenimde hala hareket etmeyi başaran kaşlarım alayla yukarı tırmanıp usulca eski yerini aldı.
"Niye? Kafam güzelken senin de hoşlandığın şeyler yaşıyorduk önceden. Bir türlü etkisinden çıkamadığın şeyler."
Gözlerini hızla benden kaçırıp tekrar yukarıya diktiği bakışlarına gülmeden edememiştim.
"Pişman olmak için biraz geç kalmadın mı sence?"
Soruma cevap verme tenezzülünde bile bulunmadan tekrar eski konuya geri döndü.
"Burhan artık mal satmıyormuş zaten. Arama onu. Bak eskiye bir daha dönme. Kurtuldun işte ne güzel, bir daha bulaşma ona. Şimdiye kadar bir kez olsun kendin için iyi bir şey yap artık."
"Cihan gibi konuşmaya çalışma, hiç yakışmıyor sana. Fazla çiğ duruyor."
Uzun süredir görmediğim alaylı gülümseme yüzünde belirdiği sırada ayağa kalkıp hiçbir şey demeden çekip gitmişti.
Kapının kapanma sesi duyulduğu sırada sonunda sessizliğime kavuşmanın verdiği huzuruyla yerdeki yastığı alıp kanepeye kıvrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bile Biter
Short StoryGerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Eskiden kendinden daha çok umursadığın insanla birlikte olmak yorur muydu bir insanı bu denli? Kendine nefret etmesine neden olur muydu? Büyük aşkının bittiği düşüncesi aşka olan inancını bitirebilir miydi?