İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım. ☁️
Boğazımdaki yumru yerini daha da belli ederken şaşkın şaşkın önümde oturan bedene bakıyordum. Az önce duyduğum sesin onun sesi olduğuna emindim ama nasıl olabilirdi ki? Bir anda bu kadar rahat nasıl konuşabilirdi? Bakışlarım buğulanırken gözlerimi birkaç kez kırpıp akan damlaları kolumla hızlıca yok ettim. Gözlerimi karşındakilere çevirdiğimde onların da en az benim kadar şaşkın olduğuna şahit olmuştum.
İçimdeki ağlama hissini bastırmaya çalışıyordum. SeokJinin söyledikleri o kadar güzel, o kadar özeldi ki yere oturup hıçkırarak ağlamak istiyordum. Ailemden başka birinin benim hakkımda böyle düşünmesi çok güzeldi. Seokjin gibi birinin düşünmesi ise çok daha özeldi.
Zar zor attığım adımlarla SeokJinin sandalyesinin önüne geçtim. Gözlerimi hala yüzüne çeviremiyordum. Belki utandığım içindi belki de verdiği değeri hak etmeyişimdendi, emin değildim.
Dizlerimi kırıp boylarımızı eşitledim. Gözlerim gözlerini bulduğunda şefkatle gülümseyip ellerini yüzüme yerleştirdi.
"Ağlama Taehyung. Sadece gül. Sen gül ki ben yaşamayı istemeye devam edeyim."
"SeokJin..."
Ellerini yüzümdeki ıslaklıkların üzerinde gezdirip tekrar geri çekti.
"Hadi, bana okulunu gezdirmeye devam et."
Kafamı sallayıp arkasına geçtim. Tam tekerlekli sandalyesini sürecekken bizimkilere elini kaldırıp "Yüz yüze tanıştığıma memnun oldum. Tekrar görüşmek üzere." deyip arkasına yaslanmıştı.
Bizimkiler bir şey diyemeden öylece bakıyorlardı. Bende onları pas geçip okuldan içeriye girdim.
——————
Yoğun ve sıkıcı geçen ders sonrası SeokJinle beraber yemekhaneye çıkmıştık. Bu süre içinde utandığım için onunla konuşamamıştım. Ama şimdi konuşup teşekkür edecektim.
Boş bir masayı gözüme yerleştirip adımlarımı hızlandırdım. Sandalyeye yerleştikten sonra Seokjini de kendime yaklaştırdım. Gözlerim gözlerini bulduğunda yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.
"SeokJin ben çok, çok teşekkür ederim. Söylediklerin o kadar güzeldi ki, ben senin söylediklerini hak etmiyorum. Yine de senden bunları duymak inanılmazdı."
Bacağımın üstündeki elimi tutup kendi kucağına çekti.
"Ben seni anlattım TaeHyung. Hak etmemek gibi bir durum söz konusu olamaz. Sen çok özelsin. Eminim arkadaşların için de öylesindir. Ben sadece farkına varmalarını sağladım."
Gözlerim yine dolmuştu. Hızlıca ellerimle gözlerimi temizleyip "Amanın pek sulu göz oldum bende." demiş, ufak kıkırtılar çıkarmasına neden olmuştum.
Gülüşü... Gülüşü, inanılmazdı.
—————————
Son ders de bittikten sonra eve dönmüştük. Okulda sürekli SeokJine sorular sorup onu dinlemiştim. Bu inanılmazdı. Ses tonu beni çok rahatlatıyordu. Mutluydum.
Ama asıl sormak istediklerimi eve bırakmıştım. Özel konular olduğu için okul gibi kalabalık bir yerde konuşmak doğru olmazdı.
Banyoda ellerimi yıkayıp yatakta uzanan SeokJinin yatağına oturdum. Yüzünde harika bir tebessüm vardı. Bende gülümsememe engel olamamıştım.
"Harika bir gündü TaeHyung. Beş yıl sonra ilk defa bu kadar eğlendim. Teşekkür ederim."
"Asıl ben teşekkür ederim. İyi ki benimle geldin."
Ufak bir gülümseme yollayıp yan tarafını patpatladı. Çok beklemeden yanına yerleşmiştim. İçimdeki kıpırtılara da engel olamıyordum. Sıcaklamaya başlamıştım sanki. Derin bir nefes verip yandan SeokJine bakış attım. Beni izlediğini görünce gözlerimi kaçırıp kucağımdaki ellerimi izlemeye başladım.
SeokJin ufak bir kıkırtı bırakıp "Omuzlarım rahattır." dedi. Dediği şeyi anlayıp gülümsedim. Omzuna yaslanmamı istiyordu. Hafifçe omzuna yaslandım. Çok mutluydum. Eminim babası da çok mutlu olacaktı.
"Baban çok sevinecek SeokJin. Eve gelince beraber söyleyelim olur mu?"
"Hayır."
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Tek başına mı söylemek istiyorsun?"
Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Hayır TaeHyung. Konuştuğumu senden başka kimse bilmeyecek."
Yaslandığım yerden iyice doğrulup karşısına geçtim.
"Ama neden?"
Gülen yüzü ciddileşmişti. Gözlerini kaçırdı, yutkundu. Tekrar bakışlarının odağı olabilmek için kucağındaki elini tuttum. Amacıma ulaşmıştım ama donuk bakışları içime dokunmuştu.
"TaeHyung babam konuştuğumu öğrenirse MinAh'ta öğrenir. O öğrenirse beni ortadan kaldırmak için elinden geleni yapar."
Kaşlarım kendiliğinden çatılırken ağzımdan çıkan 'hah' sesine engel olamamıştım.
"SeokJin o sana dokunamaz. Buna izin vermem."
Kafasını salladı.
"Onu tanımıyorsun TaeHyung. Biliyorum sen buradayken bir şey olmaz, ama gece? Lütfen aramızda kalsın."
Kafamı salladım. "Tamam istediğin gibi olsun. Ama hala anlayamıyorum SeokJin. Onun senden alıp veremediği ne? Neden sana zarar veriyor? Sana ne yaptı, ne yapıyor? Bu nefretin sebebi ne?"
Bir süre gözlerini kapatıp bekledi. Bir cevap istiyordum ama üzülmesini de istemiyordum. Anlatmak istemezse üstelemezdim. Kendim bir şekilde öğrenmeye çalışırdım.
"Anlatacağım TaeHyung. Her şeyi ilk ve tek sana anlatacağım. Bu yükü daha fazla tek başıma üstlenemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."