Mutluluk nasıl da dayanıksız. ☁️
"Hayır... Hayır SeokJin. Bu kadarı olmaz. Bu kadarını yapamaz!"
Tabiri caizse Taehyungun aklına gelen başına gelmişti. Hem şaşkın, hem üzgün, hem kırgın, hem de çok sinirliydi. Öylesine sinirliydi ki şimdi SeokJini bırakıp Jiminden hesap sormaya gidebilirdi.
"Taehyung tamam, sakin ol."
SeokJin Taehyungu sakinleştirmeye çalışıyordu ama bu o kadar da kolay değildi. Taehyung yataktan hızlıca kalkmıştı. Sinirden çenesi titrerken bir yandan da gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu.
"Nasıl sakin olabilirim SeokJin? Hayatını ne hale getirdim görmüyor musun? Benim yüzümden. Ben seni onlarla tanıştırdım. Benim yüzümden onlarla muhattap olmak zorunda kaldın. Ama böyle olacağını bilemedim SeokJin. Bu kadarını yapabileceğini düşünemedim. Bilsem seni korumaz mıydım? Affet lütfen. Lütfen affet SeokJin."
Taehyung dağılmış görünüyordu. SeokJin onu böyle görmek istemiyordu. Kıpkırmızı olmuş gözleri ve ağlamaktan kızarmış burnuyla o kadar sevilesi görünüyordu ki kollarının arasına alıp sıkıca sarmak istiyordu onu.
"Taehyung lütfen böyle konuşma. Senin ne gibi bir suçun olabilir ki? Ben senin sayende konuşuyorum, senin sayende hayata tekrar tutundum. Sen çok değerlisin. Senin hiçbir suçun yok."
Taehyung yine de kendini suçlamadan duramıyordu. Arkadaşı dediği insanın böylesine bir şey yapmış olması çok acıtmıştı.
"Canım acıyor SeokJin."
SeokJin kollarını iki yana açmıştı.
"Sarılınca her şey geçer diyorlar. Gel, geçsin bu acı."
——————
TaeHyung SeokJinin kollarında sakinleştikten sonra tekrar geleceğinin sözünü verip evden çıkmıştı. Şimdi ise tüm siniri ve öfkesiyle NamJoonun evinin önündeydi. Herkesin burada olduğunu biliyordu. O yüzden gelmişti. Hiç düşünmeden kapıyı yumruklamaya başladı. Sinirini kapıdan çıkarırcasına vuruyordu. Çok gecikmeden kapı NamJoon tarafından sinirli bir şekilde açılmıştı.
"Alacaklı gibi ne çalı- Taehyung?! Bu halin ne senin?"
NamJoon ağzına geleni söylemeye hazırlanırken Taehyungun suratını görünce hepsini unutmuştu. Yüzü gözü şişmiş, oldukça kötü görünüyordu. NamJoon onu böyle görünce korkmuştu.
"Jimin içerde mi?"
NamJoon kafasını salladığı an Taehyung hızlı adımlarla eve girmişti. Salonda gözünü gezdirip Jimini bulduğunda kendi kendine sakin olması gerektiğine dair bir şeyler mırıldanmıştı.
Salondakiler ise onu görünce oldukça şaşırmış ve endişelenmişlerdi. Jimin ise olacakları anlamış gibi oturduğu koltuktan kalkmıştı.
"Taehyung bu hal-"
Hoseok lafını bitiremeden Taehyung Jiminin dibinde bitmişti bile. Sağ eliyle ceketinin yakasını kavramıştı.
"Nasıl yapabildin? Nasıl bu kadar kötü olabilirsin Jimin?! Gücün sadece ona yetiyor değil mi?!"
Taehyung bağırarak ağlamaya başlayınca çocuklar araya girmiş ikisinin arasını biraz açmayı başarmışlardı.
"Ne oluyor yine?"
YoonGi Taehyunga bakarak sormuştu. Fakat ikisinden de cevap alamamıştı.
"Sen zavallısın. Sen bu dünyadaki en acınası kişisin. Seni hiç tanımamayı dilerdim. Kıskançsın, bencilsin! İğre-"
"Taehyung kendine gel!"
YoonGi Jimini arkasına almış sakinleşmesi için sinirle Taehyunga bakıyordu. Olayı bilmiyordu fakat ne olursa olsun bu kadar ağır konuşmamalı diye düşündü. Diğerleri ise olayı anlamaya çalışır gibi birbirlerine bakınıyorlardı.
Taehyung gözlerini Jiminden ayırıp YoonGiye çevirdi. Burnunu çekip zorla gülümsedi.
"Onu mu koruyorsun hyung? Yine mi? Ne olduğunu bilmeden yine beni suçlu buluyorsun değil mi? Gerçi alışmam lazımdı. En başından beri bu böyle. Siz beni hiçbir zaman benimsemediniz ki. Neden?"
YoonGi gözlerini kaçırmadan bakmaya devam ediyordu.
"Saçmalama Taehyung. İleri gidiyorsun. Pişman olacağın şeyler yapma. Söylediklerin çok ağır!"
"Onun yaptıkları daha ağır!"
"Ne yaptı?!"
"SeokJinin üvey annesine onun konuştuğunu Jimin söylemiş! O yüzden beni evden kovdurdu. SeokJine neler yapacak kim bilir. Nasıl Hyung? Koruduğuna değdi mi?"
Salondaki herkes şaşkındı. En çok da YoonGi. Böyle bir şeyi tahmin etmiyordu. Jimin YoonGinin arkasından çıkıp Taehyunga yaklaşmıştı.
"Bilmesinde ne gibi bir sakınca var ki? Ailesi değil mi? Öğrense ne olur? Neden abartıyorsun? Ayrıca buradaki tek zavallı sensin Taehyung. Bir adam yüzünden bu kadar değişmen zavallılıktan başla bir şey değil. Bir gün ondan sıkılacaksın ama o gün ben de senin yüzüne bakmayacağım."
Jimin Taehyungun omzuna çarpıp odadan çıkacakken Taehyung kendine engel olamamış, kolundan tutup kendisine çevirmişti.
"Yapmazsam içimde kalırdı, zavallı."
Ve tüm gücüyle yumruğunu Jiminin gözüne indirmişti.
—————————
Taehyung eve gelmiş, duşuna almış yatağında uzanıyordu. Biraz da olsa rahatlamış hissediyordu. En azından sinirini birazcık azaltabilmişti.
Çalan telefonunu komidinin üzerinden alıp arayan kişiyi görünce gülümseyerek telefonu açmıştı.
"Anne?"
"Oğlum, nasılsın?"
"Eh işte. Pek de iyi sayılmaz aslında. Mesela şuan sana sarılmayı o kadar isterdim ki..."
"Bir sorun mu var? Sesin de kötü geliyor."
"Ah boşver. Biraz sinirli bir gün geçirdim ama şuan daha iyiyim. Sadece yalnız hissediyorum. Yanımda kimse yokmuş gibi."
"Hani 5 tane arkadaşın vardı, anlatmıştın. Onların yanına gitsene. Yalnız kalma."
"Hayır anne. Benim sadece bir tane arkadaşım var. Hem arkadaşım, hem dostum. Hatta daha da fazlası."
"Hey! Bana hiç ondan bahsetmemiştin. Kim bu arkadaşın?"
"Seninle tanıştırmayı çok isterdim anne. O kadar iyi biri ki eminim sen de çok severdin. Çok güzel bakıyor, çok güzel konuşuyor, çok güzel hissettiriyor. Ben de onu çok güzel seviyorum."
"Aşık mı oldun sen?"
"Bilmem, öyle mi dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."