Elbet bir gün bir şekilde yollarımız kesişir, gözlerimiz bir sokakta denk düşer. ☁️
SeokJin'inlerden çıktıktan sonra oyalanmadan eve geçtim. Küçük evin önüne geldiğimde çantamı sırtımdan çıkarıp anahtarımı aramaya başladım. Şansa bakın ki anahtarımı evde unutmuştum. NamJoon'unda şuan evde olma olasılığı yoktu. Dışarıda da kalamayacağım için NamJoon'u aradım. Neyse ki ikinci çalışta açmıştı.
"NamJoon?"
"Efendim Taehyung?"
"Nerdesin? Anahtarımı unutmuşum da kapıda kaldım."
"Erkencisin baya. Neyse Jiminlerdeyiz. Buraya gel zaten erken gelmişsin."
"Yok, ben oraya geleyim sen anahtarı balkondan at."
"Saçmalama Taehyung. Çocuk musunuz siz? Cidden küsecek misiniz?"
"Küs değilim. Ama saba-"
"İtiraz istemiyorum Taehyung. Biraz hatırım varsa gel."
Ardından cevap vermemi beklemeden telefonu suratıma kapamıştı. Mecburen gidecektim. Tükürdüğümü yalamak gibi olacaktı, bu yüzden istemiyordum. Yine de yavaş adımlarla iki sokak aşağımızdaki Jiminin evine doğru yürüdüm.
Eve vardığımda zile basıp bir adım geri çekildim. Kapıyı Jimin açmıştı. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
"Kimleri görüyorum? Buralara uğrar mıydınız ya?"
Gözlerimi devirdim.
"Neyse geç hadi."
Kapıyı açık bırakıp içeriye girmişti. Bende peşinden gidip kapıyı kapattım. Hoseok, NamJoon, YoonGi Hyung, Jimin hatta aylardır görmediğim JungKook da buradaydı.
"Hoşgeldin Taehyung!"
Hoseok oturduğu koltukta yan tarafını patpatlayınca çantamı bir kenara bırakıp yanına geçtim. Yiyecekler ve içecekler masada birbirine karışmış bir şekilde duruyorlardı. Toplanalı çok olmamış ki çerez kaplarında hala çerezler duruyordu.
"Taehyung, uzun zaman oldu."
JungKook'un sesiyle ona döndüm.
"Oh evet. Selam."
Hafif bir baş selamı verip arkama yaslandım. İstenmediğim bir yerde gibi hissediyordum.
"Ne bu surat Taehyung? Bir sorun mu var?"
"Hayır Hyung. Yorgunum sadece."
"Tüm gün hasta birine bakmak zor olmalı. Duyduğuma göre yatalak ve dilsizmiş. İşin zor olmalı Taehyung."
Jungkook kucağındaki cipslerden yerken konuşmuştu.
"Yanlış duymuşsun JungKook. SeokJin dilsiz değil. İşim zor falan da değil. Çok mutluyum, oldukça da eğleniyorum."
"Oh, Jimin öyle söyleyince bende... Üzgünüm."
Bakışlarımı Jimine çevirdim. Omuzlarını silkip kollarını birleştirmişti.
"Ne? Yalan mı?"
"Ben kime ne anlatıyorum ki."
YoonGi Hyung Jiminden gelecek atağı tahmin ettiği için hemen araya girmişti.
"Yine tartışmaya başlarsanız ikinizi de bu odaya kilitleyip giderim. Kesin tartışmayı."
"Aynen. Neyse sen niye erkencisin bugün?"
NamJoon elindeki kolalardan birini uzatıp sorduğunda, elindekini alıp bir yudum içtim.
"Uyuduğu için erken çıktım."
"8' de mi uyudu?"
"Hayır 7'de." diye cevap verdikten sonra aklıma gelen şeyle fısıldadım ve elimle kafama bir yumruk geçirdim.
"Kahretsin."
SeokJin bilerek 7'de uyumak istemişti. Bu sabah olanları anlattığım için kendini suçlu hissetmiş olmalıydı. Bu yüzden de uykusu olmasa da sırf benim bu buluşmaya gelebilmem için uyuyor numarası yapmıştı. Ah, nasıl düşünememiştim.
Hoseok endişeyle kolumu tutup "Noldu?" diye sordu.
"Aslında uykusu yoktu. Benim buraya gelebilmem için uyuyor numarası yaptı. Bu sabah olanları anlatmıştım."
Pişmanlık içimi tamamen doldururken Jimin'in sesini duymuştum.
"İyi yapmış. Bak o bile senin yaptığının ne kadar saçma olduğunu anlıyor."
Jiminin ne ara bu kadar acımasız olduğunu sorguladım. Bu acımasızlıktan başka bir şey olamazdı çünkü.
Bakışlarımı yüzüne çevirip "Sus Jimin. Kalbini kırmak istemiyorum." dedim.
"Taehyung gereksiz duygusallık yapma ya. Olayı dramatize etmekte üstüne yok! Bırak işte çocuk senin buraya gelmen için numaraya yapmış. Bak ne güzel beraberiz onun sayesinde."
"Sen ne zaman böyle birine dönüştün? Arkadaşım olduğun için utanıyorum."
Söylediklerimden sonra Jimin'in gözleri kocaman açılmıştı. Ama doğruydu. Böyle davranması saçmaydı. Benim için böyle bir şey yapması çok büyük bir şeyken, bunu basite indirgemesi canımı yakmıştı.
"Sen ne dediğinin farkında mısın? Hayatına sonradan giren yatalak dilsiz bir çocuk için arkadaşlığımızı mı bitireceksin? Sana inanamıyorum Taehyung!"
"Onasürekli yatalak veya dilsiz demeyi kes. Ayrıca evet, gerekirse bitireceğim."
Jimin ağzından ufak bir 'hah' sesi çıkardıktan sonra NamJoon kolumu tutup ona dönmemi sağlamıştı.
"Taehyung ileri gidiyorsun."
Hayretle kaşlarımı kaldırdım.
"Ciddi misin NamJoon? Ben mi ileri gidiyorum?"
"Sonradan pişman olacağın şeyler söylüyorsun Taehyung. Sakinleşince konuşursunuz tekrar."
"Hyung sende mi? Hepiniz mi? İnanılmazsınız. Gerçekten hepiniz inanılmazsınız. Sizi tanıyamıyorum. Bu kadar acımasız olamazsınız."
Hepsinin suratına kısa bir süre baktıktan sonra yerde duran çantamı alıp evden çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBI |TAEJIN|
FanfictionYanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar ve eşsiz gülümsemen... İnan daha güzeline rastlamadım Taehyung."