Bol bol yorum bekliyorum ki bana ilham gelsin değil mi?
Taelisa ile dolu bir bölüm oldu. Beklediğiniz.
Özgürlük.
Elin kolun bağlı bir şekilde olmadan gezmek, istediğin zaman evden dışarı çıkıp eve girmek, gönlünce gezip eğlenmek gibi şeylerin tanımı.
Ama sevmenin değil.
Özgürce sevemiyordum. Yalnız kalsak bile içimdeki korku geri çekilmeme sebep oluyordu. Onun da içinin sızladığını biliyordum çünkü artık o da idoldü. Elimi kaldırıp saçını okşasam biri yakalayıp beni Lisa'dan uzaklaştıracakmış gibi geliyordu.
Olduğum konum, ünlü bir grubun üyesi olmam, birçok fanımın olması bu kadar zor olmamalıydı. Çinkü ben de insandım.
Ve şuan ikimizde idol olduğumuzu unutmuş gayet mutlu bir şekilde kahvaltımızı yapıyorduk.
Denizi gören, şık bir yerde, herkesin içinde rahat bir şekilde kahvaltımızı yapıyorduk. Çünkü burası bir tanıdığımındı ve bizi sıkıntısız bir şekilde karşılayıp bir yere otutturmuştu. Burada genç kesim olmadığı için fazla tanınacağımı düşünmüyordum. Tanınsam bile kimsenin sasaenglere haber satılacağını zannetmiyordum.
" Çok tehlikeli bir şey yapıyoruz. Farkındasındır umarım. " dedi Lisa etrafına çekingen bir tavırla bakarken.
Ellerimi çenemin altına sabitleyip ona bakarken " Hiçbir şey umrumda değil artık. Hayatımı yaşamak istiyorum. " dedim.
Derin bir nefes verip beni onayladı. Haklı olduğumu biliyordu çünkü o da böyle hissediyordu.
" Seni belki lunaparka, alışveriş merkezine, normal bir mağazaya götüremem ama elimden gelenin en iyisini yapmaya hazırım. " dediğimde gülümsedi.
Narin elini uzatıp saçlarımı düzeltirken " Bunlara meraklı olmadığımı biliyorsun. " dediğinde kaşlarımı kaldırıp " Neye meraklısın? " diye sordum.
Kıkırdayıp " Sana. " dediğinde güldüm. Sevgili olmamıza rağmen resmen benimle flörtleşiyordu.
" Ne kadar da çok ortak norktamız var. " dedim arkama yaslanıp derin bir nefes alırken. Aklıma çektikleri MV gelirken " Klibinizi izledim. " dedim.
Heyecanlı bir şekilde bana bakarken portakal suyunu yudumladı ve " Eee? " dedi. " Nasıldı? Beğendin mi? "
Uzun parmaklarımı masada tıklatırken " Bilmem. Daha karar vermedim. " dediğimde yüzünü buruşturup " O nasıl oluyor ya? " dedi.
Gülmemek için dudaklarımı ısırdığımda " Öyle işte. Belki de beğenmedim söylemek istemiyorumdur. " dedim.
Ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki vazgeçip üzgün bir şekilde nefes aldığında saçını hafifçe çekip " Şaka yaptım. " dedim. " Sana bir daha hayran kaldım. Kendimi çok şanslı hissettim, çünkü biz sevgiliyiz. "
Lisa elimi tutup " Teşekkür ederim. Bir an korktum. " dediğinde güldüm.
" Şey. " dedi. Kararsız kalmasına karşılık devam etmesi için başımı salladığımda " Minik Lisa seni özlediğini söyleyip duruyor. " diye devam etti.
" Lisa'ların ortak özelliği galiba bu. " dediğimde kaşlarını çatıp " Senin tanıyabileceğin Lisa isimli kişiler ben ve kuzenim. " dedi.
Önümdeki tabağı doyduğum için kenara çekerken " Bugün görmeye gideriz. " dediğimde Lisa " Seni lunaparka götüremem falan demiştin ama Minik Lisa lunapark diye tutturur. " dedi.
Omuz silkip " Gayet akıllı bir çocuk. Her şeyi anlatırsak anlar. " dediğimde " Bence görmeye gitmeyelim. " dedi.
Gözlerinin içine bakıp " Küçücük çocuğu mu kıskanıyorsun? " dediğimde gözlerini kocaman açıp " Sen de dedin. Küçücük çocuk. Neresini kıskanayım? " dedi.
Gözlerim yavaşça Lisa'nın güzel yüzünde dolanırken " Bilmem artık. " dedim.
***
" Sasaeng falan çıkarsa? " dediğimde Lisa " Sadece ana odaklansak ne olur, Taehyung? " dedi.
Ona bakmaya başladığımda gözlerini kırpıştırıp " Bir şey mi oldu? " dedi.
" Anıma odaklanıyorum. "
Lisa ellerimle oynayıp " Sen böyle romantikleşince çok utanıyorum. " diye itiraf ettiğinde karşımdaki Han Nehri'ne baktım.
Burada bir sasaenge yakalanmıştık. Anlaşılan iki olacaktı ama oturuyorduk işte. Tehlikeli bir ilişkiyle tehlikeli yerlerde geziyorduk. Resmen biz de bizi ifşalayın diye çırpınıyorduk.
" Odun biri olsam niye böylesin dersin. " dediğimde Lisa " Seni her halinle seviyorum. " dedi.
Yüzümü buruşturup " Biz fazla vıcık vıcık mı olduk ya? " dediğimde Lisa " Aynen ya. Kanka mı olsak? " dedi.
Kahkaha attıktan sonra " Kanka ayağıyla böyle olmadık mı zaten? " dediğimde kafasını sallayıp " Yani. " dedi.
Bir anda sessizliğe gömüldüğümüzde aklıma gelen şeyle " Sana çiçeğim diyeceğim. " dedim.
" Bir anlamı var mı? Basit bir çiçek mi yoksa? "
" Çiçekler güzel kokuludur, görüntüleri güzeldir, insana mutluluk, huzur verir. " dedim gözlerinin içine bakarak. Ordaki yansımamı görmek beni rahatlatıyordu. Benim kalbimde aynı şekilde onun yansıyışı aklıma geliyordu. " E bunların hepsini sen bana veriyorsun. "
" Çiçekleri solar. " dedi Lisa yavaşça gülümseyerek.
" Eğer suyunu vermezsen solar. "
Derin bir nefes alıp hüzünlü bir şekilde bakmaya başlayınca hafifçe kaşlarımı çattım. Can sıkacak bir şey söylediğimi zannetmiyordum.
" Kopartırsan da solar, Tae. "
Önüne düşen saçı kulağının arkasına sıkıştırmam bir işe yaramadı çünkü yine o güzel yüzüne doğru hafif bir rüzgarla savruldu saçı.
" Çiçeği seven çiçeğine öyle bir bakar ki onu her gün sular, kimsenin ona dokunmasına izin vermez. Çiçek gül değilse bile seven dikeni olur. "
Kafasını göğsüme koyup huzurlu bir konum belirlediğinde saçlarını koklayıp öptüm.
" Bazı dikenler öyle bir batacak ki vücudumuza. " dedi Lisa üzgün bir sesle. " Kendi dikenim bile yetmeyecek. Çünkü o bana ait değil. "
Kollarımı onun vücuduna sarıp " Sarılıp acımızı paylaşmaktan başka şansımız yok. " dedim. " Çünkü dikenin acısı aşkımızın gücünden az gelecek. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold | taelisa
FanfictionBeni hatırlasaydı sıradan makyöz olmadığımı anlayacaktı. 310319' taelisa #1 (x2) 091219' lisa #1 (x2) taelice #1 başlangıç [161218] bitiş [070919]