- Gel seninle bir kez daha ağlayalım; yaşanmışlara, yaşanmamışlara bir de hiç yaşanmayacaklara. ☁️
————————
Yüzüme vuran güneş ışığı hafif uykumdan rahatlıkla uyanmamı sağlamıştı. Gözlerimi açıp sıvası ve boyası dökülmüş tavanı izlemeye başladım. Birazdan ev arkadaşım NamJoon salona girecek, ayağıyla beni dürtüp uyandığımdan emin olduktan sonra okula geç kalacağımla alakalı biraz söylenecekti. Sonrasında ise 2 yıldır yaşadığım monoton hayatıma devam edecektim.
Çok geçmeden NamJoon odasından çıkmış, dağınık saçlarını karıştırarak yattığım koltuğun başına gelmişti.
"Uyandın mı? Sakın geri uyuma. Sekizde dersin var."
Kafamı sallayıp yattığım koltuktan kalktım.
"Kahve ister misin?"
NamJoon kafasını sallayıp banyoya ilerlemişti. Salonla birleşik olan mutfağa hızlı adımlarla ilerleyip suyu ısıtmaya başladım. Kaynamaya başlayan suyu izlerken aklımda yine iş bulma olayı vardı.
2 yıldır çeşitli part time işlerde çalışmıştım fakat hem okul hem de işi bir arada yürütmek oldukça zor oluyordu. Ayrıca çalıştığım işlerde sürekli ayakta olduğum için geceleri ağrıdan uyuyamıyordum. Bu yüzden en fazla 1 hafta çalıştıktan sonra çıkıyordum. Bana fazla ayakta kalmayacağım bir iş lazımdı. Ama sorun şuydu ki böyle bir işi hiçbir yerde bulamamıştım. Hala arıyordum.
Kaynayan suyu bardaklara boşalttıktan sonra kendi bardağımı alıp üzerimi değiştirmek için odaya geçtim.
-
Kitabın kapağını kapatıp sinirle gözlüklerimi çıkardım. Ani hareketimle karşımda oturan Hoseok irkilmiş, kahvesini kitabına dökmüştü.
"Şöyle ani hareketler yapma diye daha kaç kere diyeceğim Taehyung?
Gözlerimi devirip kafamı masaya koydum.
"Hiçbir şey anlamıyorum Hobie. Haftaya sınavlar başlıyor. Ben daha iş bulamadım. NamJoonun yanında asalak gibi yaşıyorum. Kafam çok dolu derslere odaklanamıyorum. Bu sene kalırsam benim içim hiç iyi şeyler olmaz."
"Felaket tellalı gibisin oğlum sen. Biraz olumlu düşün. Hem bizde bakıyoruz senin için uygun bir iş. Mutlaka buluruz yakında. Onu dert etme. Ayrıca NamJoonla kalmandaki sorun ne?"
"Sorun NamJoonla kalmak değil zaten. Sorun benim beş parasız bir şekilde NamJoonun yanında kalmam. 1 + 1, eski ve yıkık bir evde iki kişi kalıyoruz. Evin hiçbir ihtiyacını karşılayamıyorum. Yakında harçlığımı da Joon'dan alırım tam olur."
Hoseok abartılı bir şekilde gözlerini devirip koluma yumruğunu geçirmişti.
"Saçmalama Taehyung. NamJoon'un böyle şeylere takılmadığını sende biliyorsun. İşe girince masraflara ortak da olursun. Kafanı bunlarla meşgul etme de çalışmana bak."
Dediklerine hak vermiştim. Zaten benim aklıma takılan NamJoon değildi. Onunla üniversiteye başladığım sene tanışmıştık. Benden iki yaş büyüktü. Kısa zamanda yakınlaşmış, samimiyet kurmuştuk. Daha sonra ben ev sahibim tarafından kiraları aksattığım içim evden atılınca mecburen elimde çantalarımla kapısını çalmıştım. Onun da durumu pek parlak değildi. Ailesi kendi ayakları üzerinde durması için hiçbir maddi yardımda bulunmuyorlardı. Bu yüzden tabiri caizse harabeyi andıran yıkık dökük minik bir evde kalıyordu. Beni de sokakta bırakmaya içi el vermemiş olmalı ki onunla kalmamın bir sorun olmayacağını söylemişti. Oda olmadığı için salondaki yayları çıkmış koltukta yatıyordum. Neyse ki evden çıkmadan önce yastığımı çalmıştım. Bu sayede günün sonunda yumuşak bir yastığa baş koyabiliyordum.
NamJoon bir yandan okurken diğer yandan da evi geçindirmek için barmenlik yapıyordu. Aldığı az maaşla da hem eve yiyecek bir şeyler alıyor hem de faturaları ödüyordu.
Ben ise ailemden oldukça uzak bir yere sırf okuyup kendimi kurtarmak için gelmiştim. Fakat gelmeden önce kurduğum o pembe hayallerim okul başladıktan yaklaşık bir hafta sonra toz bulutu haline gelip yok olmuştu. Ailem memur maaşıyla yalnızca kendine yetebilecek güçteydi. Bu yüzden onlardan herhangi bir maddi yardım almam olanaksızdı. Buraya gelmeden önce hem okur hem çalışır bu şekilde hayatıma devam ederim diyordum fakat öyle olmamıştı. Derslerim fazla yoğundu. Çalıştığım yerler ise genelde garsonluk, kasiyerlik veya bulaşıkçılık olduğu için tüm gün ayakta kalmam gerekiyordu. Bu ise belimdeki ufak rahatsızlığımı tetikliyor, tüm gün ağrıdan sızlanmama neden oluyordu. Ağrım iş hayatımı etkilediği gibi okul hayatımı da etkiliyordu. Derslerden hiçbir şey anlamıyor, sadece uzanınca rahatladığım için sınıftan çıkıp revire gidiyordum. Bu yüzden beş parasız kalmış sürünüyordum. Beni rahatsız eden buydu işte. Tüm yılı 2 pantolon ve 2 tişörtle geçirmek sorun değildi. Sorun, başkalarına muhtaç hale gelmemdi. Bu yüzden bir an önce kendime uygun bir iş bulmalıydım.
Hoseok'un telefonu çalınca dikkatimi ona verdim.
"Alo? Evet burda. Nerden bilebilirim neden telefonuna bakmadığını? Bunu kendisine sor. Veriyorum bekle."
Telefonu bana uzatınca arayana bakıp kulağıma götürdüm.
"Efendim Hyung?"
"Telefonunu süs olarak mı yanında taşıyorsun sen?"
"Sessize almıştım duymamışım. Ne oldu? Bir sorun mu var?"
"Sorun değil de güzel bir haberim var. Sana iş buldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."