24.Bölüm🌸"Kuzenim"

585 41 183
                                    

(Koyacak başlık bulamadım)

Merhaba 🙋

Ben geldiiiiiiimm 😁

Yorum yapmayı unutmayın🗨️

İyi okumalar ❣

Taehyung'dan

Yemekten sonra herkes oturma odasına gitti ve konuşmaya başladı. Bende Jung Mi'ye, sofrayı toplamasında yardım ediyordum. Sonra Jung Mi benden hem özür diledi hem de bana teşekkur etti. Nedenini sorduğumda ise bu akşam olan olaylar yüzünden olduğunu söyledi. Ben de bu konular için benden özür dilememesi gerektiğini, başka bir konu hakkında özür dilemesi gerektiğini söyledim. Jung Mi ise anlamaz gözlerle bana bakarak hangi konu olduğunu sordu. Sonra ben Jung Mi'nin gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

Tae.: Öncelikle bugün hiçbir şey dinlemeden ve söylemeden okuldan kaçıp gittiğin için, ikinci olarak mesajlarıma bakmadığın için ve beni dinlemediğin için ve en sonuncu olarak da beni bugün çok endişelendirdiğin için! Seni ne kadar merak ettiğimi sana anlatamam!

Sözlerimi bitirdiğimde bile hâlâ birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Sonra Jung Mi'nin eli tezgahta bir bardağa çarptı ve bardak düşüp kırıldı. İkimizde geriye doğru sıçradık. O an Jung Mi'ye bir şey olacak diye çok korktum. Sonra Jung Mi'nin sağ elinin sargı bezi ile iyice sarılı olduğunu gördüm, sanırım yaralanmıştı. Jung Mi'nin elini öyle görünce hiç düşünmeden Jung Mi'ye doğru yürüyüp elini tutup ona ne olduğunu sordum. O ise bana kıpırdamamam gerektiğini söyledi. Sonra yere baktım, cam kırıklarının üstüne basıyordum. Ben Jung Mi için, Jung Mi benim için endişeleniyordu. O sırada sesimizi duyan herkes içeriden geldi. Annem beni cam kırıklarına basarken görünce deliye döndü. Sonra beni ilk salona oradan Jung Mi'nin odasına götürdüler. Sanarsın oyuncağım da oradan oraya taşınıyorum. Neyse... Odadayken herkes haliyle olayın nasıl olduğunu merak ettiklerinden sordular. Jung Mi'de kendi suçu olduğunu söyledi. Ama kesinlikle onun suçu değildi! Her şey benim yüzümden olmuştu ama o ikide bir kendi suçu olduğunu savunuyordu, bende haliyle kendi suçum olduğunu. Sonra benim ailemde benim suçum olduğunu savunmaya başladı. Sonra ise ailem beni savunduktan sonra benim neden öyle bir şey yaptığımı sordular. Jung Mi de dahil herkes bana bakıyordu ben ise nasıl işin içinden sıyrılacağımı düşünüyordum. Çünkü, şimdi orda "Jung Mi'nin elini merak ettim bu yüzden bunu yaptım." desem herkes yanlış anlayacak, aslında doğru anlayacaklar da Jung Mi'nin abisinin beni boğma gibi bir ihtimali vardı bu yüzden öyle demedim ve salak gibi sırıtmaya başladım. Ama sağolsun Eun Sun Teyze benim kurtarıcım oldu. O da yetmedi beni ve Jung Mi'yi odada yalnız bıraktı. Gerçekten ne kadar teşekkür etsem azdır ona, ben şimdiden çok sevdim Eun Sun Teyze'yi 😁. Sonra odada Jung Mi ile yalnızken Jung Mi bana pansuman yapıyordu. Ben ise gözlerimi ona dikmiş, onu izliyordum. Bir yandan pansuman yapıyor bir yandan da ağlıyordu. O ağladıkça benim canım daha da çok acıyordu, bu yüzden ona ağlamayı kesmesini, bunun bana iyi gelmediğini söyledim. Sonra o özür diledi ve yine kendi suçu olduğunu söylemeye devam etti. Ben onun suçu olmadığını söyledikçe o daha da çok devam ediyordu ama en sonunda benim suçum olduğunu kabullendi, ama yüz ifadesinden kabullenmediğini anlayabiliyordum.

Ona, eline ne olduğunu sorduğumda ise önce yaralı eline baktı sonra elini arkasına sakladı. Anlaşılan anlatmayacaktı. Bende elini arkasından geri çekerek sargıyı çözmeye başladım. Jung Mi bana ne yaptığımı falan sordu, bende "madem sen anlatmıyorsun, bende kendim öğrenirim" dedim ve sargıyı açmaya devam ettim. Tam biteceği sırada Jung Mi durmamı söyledi ama ben yarayı çoktan görmüştüm. Yarayı gördüğüm anda kalbim acıdı ve yanağımdan sıcak bir gözyaşının aktığını hissettim. Jung Mi ise o gözyaşımı sildi ve ağlamamamı söyledi. Kafamı kaldırıp Jung Mi'ye baktım ve ona ne olduğunu sordum. Ve bana ne dedi biliyor musunuz?! "Sadece küçük bir çizik, lütfen ağlama." Küçük Bir Çizik Mi?! KÜÇÜK BİR ÇİZİK Mİ?!😡 Jung Mi'den o sözü duyunca deliye döndüm. Yani, Jung Mi ona "küçük" diyorsa "büyüğünü" tahmin bile edemiyorum. Sonra Jung Mi'ye kızmaya başladım ve bunun için pişmanım, çünkü sanırım onun kalbini kırdım 😔. Sonra Jung Mi bana yine Türkçe şeyler söylemeye başladı ve ben tabii yine hiçbir şey anlamıyorum🤦‍♂️. Dediği şeylerden tek anladığım kendi adımdı. Ondan bu söylediklerini Korece söylemesini istedim ama o anlamamı istemediği bir şey olduğunu söyledi ve araya Rachel'ı soktu. Bu ne şimdi?! Rachel ne alakaydı?! Ona bizim sevgili olmadığımızı tekrardan söyledim ama o beni takmadı ve itiraz edip gitti. Bu gün ona ne olduğunu anlamıyordum, özel gününde falan mıydı acaba?🤔 Neyse... O an lanet ede ede yerimden kalktım ve sürüne sürüne banyonun önüne gittim. Bu gece hayatımda geçirdiğim en berbat gece olabilir. Kapının önüne geldiğimde kısık sesle ağlama sesi geliyordu. O an onu üzdüğüm için kendimden nefret ediyordum. Kapıya birkaç kez tıkladım ve Jung Mi'ye seslendim. Ses gelmeyince ben konuşmaya devam ettim ve sırtımı kapıya yaslayarak oturdum. Jung Mi'den onu kırdığım için özür diliyordum ve Rachel ile ilgili olan olayı açıklamaya çalışıyordum. En sonunda tam cesaretimi toplayıp Jung Mi'ye, ona karşı olan hislerimi açıklayacakken Jung Mi kapıyı açtı ve ben bir anda onun ayaklarına yatarken buldum kendimi. Jung Mi'ye baktığımda gözleri kızarmıştı, göz göze geldik ama o hemen gözlerini kaçırdı benden. Hâlâ bana kızgındı anlaşılan. Ona bunu söylediğimde ise bu karara nerden vardığımı sordu, bende bana sinirlendiği zaman gözlerini benden kaçırdığını söyledim. O ise bunun saçma olduğunu ve ne zaman öyle bir şey yaptığını sordu, bende saymaya başladım. "Devam edeyim mi?" diye sorduğumda ise istemediğini söyledi, bağırarak. Bende ardından ondan özür diledim. O ise yalandan bir gülümseme ifadesi ile sinirleri bozuk bir şekilde konuşmaya başladı. Sözü bitince konuşmaya çalıştım çalıştım sözümü kesti ve içeri gidip eline pansuman yapacağını söyledi. O gidince biraz durdum sonra onun peşinden gittim. Kapıdan ona baktığımda eline pansuman yapıyordu onu biraz izledim ama o bana hiç bakmadı bende sürüne sürüne yatağa gittim ve biraz zorlansam da yatağa çıkmayı becerdim. Ben oturduktan sonra Jung Mi bugün eline üçüncü kez pansuman yaptığını söyledi. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Bir an delirdiğimi, ruh hastası falan olduğumu düşündüm. Hazır fırsatı bulmuşken ben de yanımda konuştuğu o yabancı dilin Türkçe olup olmadığını sordum, o da Türkçe olduğunu onayladı. Neden Türkçe konuştuğunu sorduğumda ise bana, bazı söylediği şeylerin başkalarının duymamasını/anlamamasını istediğini söyledi. Sanırım o "BAŞKALARI" ben oluyordum. Ne dediğini sorduğumda ise zamanı gelince bana söyleyeceğini söyledi. Ah cidden... Tam yaklaşmışken öğrenmeye niyetimi anladı. Ama ben durur muyum? Hayır 😁. Ondan bana Türkçe öğretmesini istedim. İlk şaşırdı sonra nedenini falan öğrenmeye çalıştı. Bende insanların içinde sadece ikimizin bildiği bir dil olmasını istediğimi falan söyledim. O da niye böyle bir şey istediğimi falan sordu. Bende "istiyorum işte" diyerek onu geçiştirdim. O da düşüneceğini söyledi.

KOMŞUNUN OĞLU KİM TAEHYUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin