Öyle ya deniz rengini gökten alırmış, ama herkes denize hayranmış. ☁️
Okulun kafeteryasında oturmuş, JungKook'u bekliyordum. Bir haftadır şehir dışında olduğu için görüşmemiştik. Özlemiştim onu. Bana karşı aşırı korumacı olan küçük kardeşim gibiydi. Üç yıl boyunca yeri geldiğinde arkadaşım olmuştu, yeri geldiğinde abim olmuştu yeri geldiğinde de kardeşim olmuştu. Hep yanımdaydı ve ben kendimi şanslı hissediyordum.
Ona gitme planlarımdan bahsettiğimde tereddüt etmeden benimle gelmek istediğini söylemişti. Başta kabul etmemiştim. Daha birkaç ay önce tanışmıştık, yaptığı mantıksızdı. Nedenini sorduğumda beni abisi gibi gördüğünü ve her zaman yanımda olmak istediğini söylemişti. Yine de mantıklı gelmiyordu. Bir şeyler eksik kalıyordu. Bir gün odama geldiğinde biletini masanın üzerine bırakmıştı. İstesem de istemesem de geleceğini söylemişti, ben de üstelememiştim. Geldiği iyi de olmuştu. Yalnızlık çekmemiştim.
"Hyung!"
Kafamı sesin geldiği yöne çevirip kahkahamı serbest bıraktım. Kook, kollarını açmış koşarak bana geliyordu. Ayağa kalkmadan kollarımı açıp karşılık verdim. Kısa bir sarılma faslından sonra sandalyeyi çekip yanıma oturdu.
"Kookie, boyun mu uzamış senin? Amanın minik tavşanımız büyüyor."
Gözlerini devirip koluma yumruğunu geçirdi. "Dalga geçme hyung. Seni özledim."
"Bende seni özledim. Neler yaptın? İşini halledebildin mi?"
"Evet, konsoloslukla görüşüp kaydımı aldırdım. Haftaya derslere başlayacağım. Yalnız çok acayip değil mi? Aynı okuldayız."
Gülümseyip kafamı salladım. "Öyle gerçekten. Tüm sevdiklerim yanımda. Başka bir şey istesem gerçekleşecekmiş Kook."
"Taehyungla nasıl gidiyor?"
Aklıma direkt o gece gelmişti. Yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Harika bir geceydi. O kızı reddedip benimle kalmıştı. Tüm gece yanımdaydı. Saçlarımı okşayıp büyülü sesiyle bir ara şarkı bile mırıldanmıştı. Uyumak için yanımda kalmasını istemiştim ama uyumamıştım. Uyuyamazdım. Onunla geçireceğim anı uyuyarak kaybedemezdim. Tüm gece gözüm kapalı olsa da kulağım hep ondaydı. Hiç uyumamıştı o da. Hava aydınlanırken yavaşça yanımdan kalkıp ceketini üzerine geçirmişti. Gitmeden hemen önce de yüzüme doğru eğilip "Her güzel rüyanın bir sonu vardır." diye mırıldanmıştı. Ama bilmiyordu, bu yaşadıklarımız rüya olamayacak kadar güzeldi.
"Fena değil. Biraz zorluyor ama ben de pes edecek adam değilim. O halleri bile o kadar sevimli ki Kook, bir gün kendime hakim olamayıp yanaklarını mıncıracağım diye korkuyorum."
"Delisin ve aşıksın hyung." Kaşlarımı iki kez kaldırıp "Öyleyim." diyerek gülümsemesine karşılık verdim.
"İyi insan lafın üzerine mi diyelim o zaman?"
Gözleriyle kapının girişini işaret edince oraya döndüm. Güzel Taehyung'um tüm asaletiyle içeriye girmişti. Yanında SooJi denen kız da vardı ama onu göremeyecek kadar kördüm şuan.
"Bir insana siyah tişört bu kadar mı yakışır be Kookie?"
Kırkırdayıp kahvesini yudumladı. Gözlerim hala minik bebeğimdeydi. Boş bir masa gözüne kestirip oturmuştu. Telefonunu masanın üzerine bırakıp bir bacağını diğerinin üzerine koydu. Derin bir iç çekip arkama yaslandım. Şimdi oturup o kalkana kadar onu izleyecektim.
"Şu kız SooJi mi?"
Gözlerimi Taehyungdan ayırmadan cevap verdim. "Evet o. Nasıl sence?"
"Baya güzel. Bu kadarını beklemiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."