İskoçya'nın Esiri (Tamamlandı)

4-Ceza

OKUYACAĞINIZ BÖLÜM BAŞTAN SONA YENİ YAZILMIŞ, KİTAPTA TEK BİR SATIRI BİLE BULUNMAYAN BİR BÖLÜMDÜR. YANİ BU SAHNEYİ İLK DEFA OKUYACAKSINIZ. 

OKUYAN HERKESTEN OY VE YORUM İSTİYORUM. OY SAYISINI HANGİSİNİN YENİ OLDUĞUNU ANLAYAMADIĞIM İÇİN GÖREMİYORUM AMA YORUM SAYISINI GÖREBİLDİĞİM İÇİN AKLIMDA BİR YORUM SINIRI VAR, ANCAK ONA ULAŞILDIĞINDA YENİ BÖLÜMÜ YAZIP PAYLAŞACAĞIM. LÜTFEN DESTEKLERİNİZİ ESİRGEMEYİN, BEN İLGİNİZİ HİSSETTİĞİM NOKTADA YAZMAK İÇİN HEVES VE İLHAM DUYUYORUM.

KEYİFLİ OKUMALAR.

Jamie görünmez bir düşmanla, aklındaki hayaletlerle savaşırken karşısındaki askerin hiç şansı yoktu. Yakında gidip kralla görüşmesi ve olanları ona anlatması gerekecekti. Robert, sınırı geçip Corning'in nişanlısını kaçırdığını ve kızın evine baskın yaptığını öğrendiğinde bunu hiç hoş karşılamayacaktı.

Neyse ki esiri endişe ettiği kadar sorun çıkarmamıştı. Günlerdir odadan çıkmıyordu. Belki de böyle devam ederdi. Neticede korkmuş olması ve zarar görmemek adına onunla karşılaşmak istememesi doğaldı. Aklına eski metreslerinden biri olan Janet geldi. Kadınla birkaç yıl önce handa tanışmıştı. Güzel sesiyle şarkı söylüyor, dolgun kalçalarını kıvırarak dans ediyordu. Daha tanıştıkları gece onu yatağına almış ve ertesi gün fazla göz önünde olmayan rahat bir eve yerleştirmişti. Ailesiyle yaşadığı ve bir gün karısını getireceği kaleye onu alması uygun olmazdı. Bu yüzden Galloway'de olduğu zamanlarda fırsatını buldukça kadını ziyaret ediyordu ve kadın da onu memnuniyetle karşılıyordu. Ancak bu defa yanına gidecek zamanı olmamıştı. Belki de bu akşam gitmeliydi.

Askerin kılıcı elinden düşünce son bir hamleyle kılıcını adamın boynuna doğrulttu ve onu kısa bir an korkuttuktan sonra geri çekildi. Kaslı bedeni terden parlıyordu ve nefes alıp verişi hızlanmıştı. Uzun boyuyla adamlarının çoğundan yukarıdaydı ve başını çevirdiğinde çevresini rahatça görebiliyordu. Alışkanlık haline getirdiği üzere yine etrafına baktığı sırada avluda gördüğü sıra dışı manzara rahatsız hissetmesine neden oldu. Rosalie İngiliz'le baş başa ne yapıyordu? Üstelik kol kola sayılırlardı. Bir an nasıl bir tepki vermesi gerektiğine karar veremedi. Yanlarına gidip müdahale mi etmeliydi? İngiliz herhalde kuzenini rahatsız etmeye cesaret etmiş olamazdı. Ancak ikisinin nasıl bir sebeple yan yana gelmiş olabileceklerini de anlayamıyordu. Açıkçası ikisinin de odalarından çıkmaları Jamie için sürpriz olmuştu.

Kılıcını silahtarına verip artık onları açıkça izlemeye başladığı sırada İngiliz'in durduğu yerde dengesini yitirerek Rosalie'ye tutunduğunu ve bir taşın üstüne oturduğunu görünce kısa bir an endişelendi. Narin bünyesi hâlâ toparlanamamış olabilir miydi? Belki de yanına giderek odasına çıkmasına yardım etmeliydi. Ama o henüz bir adım atmadan beklenmedik başka bir şey daha yaşandı. Rosalie kızı taşın üstünde bırakarak hızlı adımlarla içeriye girdi. Yakınlarında o an için bir uşak olmadığı için ya yardım çağırmaya gitmişti ya da kıza içecek veya yiyecek bir şeyler getirecekti.

Jamie, tam izlemeyi bırakıp sonunda kızın yanına gidecekti ki sıra dışı bir şey daha gördü. Kız eğik başını usulca kaldırarak etrafına bakındı ve yerinden kalkıp omuzlarına Rosalie'nin örttüğü, MacDougal klan renklerinden oluşan pelerini düzeltip başlığıyla yüzünü gölgeledi.

Elizabeth bunu yapmaya cesaret edebildiğine inanamıyordu. Kalbi öyle hızlı atıyordu ve bacakları o kadar kötü titriyordu ki ayakta durabildiği için şanslıydı. Fakat Rosalie ile sohbet ederken yakınlarında pek fazla insan olmadığını fark etmişti ve kapıya yanaşmış bir yük arabasının içine yüklenenlerle yola çıkmaya hazırlandığını gördüğünde bu benzersiz fırsatı kaçırmayı göze alamamıştı. Zarif bir hareketle sanki başı dönmüş, fenalaşmış gibi davranarak Rosalie'nin dikkatini tamamen kendi üzerine çevirdi ve içebilmesi için biraz su ve yiyecek bir parça ekmek daha getirmesini rica ederek bir taşın üstüne oturdu. Neyse ki onlara yakın, emir verilebilecek kimse yoktu ve Rosalie de gerçekten endişelenip onu yalnız bırakma riskini alabilmişti. Ya da oldukça iyi korunan kaleden, daha doğrusu adadan kaçabilme ihtimalini aklına getirmemişti.