Öyle ki sevgili; sensiz bedenim, duygularım ve yaşantım kurak bir çöl gibi.
Günler akıp gidiyordu. Her şey aynıydı. Günlerim fotokopi makinesiyle çoğaltılmış gibi aynıydı. Hislerim, duygularım, yaşantım aynıydı.
Lisa buradan çıkıp gittiğinden beri durum böyleydi. Ayrılmıştık. Son dediği şeyden sonra bunu onaylamasam da her şey bitmişti.
Sevgi uçurumunun ucuna gelip yanlışlıkla düşmüştüm. Tutan olmamıştı ama hâlâ daha ölmemiştim.
Bu savaşacağım anlamına mı gelirdi? Telefonuma el konulmasaydı belki. Telefonumu sıfırlayıp vermiştim ama isterlerse Lisa ile mesajlaşmalarımı bulabilirlerdi. BangPD'nin bununla uğraşacağını zannetmiyordum çünkü Lisa'nın yalanına inanmıştı.
Cezadan kaçamazdık. Lisa uzaklaştırma benim de telefonuma el konulmuştu yani bir nevi iletişim cezası almıştım. Telefonu vermeden önce sosyal medyada hayranlarımın paylaşımlarına baktığımda yeni bir ship adının çıkmasıyla gülümsemiştim. Taelice, Taelisa ve niceleri. BangPD'nin aksine herkes bizi destekliyordı ve bu şaşırtıcıydı.
Ama bitmişti. Lisa kapıdan çıkıp giderken ben de telefonumu verirken her şey bitmişti.
Düşmanlarımız, bizi ayırmak isteyenler ortadan kalkmış BangPD küfür gibi karşımıza çıkmıştı. Pardon, Sasaeng çıkıp her şeyin içine etmişti.
Aşkın toz pembe bulutları arasında savrulup durmuştum ama ne ben durmuştum ne de durdurulmuştum. Yere çakıldığımda her şey dank etmişti kafama.
Mürekkep bitmişti, kalem bitmişti, kağıt yırtılmıştı. Benim ise yazmaya mecalim yoktu. Düşüncelerim beynimin köşelerine sızmış fışarı çıkmak için bir ton ağrıya sebep oluyordu. Düşüncelerime verdiğim bitti emiriyle hepsi ortadan kayboldu. Yakında yenileri çıkardı.
Bitmişti. Mutluluğum, aşk serüvenim, konserlerdeki enerjim, genel enerjim, yaşama amacım hepsi dibi görmüştü.
İki kadın olmuştu hayatımda. Biri aldatmış diğeri de terk etmişti. Ben günler sonra Lisa buraya geldiğinde ikisiyle de aynı şirkette çalışmaya başlayacaktım ve ayrılmaktan daha acı bir şey varsa o da Lisa'nın yüzünü görmekti.
Onu öpüşüm, ona dokunuşum, söylediğim güzel kelimeler daha yaşatamadığım hayaller nefesimi tıkıyordu.
Yediğim yemek, içtiğim su zehirdi sanki. Olması gereken kişi ben değildim.
Bir sıkıntı olduğunu arkadaşlarımda biliyorlardı. Sasaeng'in doğru haber yaptığını onlara açıkladığımda yüzlerindeki şaşkınlık ifadesini ama sonrasında bana destek çıkmalarını unutamıyordum.
Kendim için değilse bile grubum için onlar için iyi olmalıydım.
Ama bir kukla gibiydim. İplerimi biri tutmuş sanki beni geriye çekiyordu. Hiçbir şey yapmak istemiyor ipin yönüne doğru çekiliyordum.
Bir daha doğsam bu acıları çekmek ister miydim? Hayır ama Lisa'nın aşkını yaşayıp mutlu olmak isterdim.
Özlemiştim. Onun utanmasını, sesini, yüzünü, saçını, beni öpüşünü, bana sarılmasını, güçlü görünebilen ama asla öyle olmayan görünüşünü özlemiştim. O naifti, kırılgandı. O şuan belki benden bile kötüydü. Ona ulaşmam gerekirdi fakat şuan sağlam bir takipten geçiriliyordum. Bunu yaptığım anda enselenirdim.
Günler sonra dünya turu yapacağımızın haberi geldiğinde hrm mutlu oldum hem üzüldüm. Hayranlarımızı görecektik ve benim buradan ayrılmam Lisa'yı görmeden olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold | taelisa
FanficBeni hatırlasaydı sıradan makyöz olmadığımı anlayacaktı. 310319' taelisa #1 (x2) 091219' lisa #1 (x2) taelice #1 başlangıç [161218] bitiş [070919]