Bu şiir uzar gider, şair ölür.☁️
Zaman durmuştu sanki. Kimse kıpırdayamıyordu. Herkes kabus olmasını diledi. SeokJin hemen önünde kanlar içinde yatan bedene bakarken, her şeyin kabus olması için Tanrıya yalvarıyordu. Ama unuttukları bir şey vardı, onlar Tanrının unutulmuş çocuklarıydı.
Boş sokakta yankılanan araba sesiyle YoonGi dolu gözlerini arabasıyla uzaklaşan kadına çevirdi. Öyle bir durumdaydı ki peşinden gitmeye bacakları müsade etmiyordu. Taehyung'un gittikçe kırmızıya boyanan gömleğini görmek ona hiç yardımcı olmuyordu. Boğazındaki yumrudan kurtulmak adına derin bir nefes çekti içine. Çok zordu, Taehyung o haldeyken nefes almak oldukça zordu. Göz yaşlarının yanaklarında bıraktığı izleri hızlıca koluyla sildi. Hıçkırıklarını durdurmak adına bir şey yapmıyordu, çünkü biliyordu ki bu imkansızdı. Savsak adımlarla Taehyungun yanına çöktü. Elini korkarak boynuna üzerine yerleştirdi. Hissettiği ufak baskıya şükretti.
Kafasını karşısında yere çökmüş, boş bakışlarla Taehyungu izleyen SeokJine çevirdi. Kötü görünüyordu. Her an patlayabilecek bir bomba gibiydi. Haksız da sayılmazdı, YoonGi. SeokJin kendinde değildi.
Elini uzatıp kolunu dürtükledi. "SeokJin hemen ambulansı aramamız lazım." Herhangi bir tepki alamayınca hızlıca kalkıp yanına gitti. Omuzlarını kavrayarak kendine çevirmeye çalıştı.
"Bana bak. Bana bak SeokJin!"
SeokJin dolu gözlerini zorla Taehyungun yarasından kaldırdı. Sanki ona bakmayı bıraksa elinden kayıp gidecek gibi hissediyordu. Nefes alamadığını hissetti. Boynu açık bir tişört giymesine rağmen yakaları iki eliyle tutup birazını yırttı. Derin derin nefesler almaya başladı. Titriyordu. Bazı şeyleri yeni yeni farkına varıyordu. Gözleri Taehyunga takıldı. Titreyen ellerini yüzüne doğru uzattı ama dokunamadı. Kıyamadı sevgilisine. Bu haliyle bile öyle güzeldi ki...
YoonGi, SeokJinin kendinde olmadığını fark edip diğer köşede elleriyle kulaklarını kapamış bir şeyler sayıklayan NamJoon'un yanına gitti. SeokJin bu durumdayken en azından ikisinin daha güçlü durması gerekiyordu. Telefonunu yanına almadığı için ambulansı arayamamıştı bile.
"NamJoon telefonunu ver hemen!" NamJoon boş gözlerler cebimdeki telefonu uzatıp öğürerek kaldırımın kenarına çöktü. YoonGi bir yandan ambulansın numarasını tuşlarken bir yandan da NamJoon'u kontrol ediyordu. Olanları sağlık görevlilerine anlattıktan sonra acele etmelerini de ekleyerek telefonu kapattı. NamJoon dizleri üzerine kapanmış ağlıyordu. YoonGi onu daha önce hiç bu şekilde görmemişti. Arkasını dönüp bir süre sakinleşmeyi bekledi fakat SeokJini görünce daha da kötü oldu. Ne yapacağını, kimi toparlayacağını bilmiyordu. SeokJinin yanına gidip Taehyungun nabzını kontrol etti. Hala atıyordu, tekrar şükretti.
"YoonGi çok kırmızı... Çok kırmızı. Nefes alamıyorum."
YoonGi titreyen elini SeokJinin omzuna yerleştirdi. Destek verircesine sıktı. "SeokJin o iyi olacak."
SeokJin yaşlı gözlerine rağmen gülümseyip elini Taehyungun yanağına yerleştirdi. "O zaten hep iyi, hep güzel. Baksana ona YoonGi."
YoonGi kafasını salladı. Çok şey söylemek istiyordu ama boğazındaki o hiç geçmeyen yumru ona engel oluyordu.
SeokJin Taehyungun pürüzsüz yanağını okşarken hissettiği soğuklukla irkildi. Avuç içlerini yanaklarına bastırıp onu ısıtmaya çalıştı. Çok soğuktu. Taehyung soğuğu sevmezdi.
YoonGi
NamJoon'u kaldırımın kenarına oturtup biraz daha iyi olduğuna emin olduktan sonra SeokJinin yanına geri dönmüştüm. Tuhaf davranıyordu ama hak veriyordum. Şokta olmalıydı. Taehyungun yüzünden ellerini aniden çekip dizleri üstüne kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."