Elizabeth bu yaşananlara inanamıyordu. Her şeyi berbat etmişti. Jamie'nin adadan ayrılışından sonraki günün sabahında kılık değiştirerek kaleden çıkmayı başarmıştı ve iyi bir yüzücü olmanın getirdiği avantajla nehri yüzerek geçip karşı kıyıya geçmişti. Fakat yanına alarak sırtına bağladığı az sayıdaki yiyecek, bir sandal kaçırmaya cesaret edemediği için yüzerken ıslanmıştı. Kendisi de aynı şekilde elbiseleri kuruyuncaya dek saatlerce üşüyerek yürümek zorunda kalmıştı. Ayakları acıyordu, açtı, üşümüştü ve korkmuştu. Üstüne bir de yakalanma korkusu eklenmişti. Yokluğunu fark eden Arthur ve adamları her yerde onu aramışlardı. Elizabeth geceleri hayvanların saldırısına uğramamak için rahatça uyuyamamıştı, yakalanma riskini alamadığı için ateş yakamamıştı. Ormanda bulduğu otlarla, meyvelerle karnını doyurmaya çalışmıştı. Bir şifacı olması, bitkilerin çoğunu tanıması onu zehirlenmekten koruyan yegâne şeydi.
Bu sabah artık baygınlık geçirmek üzere, pes etmiş bir halde bu ormandan ancak ölüsünün çıkacağını düşünürken o vahşilerle, hep duyduğu ama hiç karşılaşmadığı, dağlarda yaşayan kanunsuzlarla karşılaşmıştı. Eğer Jamie ve adamları gelmeseydi hem tecavüze uğrayacak hem de öldürülecekti. Adamlardan kaçmaya çalışırken yaralanmıştı. Daha önce hayatında bir tehlikeye hiç bu kadar yaklaşmamıştı ve yine hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Belki de Jamie'nin bugüne dek gösterdiği nezaket ona tüm tehlikelere rağmen kaçmak gibi çılgınca bir şey yapma cesaretini vermişti. Oysa şimdi onunla aralarındaki anlaşmanın, karşılıklı güvenlerinin geri dönüşü olmayacak şekilde yıkıldığını görebiliyordu. Belli ki Kara MacDougal'ın esirine olan ilgisi ve zaafı buraya kadardı. Elizabeth bir faydası olmayacağını bilse de bileklerini bağlayan kumaşa baktıktan sonra ondan özür dilemek istedi.
"Jamie..." Fakat onu dinlemeyeceğini yüzüne bakmayarak açıkça belli eden adam ayağa kalktı askerlerine kaleye dönme emrini verdi. Diğerleri atlara binerken Elizabeth korkarak kendisine ne olacağını düşündü. İçinden bir ses bu defaki cezasının Kara MacDougal'ın namına yakışır türde olacağını söylüyordu. Ama kalbindeki huzursuzluğun asıl sebebi onu incittiğini fark etmesiydi. Jamie'nin bakışlarından geçen ifadeyi görmüştü. Adam açıkça ihanete uğradığını düşünmüştü. Tıpkı Elizabeth'in onun geleceği hakkındaki planlarını öğrendiğinde düşündüğü gibi... Bunu hatırlamak duruşunu düzeltmesine sebep olsa da ona hayatını borçlu olduğunu ve kaçarak yıllardır o-planladığı intikamı tehlikeye attığını biliyordu. Dahası, klanının gözünde esirine yumuşak davrandığı için bir kadın tarafından alt edilebilecek bir adam olduğu düşünülecekti. Bu açıkça Jamie'nin otoritesine ve gücüne bir hakaretti.
Askerlerden biri onu kucaklayarak atlardan birine oturttu. Onu ilk gördüğü günden beri ilk defa Jamie dışında bir erkeğin kendisine dokunduğunu fark eden Elizabeth irkildi. Kimse yaralarıyla ilgilenmemiş hatta yüzünü temizlemesi için bile bir şey yapmamıştı. Adamların tamamının kaşları çatıktı ve aceleyle yola koyuldular.
Vahşi dışında bir atın sırtında ve başka bir adamın kollarında olmak Elizabeth'i tahmin ettiğinden çok daha fazla rahatsız etti. Oysa adamın onu rahatsız etmek için yaptığı hiçbir şey yoktu. Aksine Jamie'den çok daha mesafeliydi.
Sonunda hava kararırken Galloway sınırı göründüğünde Jamie rahat bir nefes aldı. İngiliz'i silahtarı Royce'a emanet etmişti. Kızın yüzünü görmeye bile tahammülü yoktu. Öfkesi damarlarında kaynıyordu. Şimdi tek isteği adamlarını güvenle kaleye ulaştırmaktı. Sonrasında MacKinloch liderine bir mektup yazarak yaşananları izah edecekti. Belki de adamı bizzat görmesi gerekirdi. Öldürdüğü adamların kim olduğunu, lider için bir öneme sahip olup olmadıklarını bilmiyordu. Ne olursa olsun onların topraklarından geçerken iki cinayet işlemişti hem de bir İngiliz için. Adamların kadına saldırmaya çalışıyor olması durumu yumuşatmaya pek yetmiyordu. Topraklarında, ıssızlığın ortasında karşılarına çıkan bir İngiliz kadınıydı ve muhtemelen onların gözünde giysileri sebebiyle değersiz bir hizmetkâr. Jamie ondan nasıl bahsetmeliydi? Elinden kaçırdığı esiri olduğunu söyleyemezdi. Kadını olarak sahiplenmesi de mümkün değildi. İngiliz'in giysileri Jamie'nin hizmetkârlarla yattığının düşünülmesine neden olurdu. Bu da kadını bir fahişe konumuna getirirdi. Adamları peşine düştüğü halde kaçan kişiyi yakalayamamışlardı. Yani burada yaşananlar akşam olmadan liderin kulağına gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoçya'nın Esiri (Tamamlandı)
Ficción históricaOn dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız. Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz bir adam. Birbirinden tamamen farklı bu iki insanın yolu bir intikam planı sonucu kesişiyor. Yanlış...