Şaşırdınız değil miiiiiiiiiiii?
İyi okumalar bebeklerim!
-lili
Dalgın bir şekilde minik Lisa'yla oynadıktan sonra minik Lisa yoruldupunu söyleyip yere oturdu.
" Yere oturma. " dedi Yoongi. " Hasta olursun. "
Hepimiz şaşkınlıkla Yoongi'ye baktığımzda " Ne? " dedi. " Annem hep öyle derdi. "
" Ben çocuğa diss atmanı beklerdim. " dedi Jungkook. Dediği şeyle güldüğümde minik Lisa ayağa kalktı.
Yoongi çardağı gösterip " Git, oraya otur. " dediğinde minik Lisa pantolonumdan çekiştirip " Sen de gel. " dedi.
Hep birlikte çardağa gidip oturduğumuzda yeni grubun kızlarının kapıdan çıkmasıyla minik Lisa " Aaa ne kadar güzeller. " dedi.
İçlerinden biri vardı. Benim için hem dıştan hem içten kötüydü. Bunu minik Lisa'ya anlatabilirdim ama onun dünyası bu olayları anlayacak kadar kirli değil, masumdu.
Belki bu travmamı birisine anlatsam benimle dalga geçerdi. Hatta bu yaşına kadar bunu içinde saklayıp dert edinmen çok saçma derdi. Evet, haklıydı ama unutsaydım bile Haneul'u gördüğüm anda bu şey yeniden başlardı. En azından şuan alışmıştım.
Bir kalemin mürekkebi bile alıştıra alıştıra bitiyordu. Yeni sayfalar karalayarak ya da nefesinizi üfleyerek o kalemi kurtarmaya çalışıyordunuz. Başarılı oluyordunuz ama bir gün o kalem tamamen bitiyordu ve elinizde bomboş temiz bir beyaz sayfa kalıyordu. Benim kalemim bitse de o kağıda hayali olarak düşüncelerimi yazmıştım. Beynimin o unutulmaz köşesinde düzinelerce sayfa sallanıyor, beni çıkmaza sürüklüyordu. O köşenin adı Haneul'du.
O zaman bir şey diyemeyişime, ne kadar ezik oluşuma, aldatılışıma yanıyordum. O zaman cesur olsaydım, onları durdurup ikisine birden hesap sorsaydım belki bunları yaşamazdım.
Belki bu travma ilkokul arkadaşımı unutturmazdı.
Haneul bu tarafa doğru baktığında gözlerimi sıkıca yumup buraya gelmemesini diledim. Bu sefer şansım yaver gitmeyip Haneul ve arkadaşları buraya doğru gelmeye başladığında derin bir nefes verdim.
BangPD onlara, bizimle az iletişimde bulunmaları gerektiğini söylemesi lazımdı. BangPD'in en kısa süre içinde kulağına su kaçırmak lazımdı.
" Şimdi de çocuk bakıcılığına mı başladın? " dedi Haneul tatlı olmaya çalışarak. Benim gözümde şeytandan başka bir şey değildi.
" Sana da merhaba, Haneul. " dediğimde Haneul gülümsedi.
Minik Lisa heyecanla " Senin adın ne? " diye sorduğunda Haneul ona sevecen bir şekilde bakıp " Haneul. " dedi. " Ya senin adın ne? "
Minik Lisa'nın gözleri parlarken " Lisa. " demesiyle Haneul'un yüzündeki gülümseme yavaşça soldu. Bu sefer gülme sırası bendeydi.
" Umarım Lisa ile bir bağlantın yoktur. Çünkü sen onun aksine çok tatlısın. " dediğinde minik Lisa düğmesine basılmış gibi kaşlarını çattı.
Minik Lisa şuanda hayran olduğu Haneul'u kara listesinin başına yazmıştı.
Tek kaşımı kaldırdığımda " Doğru dedin. " dedim. " Lisa güzel, minik Lisa tatlı. Ama sen? "
Hoseok boğazını temizlediğinde Jisoo " Siz galiba ikiniz önceden tanışıyorsunuz. " dedi. " Bu kadar atıştığınıza göre. "
Haneul ağzını açıp bir şey söyleyecekken " Tanışmıyoruz. " dedim.
Haneul gözlerimin içine şaşkınlıkla bakarken " Sadece kanım kaynamadı o kadar. " diye devam ettim.
Jungkook kolunu oturduğum yerin sırt kısmına atıp " Zaman zaman kaynar ya boşverin. " dediğinde " Pek sanmam. " diye mırıldandım.
Minik Lisa " Lisa ablam nerede kaldı? " dediğinde Haneul " Lisa neyin? " dedi.
" Kuzenler. " dedi Jimin.
Jennie " Çok tatlı bir kızsın sen. " dediğinde Haneul ona gözlerini devirdi. Minik Lisa ise utanıp yine arkama saklandı. Keşke Haneul diğer arkadaşları gibi nazik ve iyi olsaydı.
Lisa koşturarak buraya geldiğinde " Umarım yaramazlık yapmamışsındır Lisa. " dedi kuzenini kucaklayıp.
" Yapmadım. " dediğinde biz de onu onayladık.
Lisa bana baktığında " Gayet usluydu. " dedim.
Lisa, minik Lisa'nın saçlarından öpüp " Aferin sana. " dedi.
Lisa iyi bir anne olacaktı. Ona çok yakışacağına emindim.
" Haneul abla seni tatlı bulmuyormuş öyle söyledi? "
Lisa'nın yüzündeki gülümseme yavaşça solarken " Öyle mi? " dedi.
Namjoon gergince gülüp bir şeyler dediğinde kesinlikle onu duymamıştım. Şuan Lisa'ya odaklıydım.
Haneul'un " Pek de ispitçiymişsin. " dediğini duyduğumda Lisa onun sesini aldırış etmeyip kuzenine " Sana bir şey söyleyeceğim. " dedi. " Herkesin dediğine aldırış etme. "
" Bunu kendine söylesen daha iyi değil mi? " dedi Haneul. " Sanki kendin buna uyuyormuşsun gibi kendinden küçükleri kandırma. "
" Haneul, tamam sus. " diyen Jisoo'yu dinlemeyen Lisa ayağa kalkıp Haneul'e baktı.
Haneuk tırnaklarını inceledikten sonra " Ben bir ünlüyüm Lisacığım. Sen ise burada çalışan. " diye mırıldandı.
Lisa " Küçücük çocuğun yanında yapmayalım bunu. " dediğinde Haneul umursamadı.
Aynı yıllar önce benim duygularımı umursamadığı gibi.
" Ayrıca şuan karşında Taehyung'un eski sevgilisi duruyor. "
Ve o an başımdan aşağı kaynar su dökülmüşçesine irkildim, yerimde kavruldum. Daha demin tanışmadığımızı söyleyen ben kimsenin suratına bakmak istemediğim için bakışlarımı yere eğmiştim. Ama asıl bakmak istemediğim tek bir kişi vardı. O da Lisa'ydı.
Onun yıkılışını görmek, duygularını hissetmek istemiyordum.
İşte şimdi her şey başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold | taelisa
FanfictionBeni hatırlasaydı sıradan makyöz olmadığımı anlayacaktı. 310319' taelisa #1 (x2) 091219' lisa #1 (x2) taelice #1 başlangıç [161218] bitiş [070919]