5.2

110K 5.8K 4.5K
                                    

Hu hu bir hafta olmadan
Yine karşınızdayımm

Biliyorum özlediniz ;)

İyi okumalar

Çok öpt<3



Sabah alarmın rahatsız edici olan sesini duymayarak güne gözlerimi açmıştım. Gece bilmem kaç civarı yatağa gömülmüş olsam da uykuyu o kadar iyi almıştım ki aşırı dinç hissediyordum kendimi. Ve de aşırı mutlu... Sebepsiz yere içim kıpır kıpırdı. Yüzümde engel olamadığım bir gülüş yer edinirken yataktan doğrulup ayaklarımı aşağı sarkıttım ve oturur pozisyona geçtim. Bayık bakışlarım yavaşça duvarımdaki saate takılı kaldığında saatin 11.30 olduğunu gördüm.

Daha erkendi. Güzel.

Dudaklarım sanki olabilirmiş gibi daha da yukarı kıvrılmıştı. Dışarıdan bakan birisi eminim deli olduğumu düşünebilirdi ve sabah sabah bu enerjime şaşırabilirdi. Ama umrumda değildi. Uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu bir sabaha uyanmamıştım gerisi önemsizdi. Derin bir nefesi ciğerlerime çekerek nihayet yataktan doğrulduğumda ilk baş vücudumu esnetmek için birkaç gerinme hareketi yakarak esnedim. Ardındansa zaten dağınık olan saçlarımı daha da karıştırarak birkaç sersem adımla masanın oraya varıp telefonumu elime alıp direkt Wi-fi'ye bağlandım.

Gelen bildirimleri önemsemeyip telefonu geri koyduğumda ise uyuşuk adımlarla bu sefer lavabonun yolunu tuttum. O esnada mutfaktan gelen tabak çatal sesleri ile annemlerin de çoktan ayaklandığını anlamam uzun sürmedi. Kısa bir lavabo faslından sonra ise geri odama döndüğümde hızla günlük kıyafetlerimi üzerime giyindim ve odamı da toparladıktan sonra karnımdan gelen minik guruldamaları işitmemle hemen mutfağın yolunu tuttum. Daha şimdiden açlık sinyallerini almaya başlamıştım bile.

Maşallah, sayın midem yine formundaydı.

Saniyeler içinde annemin yanına vardığımda şen şakrak şekilde "günaydın!" diyerek içeriye girdim.

Birkaç adımda annemin yanına vardığımda onu salatalık dilimkerken gördüm. İşini yapmaya kısa bir ara verdiğinde kafasını hafif yan çevirip hemen yanında otuz iki diş sırıtan beni gördü.

"Günaydın," diye aynı şekilde mırıldandıktan sonra bir kaşını havaya kaldırıp baktı. "Hayırdır kız neşen yerinde bakıyorum? Ne bu mutluluk? Fizikten geçtin mi yoksa?"

Annemin sorusu ile gözlerimi devirip homurdandım. "Keşke," diye söylenip hemen ardından ağzıma bir dilim salatalık tıktım. Bu guruldayan karnımı biraz idare ederdi. "Ama fizikten geçmem üniversite sınavında birinci olmam gibi bir şey, biliyorsun. Yani imkansız!"

Bu sefer göz deviren annem oldu. "Bir kere de şu dersten kendi notunla geçtiğini görsem keşke!"

Annemin kendi kendine söylenmesini cık cıklayarak böldüm. "Kızını hiç tanıyamamışsın anne! Onu anca rüyanda görürsün!" alayla güldüğümde annem bir kere daha gözlerini devirip salatalıkları doğramaya devam etti.

"Neyse, lafa tutma da hadi sofrayı kuruver hızlıca. Kahvaltımızı yapalım."

"Tamam."

Annemi ikiletmeyip tezgahta duran tabakları masanın üzerine dizmeye başladım. Tabak, çatal, bardak diğer yiyecekler derken kısa sürede masa çoktan hazır olmuştu. Ben çayları dökerken annem ise içeride pür dikkat sabah haberlerini izleyen babama seslenmiş ve onun da gelmesi ile saniyeler içinde hepimiz sofrada her zamanki yerimizi almıştık. Güzel geçen kahvaltı faslından sonra bulaşıkları her zamanki gibi anneme yığmış ve hızla odama sıvışmıştım.

YANLIŞ NUMARA | TEXTING *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin