Dün bu şehire seni anlattım, bak bugün sırılsıklam. ☁️
Taehyung telefonu kapadıktan sonra koşarak SeokJinlere gitmişti. Şişik ayağıyla zar zor çıktığı pencereden içeri girdiğinde gördüğü görüntü ise sinirlerini gün yüzüne çıkarmaya yetmişti. JungKook SeokJinin yatağına oturmuş ona bir şeyler anlatıyor, SeokJin de gülerek onu dinliyordu. Normalde masum olan bu görüntü Taehyungun gözünde erotik filmlerden birer sahne gibi görünüyordu. İçeri girip ufak bir çirkefleşmeyle JungKooku oturduğu yerden kaldırmış, kaldırdığı yere kendisi yerleşmişti. Şimdi ise yan yana oturuyorlardı. JungKook da biraz gerideki tekli koltuğa oturmuş telefonuyla ilgileniyormuş gibi yapıp, ikilinin konuşmasına sürekli kendisini sokuyordu.
"SeokJin ben yokken tombiş yanakların zayıflamış sanki."
Taehyung suratını asarak söylenmişti. JungKook "Yoo, biz beraber baya iyi yiyoruz aslında." dediğinde SeokJin susması için arkadan kaş göz yapıyordu ama JungKook anlamamıştı ya da anlamak istememişti.
Zavallı SeokJin olacakları tahmin ettiğinden hızlıca sevgilisini kolları arasına sıkıştırdı.
"Her neyse-"
"Bana bak JungKook! Sabahtan beri aramızda maydonoz gibi bitiyorsun. Saçını başını yolmama az kaldı! İçimdeki çirkef çocuğu ortaya çıkarma kulağını ısırırım senin!"
JungKook karşı atağa geçmeye hazırlanmıştı ki bu sefer SeokJin daha erken davranmıştı.
"Tamam tamam, sakin olun. Sen de gel bakayım kollarıma. Özlemişim."
SeokJin sevgilisinin burnuna ufak bir öpücük kondurup yüzünü izlemeye başladı. O kadar güzeldi ki, bazen gerçek olup olmadığına inanamıyordu. Şimdi bir de yüzü gülmüştü, SeokJinin en sevdiği haliydi.
"Yaa SeokJin..."
Taehyung utangaçça başını SeokJinin boynuna gömmüştü.
"Efendim sevgilim?"
Taehyung başını sakladığı yerden çıkarmıştı.
"Yaa sevgilin miyim gerçekten?"
Taehyungun yüzündeki aptal gülümseme SeokJini de güldürmüştü. Minik bir çocuktan farksızdı ve bu Seokjin de çok farklı duygulara sebep oluyordu.
"Bilmem. Öyle misin?"
"Öyleyim tabii," ardından JungKooka dönüp "Sevgilinim ben senin. Biz sevgiliyiz! Duymayan kalmasın! Biz sevgiliyiz. Çiftiz biz. Gel ellerimizi de çifleştirelim."
Taehyung SeokJinin elini kendi elleri arasına alıp JungKook'un gözü önünde birkaç kez sallamıştı.
"Senin kafan gitmiş oğlum." Jungkook cıkcıklayıp odadan çıkmıştı.
"Bu ne dedi bana şimdi SeokJin?! Hakaret mi etti? Tutma beni SeokJin şunun ağzını burnunu bir kırayım!"
SeokJin kucağından kurtulmaya çalışan bedeni birazcık daha sıkıca sardı.
"Ya tamam gitti işte. Rahat dur azıcık."
Taehyung az önceki çirkef çocuk o değilmiş gibi hızlıca kafasını sallayıp kollarını SeokJinin beline dolamıştı.
"Ah, ben seninle ne yapacağım?"
"Ne mi yapacaksın? Onu da ben söylemeyeyim istersen SeokJin."
Tehditkar bakışlar altında kalan adam gülümseyip kollarıyla çocuğu sıkıca sarmıştı.
"Çok seveceğim. Öyle seveceğim ki sadece seni ve kendimi göreceğim. Taehyung bilmiyorum, hislerimi sana geçirebiliyor muyum? İçimde öylesine büyüksün ki sana seni nasıl anlatsam bilemiyorum. Sen öyle herkese anlatılmazsın, anlatılamazsın. Beceremem, belki hissettiremem. Ama sen hep bil, hep hisset sana olan sevgimi. Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."